İskoçyalı şair ve yazar Robert Louis Stevenson ismi hepimize çocukluğumuzda okuduğumuz Define Adası isimli kitaptan tanıdık gelecektir. Stevenson’un 1881’de yazdığı bu eser dönemin çocuk dergilerinde yayınlandık sonra meşhur olmuş, bugüne kadar ünü uzanmıştır. Ancak bizlere Stevenson’u hatırlatacak bir eser daha var. O da Aylaklar İçin Bir Savunu. Stevson bir yazar olarak oldukça çalışkan bir isim olsa da dünyanın daha farklı bir yer olup olmayacağı noktasındaki düşüncelerini “temellik hakkı” üzerinden de temellendirmişti. Böylece yarı ciddi, yarı mizahi bir metimn olan bu kitap ortaya çıktı. Gençlerin dünyayı dinlemesinin okula gitmelerinden daha makul olduğunu, aslında eğitim hayatımızdan aklımızda kalanların hep okuldan kaçtığımız günlerle ilgili anılardan oluştuğunu iddia eden yazar, tüm savlarını bir araya getirerek oluşturduğu eserde aylakların toplum tarafından dışlanmasının kabul edilemez olduğunu vurguluyor. Eser boyunca yazarın farklı konulardaki fikirleriyle de karşılaşsak da gülmek, yiyip içmek ve açık havada yatıp uzanmak gibi basit zevklerin tadını çıkarmayı öğütlediği satırlarda çalışma etiğinin reddine dair aklımızı karıştıracak nice yargıyla da karşılaşacağız.