Bütün canlılar beslenirler. İnsanın yediği besinler, sindirilir ve doğrudan hücrelerine, vücut sıvılarına karışır. Bu da demektir ki besinler bedenimizi etkiler. Bize enerji verdiği kadar, iyileştirir veya hasta ederler. Eskiden beri bunu biliyor olsakta çoğu zaman yediklerimize dikkat etmiyoruz. Burada sık sık ultra işlenmiş gıdaların sağlığımıza verdiği zararlar hakkında sohbet ediyoruz. Bir kez daha tekrar etmeliyim ki hazır gıdaları mümkün olduğunca az tüketelim ve yerel, az tarım ilacına maruz kalmış besinleri tercih edelim.
Her ne kadar çoğumuz, besinler konusunda pek dikkatli olmasakta hastalandığımızda ilaçlardan çok bitkilere başvuruyoruz. Elbette ilk çağlardan günümüze bitkiler ilaç olarak kullanılmış. Soğuk algınlığında zencefilli, ballı su, mide bulantısına nane çayı içmekse hayatımızın en doğal işleri olmuşlar. Teknoloji gelişeli ve televizyonlarda, sosyal medyada uzmanları bolca arzı endam edeli, bitkiler ve şifa konusu hayatımıza daha çok girdi. Burada doktorumuza başvurmadan bitkisel kürlere yönelmememiz gerektiğini yazmak zorundayım. Bitkilerle şifa konusunda bazı temel ilkeler vardır. Bunlardan ilki dozdur ve bunu tıpkı bir ilaç gibi uzmanı belirler. İkincisi yan etkidir ki bitkilerin de ilaçlar gibi yan etkileri vardır. Üçüncüsü de her bitki herkese aynı etkiyi yapmaz. Mizaç, beden, şifa aradığımızın dışında mevcut olan hastalıklar bitkinin yapacağı etkiyi değiştirebilir. İnsanın vatanı, atalarının doğduğu, yaşadığı toprakta besinlerin beden üzerindeki etkisini değiştirebilir. Efendimiz (sav) bir hadisinde, yabancı ülkeye gittiğimizde, oranın sarımsak ve soğanını yememizi nasihat etmiştir. Böylece oradaki hastalıklara karşı bir koruma geliştirmemiz kolaylaşabilir. Yediklerimizin, içtiklerimizin kanımıza, hücrelerimize karıştığını daima hatırlamalıyız. Hem genetik olarak hem de helal anlamda temiz gıda, şifa verir, kirli gıda hasta eder. Konu bitkiler ve şifa olduğuna göre, yaz aylarının bunaltıcı sıcağına karşı ferahlamak, rahatlamak için öğünlerimize ekleyeceğimiz yiyeceklerden de bahsetmeliyiz. Öncelikle yazmalıyım ki; susuzluk hissini azaltmak için yağ ve şekerden kaçınmalıyız. Yaz meyveleri, bol su içeriğiyle sıcağın neden olduğu su kaybını azaltabilirler. Özellikle salatalık, kavun ve karpuz bol miktarda su içerir. Bununla birlikte kişniş, maydanoz, fesleğen, marul gibi taze yeşil bitkiler, zerdeçal gibi baharatlar ferahlatıcı etkiye sahiptirler. Gül suyu, meyan kökü şerbeti ve limonata, lavanta ve yasemin maden sularına karıştırılarak içilirse, hem serinletir, hem de mineral dengesini sağlamaya yardımcı olurlar. Salatalık, kabak, semizotu ise yoğurtla karıştırılıp lezzetli ve serinletici yiyecek veya içeceklere dönüşebilirler. Gün içinde çaylarımıza lavanta, yasemin ekleyelim veya yasemin, lavanta şerbetleri yapalım. Gül yapraklarını su ve limon suyu ekleyerek şişelere doldurup güneşleterek gül suları hazırlayalım. Meyveleri, salatalığı, maydanozu, fesleğeni blenderdan geçirip maden sularıyla karıştıralım. Ve bunlara ek olarak daha önce yazdığımız soğuk çorba tariflerini tekrar yapalım. İlaveten birkaç tarif daha verelim bugün. Sağlıklı, mutlu bir pazar günü dilerim.
MALZEMELER:
250 g. tavuk göğsü
2 diş sarımsak
30 g. taze zencefil
1 tatlı kaşığı melisa
1 fincan zeytinyağı
10 yaprak marul
1 limon
Bir avuç maydanoz
Birkaç yaprak kişniş
1 tatlı kaşığı mısır unu
1 çay kaşığı tuz
YAPILIŞI:
Tavuk etini küp küp doğrayalım. Sarımsakları ezelim ve zencefili rendeleyelim. Bir tavada zeytinyağı ile bir dakika kadar kavuralım. Küp küp doğranmış tavukları ilave edip karıştıralım ve soteleyelim. Bir kasede limon suyu, mısır unu, melisa, 2 yemek kaşığı su ve tuzu karıştıralım. Tavukların rengi beyaza döndüğünde sosu ilave edip karıştıralım. Ocaktan aldığımız tavuğa kıyılmış maydanoz ve kişniş ilave edelim. Limon kabuğunu rendeleyip ekleyelim ve marul yaprakları içine doldurup servise alalım. Afiyet olsun. *Tarife avokado, salatalık, kırmızı biber ekleyebilir, aynı tarifi balık ile de yapabiliriz.
MALZEMELER:
2 yemek kaşığı lavanta
Yarım limon
2 yemek kaşığı fesleğen
1 su bardağı şeker
2 litre su
YAPILIŞI:
Suyu kaynatalım ve ocağı kapatalım. Kaynar suyun içine lavanta ile fesleğeni atıp tencerenin kapağını kapatalım. 30 dakika sonra şekeri ilave edelim ve eriyene kadar karıştıralım. İyice soğumasını bekleyelim. Yarım limon suyunu ilave edelim ve süzüp servise alalım. Afiyet olsun.
