Dış uzantılı iç vesayet odaklarının demokrasiyi hedef alan planları 24 Aralık 1995 seçimleriyle başladı. DYP’li Tansu Çiller ile ANAP’lı Mesut Yılmaz seçimlerde favori gösteriliyordu. Vatandaş ise masa başı senaryoları, sandıkta verdiği oy ile geçersiz kıldı. Necmettin Erbakan liderliğindeki Refah Partisi yüzde 21,37 ile seçimden birinci çıktı. 158 vekille Meclise giren Refah Partisi, tüm siyasi dengeleri ve hesapları değiştirdi. 28 Şubat zihniyeti, vatandaşın tercihine rağmen Erbakan ve RP’yi iktidardan uzak tutmak için ısrarla ANAYOL formülünün uygulanması çabasına girdi. Nitekim hükümeti kurma görevini alan Erbakan’ın ilk girişimlerinden sonuç alınamadı. Çiller ve Yılmaz koalisyon kurdu. Fakat karşılıklı entrikalar sonucu ANAYOL hükümeti 4 ay gibi kısa bir sürede yıkıldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini mecburen Erbakan’a verdi. Necmettin Erbakan, Tansu Çiller’in DYP’si ile 28 Haziran 1996’da Refahyol Hükümeti’ni kurdu.
Vesayetin çöreklendiği kurum ve kuruluşlardan emir-talimatla iktidarı hedef alan açıklamalar yağmaya başladı. Çiçeği burnunda Refahyol Hükümetinin daha kırkı çıkmadan açıklamalar da sırasıyla geldi. 7 Eylül 1996’daki adli yıl açılış töreninde, dönemin Türkiye Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen ile Yargıtay Başkanı Müfit Utku “şeriat” uyarısı yaptı. Hükümetin üçüncü ayında bu kez patronlar kulübü TÜSİAD’dan çıkış geldi. 21 Eylül 1996 günü TÜSİAD, “Ekonomi kötüye gidiyor, erken seçim yapılmalı” dedi. ORTAĞA OPERASYON 10 Aralık’ta ise dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz başkanlığındaki rektörler komitesi, hükümete sert eleştiriler yöneltti. Gelişmeler, DYP’yi karıştırdı. Hüsamettin Cindoruk öncülüğündeki milletvekilleri DYP’den ayrılma kararı aldı ve Demokrat Türkiye Partisi (DTP) kuruldu. REFAHYOL, o günlerde en büyük darbelerden birini kendi içinden yemişti.
Türkiye, 1997 yılına siyaset ve laiklikle ilgili tartışmaların gölgesinde girdi. Başbakan Necmettin Erbakan, 11 Ocak 1997 cumartesi günü, Başbakanlık Konutunda iftar yemeği vermişti. Konutun davetlileri tarikat liderleriydi. İftar bahane edilerek isim verilmeden yapılan, askerlere atfedilen demeçler sürece çanak tutan medya organlarında manşete taşınmaya başlandı. “500 tarikat, 5 bin şeyh”, “Defileler yasaklanıyor” gibi manşetler ve irtica haberleri gerginlik pompalamak için sürekli sıcak tutuldu. Bu süreçteki planlı algı ve provokasyonlarla kapatma davasına temel oluşturuldu. Yeni Şafak, bu yöndeki ilk duyumlara tepkisini 22 Mayıs 1997’de “Demokrasiye Savaş” başlığıyla gösterdi. RP’ye kapatma davasının konuşulduğu günlerde bir diğer manşet “Korkunç İddia” oldu. Bu manşetle Yeni Şafak Anayasa Mahkemesi’ne gönderilen ‘RP’yi kapatma dosyası’nın Mahkeme Başkanı Yekta Güngör Özden ve bir grup general tarafından hazırlandığı iddiasını okuyucularına duyurdu.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, 21 Mayıs 1997’de Refah Partisi’nin sürekli kapatılması istemiyle dava açtı. Savaş’ın gerekçesi ise RP’nin “Anayasa’nın laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline gelmesi” olarak gösterildi. Dava 8 ay sürdü.18 Kasım’da Erbakan, Yüksek Mahkeme’de RP’nin savunmasını yaptı. Üç gün boyunca toplam 11 saat ayakta savunma yapan Erbakan, RP’nin yasal bir parti olduğunu ve hukuk çerçevesinde kapatılamayacağını belirtti. Kendisinin ve partisine ait milletvekillerinin söz ve eylemlerinden dolayı suçlanamayacaklarını ifade etti.
RP, hakkındaki kapatma davasında ekleriyle birlikte 5 bin sayfayı aşan savunmasında, Refah Partisi’nin, “Laikliğe aykırı eylemlerin odağı” olmadığı, aksine “Laikliğin teminatı” olduğunu söyledi. Savunmada şöyle denilmişti: “Başsavcı, sanki RP işini gücünü bırakmış, tek işi olarak laikliğe aykırı eylemlerin odağı haline gelmiş iddiasında. Bizim, laiklikle, Cumhuriyetin temel ilkeleriyle en ufak bir alışverişimiz ve bir ihlalimiz söz konusu değil. RP, bu anlamda bir suç odağı değil, olsa olsa halka hizmet odağı olmuştur.”
Dava süreci devam ederken Necmettin Erbakan başkanlığındaki Refah Partisi post modern darbeyle iktidardan uzaklaştırıldı.16 Ocak 1998’de dönemin AYM Başkanı Ahmet Necdet Sezer, RP’nin “laikliğe aykırı fiillerin odağı olduğu” gerekçesiyle kapatıldığını açıkladı. Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan, Şevket Kazan, Ahmet Tekdal, Hasan Hüseyin Ceylan ve İbrahim Halil Çelik’e 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirildi.
RP lideri Erbakan kapatma davası sonrası siyasi liderlerle görüşmeler gerçekleştirdi. Erbakan, ANAP’ı da yanına çekmeye çalışırken Çiller ‘sine-i millet’i gündeme getirme hesapları yaptı. Partilerin kapatıldığı bu parlamentonun demokrasisi işletilmeyen bir parlamento olduğunu söyleyen Çiller, “Meclis sivil inisiyatifini kaybetmiştir.” dedi. 21 Ocak 1998’de Yeni Şafak “Gerekirse sine-i millet” başlığını attı. Vesayet odaklarının hukuk dışı kararlarına karşı duran Yeni Şafak, çarenin millet olduğunu işaret etti.
RP kapatmadan sonra kendi içinde strateji arayışına girdi. Kapatmadan sonra bağımsız konuma gelen milletvekillerinin parlamentoda nasıl bir konum elde edeceği tartışılmaya başlandı. Kapatma kararının ardından RP gerginlik politikası izlememeye özen gösterdi. Refah Partisi’ni kapatan iradenin, tabanda taşkınlık planları da boşa çıktı. RP’li Şevket Kazan, tabanın Anayasa Mahkemesi’nin kararını sükûnetle karşılamasının RP’nin kapatılmasını isteyen iradenin planlarını bozduğunu ifade etti. Yeni Şafak Gazetesi de o gün manşetinden ‘Sükunet tedirginliği’ dedi.