Добавить новость

Гости «Москвы 2030» составили рейтинг лучших экспозиций в Гостином Дворе

Международную премию мира имени Льва Толстого вручат в день рождения писателя

Москвичи смогут наблюдать метеорный поток Персеиды в ночь на 13 августа

Браузерная версия YouTube снова начала полноценно работать у ряда пользователей в РФ





Новости сегодня

Новости от TheMoneytizer

TÜRKİYE BİR DEPREM ÜLKESİDİR. BUNA RAĞMEN TEDBİR ALMAMAK, BİLEREK VE İSTEYEREK KATLİAMI DAVET ETMEKTİR

Yeni Türkiye'nin takip edeceği siyaset, belirsiz ve        keyfi olamaz. Bizim siyasetimiz, mutlaka milletin kabiliyet ve ihtiyacıyla mütenasip olacaktır.-

Gazi Mustafa Kemâl Atatürk-(1923)

17 Ağustos 1999 Gölcük-İzmit- Adapazarı Depreminin üzerinden 25 yıl geçti fakat hafızalardaki korkunç görüntüler henüz silinmedi. Ogün yıkılan şehirlerde depremin fiziki yıkıntıları tamamen kalktı ve her şey eskiye döndü. Ama deprem coğrafyasında bulunan ülkemizde diğer pek çok felakette benzeri acıları yeniden ve en son Kahramanmaraş-Hatay depreminde aynen yaşadık.

Depremde görülen manzaralar hiç değişmiyor. Hep ayni ihmal ve başıbozukluktan yıkılan binalar ve tuzla buz olmuş beton yığınlarının altında kalarak yitirdiğimiz masum canlar ile başarısızlıkla sonuçlanan kurtarma faaliyetleri.

17 Ağustos 1999’dan günümüze değişen bir tek olumlu şey, devletin ve sivil toplum kuruluşlarının deprem olduktan sonra bölgeye yetişmelerindeki hız ile yaraların sarılmasında kazandıkları büyük tecrübedir. Fakat bu tecrübe esas olarak muhtemel depremin yıkımını önlemeye yönelik değildir. Yapılanlar tamamen deprem olduktan ve yıkım meydana geldikten sonraki faaliyetlerle sınırlıdır..

Türk Devleti ve milleti depremde varını yoğunu harcar ve yaraların biran önce sarılması için olağanüstü bir çaba gösterir. Milletçe kenetleniş doğrudur. Fakat zamanlaması yanlıştır. İşin doğrusu deprem olmadan bu birlikteliğin sağlanması ve gereken bilimsel önlemlerin önceden alınmasıdır. Ülkemizde meydana gelen depremlerin çok üstünde şiddette depremlere devamlı maruz kalan Japonya gibi ülkelerde tek can kaybı olmazken ve binalar un gibi dağılmazken, neden hâlâ bizim ülkemizde meydana gelen yıkımlardan ders alınarak önceden tedbir alınmaması anlaşılır gibi değildir.

İşte sorun buradadır. Çözülmesi gereken husus, deprem sonrasında meydana gelen yaraların sarılması değil, böyle yaraların meydana gelmesini önleyecek tedbirlerin alınmasıdır. Deprem sonrası meydana gelecek yıkımların maliyetinin deprem öncesi alınacak tedbirlerin maliyetinin beş katı olacağını bilim adamları adeta haykırmaktadır. Fakat seslerini duyan makam yoktur.

Oysa deprem bu toprakların bilinen gerçeğidir ve daha binlerce yıl toprak yerleşene kadar bu doğa olayı durmayacaktır. Buraları vatan bilip, yurt tutan bizlerin bu zamansız gelen düşmana karşı bilinçli bir şekilde hazırlanmamız gerekir.

Nitekim Anadolu halkı genellikle toprak ve yığma taştan yapılan tek katlı depreme dayanıklı evlerde oturarak bu afetten kendilerini korumuşlardır. Kendi canlarını güvence altına alırken, çok katlı ve görkemli sanat yapılarını ise zamanın bütün imkanlarını kullanarak en büyük depremlerde dahi ayakta kalacak ve nesilden nesle aktarılmasını sağlayacak şekilde inşa etmişlerdir. Bunların örneğini çevremizde tapınak, kilise, cami, medrese, köprü vs. olarak görüyoruz. Demek ki istenirse yapılabiliyor. Teknoloji ve bilim bugünkü ile mukayese edilmeyecek kadar geri olmasına rağmen binlerce insanın toplandığı bu mabetler her türlü sarsıntıda dimdik kalmayı başarmışlardır.

