13. yüzyılda yaşamış olan Mevlana Celalettin Rumi tasavvuf anlayışıyla sadece kendi çağını değil kendisinden sonraki kuşakları da etkilemiştir. Aynı zamanda onun yolunu takip eden dervişlerin toplandığı dergahlar İslam’ın Anadolu’da ve Balkanlarda yayılmasında da etkili olmuştur. Kozmopolit yapısıyla dikkat çeken Beyoğlu’nun tüm curcuna ve kalabalığını dışarda bırakan ve içeri adımınızı attığınız andan itibaren suskunların konuştuğu Galata Mevlevihanesi ya da diğer adıyla Kuledibi Mevlevihanesi ise İstanbul’daki ilk mevlevihane olarak kayıtlarda yerini almıştır. Bugün 700 yıllık tarihiyle hala İstanbul’un uhrevi merkezlerinden birisidir. Bilindiği gibi Mevleviliğin İstanbul’da yeşermesinde ilk tohumu atan bu mekan aynı zamanda bir zamanlar İstanbul’un kültür sanatta atan kalbi de sayılmıştır. Nitelim 1491 yılında kurulan ve Cumhuriyetin ilanına kadar da hizmet veren Beyoğlu Tünel’deki Galata Mevlevihanesi 1925 yılına kadar sanata meftun dervişlerin yuvası olmuştur.
Mevleviliği İstanbul kültür ve sanatıyla buluşturup yeşerten bu mekanın bahçesinde başta divan edebiyatının en önemli isimlerinden Şeyh Galip olmak üzere pek çok önemli ismin ebedi istirahate çekildiğini biliyoruz. Ayrıca Mesnevi Şârihi İsmail Rüsuhi Dede, Kudretullah Dede, Ganem Dede, Fasih Dede, Esrar Dede, Leyla Hanım gibi Mevleviler manen bu bahçeyi şenlendiriyor. Bilindiği gibi Türk musikisinden edebiyata kadar pek çok sanat dalında yetiymiş isimler tarafından yazılan hatlar, divanlar ve musiki eserler Türk sanatı açısından büyük önem taşır.
Süheyl Ünver Mevlevilerin sanatla olan ilişkisini şöyle anlatır: “Mevleviler feyzin yani inkişafın bir keramet olduğuna inanırlardı. Dergaha giren en cahil insan bile her hususu anlamaya çalışırdı. Edeple konuşmasını öğrenirdi. Mesnevi takrirlerini dinler, İslami terbiye ve ruh âlemimizden hisseleri alır, cemiyette dürüst ve seçkin bir insan haline gelirdi.”
Geçtiğimiz hafta tasavvuf tarihe tanıklık etmiş olan bu önemli yapının mahzenindeki hat eserleri ilk kez bir sergiyle gün yüzüne çıkarıldı. Aynı zamanda Şeyh Galip Dede ve Kudretullah Dede’nin tefrişatı biten türbeleri ziyarete açıldı. Mevlevihanenin ana binasında sergilenen hat levhalarının yanında tespih, tombak, kavukluk ve müzik aletlerinden bazı örnekleri de sergide yer adı. Mahzen-i Esrar sergisinin açılışına Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu (TYEK) Coşkun Yılmaz, Galata Mevlevihane Müdüresi Şule Gürbüz’ün yanı sıra seçkin davetliler katıldı.
Galata Mevlevihane içinde bulunan odalarda olduğu gibi diğer Mevlevihanelerde de dervişler nefis terbiyesinin yanında musiki, edebiyatın yanında hüsn-i hat, tezhip gibi sanatlarla da yüzyıllar boyu meşgul olmuşlardır. Mevlevîliğin 13. yüzyılda kuruluşundan 20. yüzyıla kadar geçen sürede özellikle birçok Mevlevî hattat yetiştiği pek çok kayıtta yer alıyor. Mevlana Celaleddin’in önemli eseri olan Mesnevi’nin nüshaları 14. Yüzyıl ve sonrasında bir gelenek şeklinde, birçok hattat tarafından yazılmıştır. Kaynaklarda Mevlevî hattatlarından özellikle 17 ve 20. yüzyıllar aralığında yaşayanların isimleri geçerken öncekilerin ismi pek bilinmiyor. Muhtemelen 13 ve 16. yüzyıllarda yaşamış bazı hattatların isimlerinin günümüze ulaşmamasından kaynaklanıyor.
Galata Mevlevîhanesine müntesip olan Mevlevî hattatlardan bazılarının ise Galata Mevlevîhanesi hat koleksiyonunda eseri de bulunmaktadır. Kaynaklarda, koleksiyonda eseri yer almayıp Galata Mevlevîhânesine intisap etmiş olan hattatlar da vardır. Galata Mevlevîhânesi’nin hüsn-i hat koleksiyonunda yüzün üzerinde hat levha olduğu ve bunların bugüne kadar ancak cüzi bir kısmının sergilendiği bilinmekteydi. Mahzen-i Esrar sergisiyle birlikte ise depoda tutulan icazetnameler, Kıt’alar, levhalar ilk kez görücüye çıkmış oldu. Bakkal Arif Efendi’den Hâfız Yusuf’a, Mustafa Vasfi’den Sultan Abdülmecid’e, Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den Mustafa Halim Özyazıcı’ya, Ahmet Rakım Efendi’den Emin Yazıcı (Neyzen Emin Dede)’ye Şeyh Aziz Rufai’den Kemal Batanay’a, Mehmed Şefik Beyden Sultan 2. Mahmud’a kadar Galata Mevlevihane koleksiyonunda kayıtları bulunan hattatların eserleri ilk kez toplu olarak görülüyor.
Şeyh Gâlib ile birlikte tefrişatı biten ve türbesi ziyarete açılan isimlerden Kudretullah Dede edebî şahsiyetiyle ön plana çıkan şeyhlerden birisidir. Felsefe ve sosyoloji eğitimi alan Kudretullah Dede, aynı zamanda hem Doğu dillerine hem de Batı dillerine hâkim bir zat olduğu bilinir. Şeyh Galip ise Mevlevi Tarikatının şeyhlerinden olup ünlü divan şairlerimizden birisidir. Galata Mevlevihanesi Şeyhi Abdullah Efendi’nin ölümünden sonra Galata Mevlevihanesi Şeyhi olmuştur. 1798 yılında da 41 yaşında vefat eden Şeyh Galip’in Hüsn-ü Aşk isimli ünlü divanı bulunmaktadır. Ayrıca aynı türbede Mehmet Akif’in de ziyaret ettiği Şeyh İsmail Ankaravi Efendi’nin türbesi bulunmaktadır.