Siz de sıkça karşılaşıyorsunuz biliyorum, şu baştan sona yüzümüze yüzümüze söven şarkılara...
Şarkı demek istemem küser bana melodi
Küsme darılma sana değil sözlerim, zırvacıların zırvalarına.
Şimdi neler saydıracağım bak ama sövmeden.
Sövmenden de OLUYOR yani bu işler.
Seslerinizi duyar gibiyim; Kira oranları% de 65 küsürlere dayandı, yol köprü fiyatlarına zam geldi, ulaşım ücretleri arttı, enflasyon geriledi deniliyor ancak bu günlük yaşamımıza yansımadı. Gıda ücretleri de hala yüksek. Giyinmek de maliyet, o da lükse girdi. İlkçağda yaşayanlar daha mı şanslıydı ne! Bu gelir miktarı ve maaşıyla ancak ilkçağ dönemine ışınlanmak kurtarıcı olur.
Buldum,buldumm acilen zaman makinası icat etmemiz gerek. E bakın aylık gelir miktarı da gelen zamlarla ve artan pahalılıkla birlikte ilk 15 günde erimiş oldu zaten. Ya kalan 15 gün ne olacak? Bir önerim var bakın bu konuda, madem konu açıldı. Maaş sistemi 30 gün üzerinden değil, şuanki miktarlarla 12 gün ya da 15 gün üzerinden planlansa.Hem kamu hem özel çalışanlar da biraz nefes alsa. Bunu bir düşünelim derim! Başka alternatif çözümler üretenler varsa buyursun. Akıl almaz gibi görünebilir. Bence en akıl almazı kiraların iki asgari ücrete yakın seviyede olması.Şunu anlıyorum ki çöl bedevileri bizden daha mı şanslı nedir?.Bu arada yukarıdaki önerim çözüme yönelik içten bir çabayı gösteriyor. Bence değerli.Zaman makinası icadı da ikinci alternatifim çok daha geriye gitmek tarihlerin ileri gitmesinden daha iyi gibi en azından bize ait bir ağaç kovuğu ya da işaretli bir mağarada yaşamımızı sürdürmemiz için kolaylaştırıcı unsur..Biraz ironik bir yaklaşım olsa da insan olma onuruna uygun yaşam hepimizin temel hakkı.A,B,C parti ve görüşlerin farketmeksizin,bütün sorumlular ,ayrıca ülkenin ileri gelen iş insanları ,bürokratları,aydınları kısaca temsili herkesin bu duruma nasıl geldiğimizi ortaya koyup, doğrulukla ve cesaretle bir vatansever olarak kapalı tüm kartlarını açmaları çok gerekli.Daha güvenli ve güzel bir gelecek için gerekli…
Genel olarak toparlayacak olursak ekonomik olarak tıkanma noktasındayken neler de gözden kaçırıyormuşuz diyeceğiniz önemli bir konuyu paylaşmak istiyorum sizlerle.
Karşımıza her yerde çıkan şu, laga luga bolca küfürlü şarkılar yok mu hani, bunların göründüğü kadar az tehlike içerdiğini sanmayın.Türkçe rap müziği demişler bir de kalkmışlar. Tabi anadilimiz Türkçe olduğundan direkt anladığımız doğrudur. Dinlediğini anlamak güzel de idrak ediyor muyuz? İdrak ediyorsak neden duyarsız ve tepkisiziz. Ben bu sessizliği oldukça tehlikeli buluyorum.Toplumsal duyarsızlığın son zamanlarda her konuda daha da arttığını görmek de ayrıca yıkıcı bir his uyandırıyor bende.Sizde de öyle mi?
Peki lugalı lagalı özellikle 13-25 yaş aralığındaki çocukların ,ergenlerin ve gençlerin rapli o küfürlü kliplerini görmemiş olamaz herhalde hiç kimse. O klipleri gördüyseniz ne düşündünüz ? Ben izlediğimde kafamda yangınlar çıktı diyebilirim.Siz de fenalaşmamış olamazsınız.İnternet üzerinden dolaşım sağlayan bu klipler bütün mecralara kontrolsüzce giriyor, içeriklerinden de bahsedeyim isterseniz ; Uzun namlulu silahlar, yasaklı köpekler, aşağılama, meydan okuma, taciz, tehdit içeren hal ve hareketler, çeteleşme imajlı güç gösterisinin ortaya konduğu görüntüler.Bakın burası çok önemli Güç bir de gösterisi.
Güç kelimesinin sözlük anlamı kontrol etme, etkileme kuvvetiyse ;Gücün şiddette ve kabalıkta saklı olduğunu düşünen bu çocuklar ve ergenler ki hepsi bizim çocuklarımız…Onlar bu dönemlerde kendi normal süreçlerini yaşıyor, sosyal-duygusal gelişimleri devam ediyorken bir gruba ait olma ihtiyacı içinde, duygusal bağımsızlığa yönelik eylemleriyle benlik arayışına girmişken, kim olduğunu, kim olmak istediği noktasında değerler sistemini oluşturuyorken tam da bu sırada yanlış rol modelleri benimsemelerinin kötü sonuçlar doğuracağı öngörülebilir bir şey.Akabinde çocukların ve ergenlerin öncelikle ailede, sokakta, okulda zorbalıklarla işe başlamış olmaları yüksek olası.