Allah hiç kimseye deprem acısı vermesin ve o korkuyu yaşatmasın. Fakat sorumluların sorumsuz davranışları yüzünden her türlü acıyı bizzat halk çekmektedir. Ateş herzaman düştüğü yeri yakmakta ve doğrudan bu afete maruz kalıp acıyı bizzat hissetmeyenlere televizyonlardaki yıkım görüntüleri sıradan bir film gibi gelmektedir.

3 Mart 1992’deki Erzincan depremini ailece yaşadık. Allah böyle afetlerle bizi bir daha sınamasın. İnsanoğlunun; kendi elleriyle yarattığı binalarda bu büyük afet karşısında ne kadar aciz ve güçsüz olduğunu gördük. Deprem Harekat Merkezi’nde koordinatör olarak görev aldığımdan, depremin kesinlikle öldürmediğini, çünkü kuralına uygun inşa edilen binaların asla yıkılmadığını, yıkımın tamamen insanların bölge şartlarını bile bile depreme dayanmayacağı açıkça belli olan binaların yıkılması ile öldükleri gerçeğine bizzat şahit oldum.

1939 depreminden sonra Japonya’nın teknik katkıları ile inşa edilen tek katlı evlerden bir tuğla bile sökülmemişken, okullar, hastaneler, lojmanlar gibi devlet binalarının tamamına yakını ya yıkılmıştı yada çok büyük hasar görmüşlerdi.

Deprem çalışmalarında meydana gelen aksaklıkları belki tedbir alınır da bir daha ayni hatalar yapılmaz diye detaylı bir “Deprem Sonuç Raporu” hazırlayarak üst makamlara gönderdik. Hiçbir tedbir alınmadığını, bizim raporunda daha öncekiler gibi sümen altına atıldığını gördüm..

Hazırlanan kapsamlı “Afet Koordinasyon Planlarına” göre; Deprem sonrasında bölgedeki resmi makamlardan deprem yıkımının kaldırılması için görev bekleniyordu. Oysa bu uygulama çok yanlıştı.. Bölgede yaşayan insanların tamamı deprem şokuna maruz kaldığından ve halkın karşılaştığı yıkımlara ve can kaybına bu yetkililer de aynen uğradığından “Afet Planında görevleri var” diye o bölgenin yerel yöneticilerinden görev beklemek mümkün değildi. Çünkü onlarda deprem şokuna girmişti. Onlarda depremzede idi ve onlarında doğrudan yardıma ihtiyaçları vardı. Bu kişilerden görev beklemek, deprem sonrası yaşanan felaketi kaos ortamını büyütmekten başka bir işe yaramamıştı..

“Depremle birlikte bölgenin yönetimi; depreme maruz kalmayan civar il ve ilçeler yönetimine veya Ankara’da oturan Merkez Valilerinden birinin yönetimine verilmelidir. Deprem bölgeleri ve deprem olması periyotları da belli olduğundan nerede deprem olursa kimlerin nerelere gideceği önceden detaylı plânlanmalıdır.” dedik. Bunun gereğinin son Kahramanmaraş depreminde kısmen uygulandığını ama neden yapıldığı gerçeğinin hiç anlaşılamadığını gördük.

Büyük can ve mal kaybına sebep olan 1999 Marmara Depreminden sonra görünüşte bazı tedbirler alındı. Fakat bu tedbirlerin tümü muhtemel depremden sonra yaraların sarılmasına yönelikti. Her tarafa “Deprem Sonrası Acil Yardım Kulübeleri” yerleştirildi. Çeşitli yardım plânları hazırlandı. Yardım ekipleri oluşturuldu ve bunlar yeni cihaz ve teçhizatla donatıldı. Yerinde ve uygun kullanılması için bir seri tatbikatlar icra edildi. Bunlar güzel şeylerdi. Fakat hepsi lüzumsuz ve gereksiz gayretlerdi. Öncelik depremde yıkılmayı önleyecek tedbirlerde olmalı idi.