Sadece bunlarla kalsa ki kalmaz: Madde kullanımına özenme, silahlara ilgi duyma, Uyum ve davranış̧ bozuklukları düzen ve kurallara uymada sorunlar, sigara kullanımı, yasaklı olan her şeye ilgi duyma ,akranlarıyla ilişkilerde sorunlar,aile ile çatışma içinde olma.Davranışa dönüşen eylemlerle birlikte zamanla da suça yönelme durumu kaçınılmaz bir son.
İşte temeldeki dinamit yapılanma çeşitlerinden en sinsisi bunlar ki Yotube’de yayınlanan ahlaki kuralları yerle bir eden ve toplumsal yapıyı bozmada etki gücü yüksek içeriklere, devlet merkezli denetim mekanizması oluşturulabilir mi? Biz yurttaşların bu tarz videoları youtube üzerinden şikayet etmesi ne kadar kafi geliyor.Gerçi şikayet oluşturuyor muyuz ona da emin değilim ama içeriklerin bir şekilde kaldırılmasını sağlayacak hassasiyetler geliştirmeli ,yollar bulmalı, var olan yolların da işlevselliğini artırmalı ki bu kesinlikle elzem bir durum.
Ve dikkat çekmek istediğim bu çete görünümlülerin, söz melodi ve klipten oluşan üçlemesiyle 9 ile 17 yaş arasında ciddi bir çocuk izleyici ve dinleyici kitlesine sahip oldukları. Evet doğru duydunuz telefona ve tablette interneti kullanma yaşı malum 3 ‘e inmiş durumdayken şaşırmamak da lazım bu yaş aralıklarına.
Şaşırmıyoruz, bunların 4 milyon izlenmeye 5 bin yorumuna,
Şaşırmıyoruz, 9 yaşında klip altına yorum yapan aynı çocuğun 5 yıl sonra” Hala izliyorum dinliyorum yaşım şuan 14” yazmasına,
Şaşırmıyoruz genel kontrolsüzlüğe savurukluğa, aile kontrolü olmayan çocukların ,ergenlerin internette her türlü kontrolsüz dolaşımlarına
Şaşırmıyoruz, küfürü normal iletişim dili ve kendini ifade etme biçimi olarak ortaya koymuşlara…
Şaşırmıyoruz hiçbir şeye;Cehalete ,rezalete, sokak magandalarına,haraç isteyenlere,tehdit edenlere,taciz edenlere,şiddet uygulayanlara,sokakta demirle hamile bir kadını dövene, ayrıca bir de izleyenlere,çocuk gelinlere,basına yansıyan ya da yansımayan her türlü şiddete maruz kalan kadınlarımıza, ülkeye vatandaş bağıyla bağlı, ülkesini bayrağını seven, vatan toprağına bağlı bireylerin düşüncesini ifade etmedeki çekincelerine, Nitelikli iş gücünün ve beyin göçünün hızla artmasına,farklı inanç ve anlayıştaki insanların Anadolu kardeş bağlarına karışmış nifağına, adalet arayışımızdaki şüphelerimize,özgür ve bağımsız olmayan akıl ,bilim,sanat,düşünce eğitim ve adalette mülkümüzün temelde sarsılmış durumuna, ha bunlara bir de evin ve iş yerinin kapı önlerinde oturan vakit geçiren ve bir gün içinde 10 farklı sığınmacı yüzünü kapıdan camdan gördüğümüz,giriş merdiveninden geçerken burun burun olma mecburiyetlerimizin hangisine şaşırmıyoruz ki…
Raydan çıkmış ŞAŞIRMIŞLIĞIMIZ sana da ŞAŞIRMIYORUZ artık…
Böyle devam etsin istemeyiz hiçbirimiz : O zaman hepimizi kendimize getirecek olan Sevgi saygı,vicdan ,merhamet,doğruluk,empati ,iyilik,dürüstlük,eşitlikçi,adil olma,farklılıklara karşı hoşgörülü olma,paylaşma,birbirini koruma düşünme,birbirine el uzatma,çok okuma,çok çalışma…Bence temel bu fabrika ayarlarımıza dönmek işimizi kolaylaştıracaktır dostlar.Biraz da bunlara kulak verin ne var…
Başka bir şey daha : Çok güzel, çok bereketli, sıcak sarmalayıcı toprağımız ve insanımız var. Anadolumuzun Kadir şinas halkı var, bu topraklara vefalı, atalarımızın canına, döktüğü kanlara hürmetli. İnanç ve umudumuzu bir an olsun kaybetmek bize yakışı olmaz. .Aklıma Çanakkale Savaşı gelir en başta.Can veren her askerin yerini hemen dolduran askerler ve halkımız gelir.Hayatlarını kaybedeciğini bile bile tereddüt etmemeleri gelir.Umutsuzluk bize göre değil yani demem o ki…
Son olarak çok yaklaşan bir zaferimiz var 30 Ağustos Zafer Bayramı.Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün başkomutanlığında büyük Taarruzla işgal kuvvetlerini ülkemizden attığımız gün. Kutlu olsun.Türkiye Cumhuriyeti Kurucusu büyük lider Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ü başta olmak üzere silah arkadaşlarını canlarını veren tüm şehitlerimizi rahmetle şükranla anıyorum.
Esenlikler dilerim Sağlığınıza , huzurunuza, direnç ve dayanıklılığınıza.
Bir dahaki yazıda tekrar buluşmak üzere…