Ailemle birlikte yaşadığım 13 Mart 1992 Erzincan depreminde Afet İşleri Genel Müdürlüğünde yüzlerce kişi masa başında oturup maaş alırken, bu kuruluşumuzun herhangi bir deprem bölgesine kurtarma faaliyetlerine göndereceği modern cihazlarla teçhiz edilmiş “Acil Kurtarma Ekibi”nin olmadığına şahit oldum. İşin garip tarafı bir tane dahi kurtarma faaliyetleri için eğitilmiş köpeğimiz yoktu. İnsanlarımız çaresizlik içinde kazma kürekle tonlarca ağırlığındaki enkazın altına girerek, büyük tehlike altında can kurtarmaya çalışıyordu. Biz dozer, greyder ve kepçelerle bilinçsizce enkaz kaldırmaya çalışırken yabancı ekiplerin bu konuda ne kadar hazırlıklı olduğunu görerek irkildik.

Desteğe gelen yabancı ekiplerden biri “İsviçre Kurtarma Ekibi” idi. Depremin ikinci günü özel uçakla gelen 23 kişilik İsviçre ekibinin başında 64 yaşında bir binbaşı vardı. Bizden yer istediler. Gösterdik. Her şeyleri ile birlikte gelmişlerdi. Çadırlarını kurdular, yataklarını yaptılar, mutfaklarını çalıştırdılar. Ekip şefi yerleşmeleri bitince; ekibinin imkanlarını ve kabiliyetlerini açıklayarak bizden çalışacakları bölge talep ettiler. Gösterilen bölgede 24 saat vardiya usulü çalışarak, çok basit ve portatif teknik donanımları ve eğitilmiş üç köpekleri ile pek çok can kurtardılar. 15 gün birlikte olduğumuz ekip şefine ayrılışları esnasında teşekkür ederken sordum. “İsviçre’de çok mu deprem oluyor ki siz bu derece hazırlıklı ve deneyimlisiniz ?” Aldığım cevap ile irkildim; “Hayır İsviçre deprem bölgesi değildir. Biz hiç deprem görmedik ve bundan sonra da görmeyeceğiz. Biz 2 nci Cihan Harbinde şehirlerin bombalar altında yıkımını bizzat gören bir nesiliz. Gerçi İsviçre’de böyle bir yıkım da olmamıştır. Ama biz her şeye hazırlıklı olmalıyız. Buraya gelenin aynisi olan üç ekibimiz daha var. Biz dünyanın deprem olan bölgelerine gelerek eğitim yapıyoruz. Depremler bize eğitim sağlıyor. Asıl bu imkanı bize verdiğiniz için biz size teşekkür ederiz”

İşte devlet. Ve işte devletin insanına verdiği değer. İşte yüzlerce yıldır üzerinden hâlâ bir tuğlası sökülemeyen muhteşem Mimar Sinan eserleri. 500 yıl öncenin teknolojisi ile yapılan eserler dimdik ayaktalar. Onlarca depremden sağlam çıktılar ve yine çıkacaklar.

Şimdi ben 25 yıl sonra iddia ediyorum ki; 1999’dan sonra yapılan yapıların yüzde ellisi ilk depremde tamamen yıkılacaktır. Daha önce inşa edilen eski yapılar zaten Allah’a emanet edilmiştir. Nitekim Kahramanmaraş depreminde yıkılan ve çocuklarımıza mezar olan Yatılı Bölge Okulu daha yeni yapılmış olması bu tezimi doğrulamaktadır.

Sonuç olarak; DEPREM YIKMAZ. İnsanların teknolojinin gereklerine aykırı olarak yaptıkları inşaatlar yıkar. Ve yıkacaktır. Bu Allah’ın çizdiği kader değildir. Bizzat insanların insanlara karşı yaptığı bir vahşettir. Bu vahşetin mutlaka önlenmesi ve insanlarımızın deprem yıkımlarından kurtarılması gerekmektedir.

Читайте на 123ru.net


Новости 24/7 DirectAdvert - доход для вашего сайта



Частные объявления в Вашем городе, в Вашем регионе и в России



Smi24.net — ежеминутные новости с ежедневным архивом. Только у нас — все главные новости дня без политической цензуры. "123 Новости" — абсолютно все точки зрения, трезвая аналитика, цивилизованные споры и обсуждения без взаимных обвинений и оскорблений. Помните, что не у всех точка зрения совпадает с Вашей. Уважайте мнение других, даже если Вы отстаиваете свой взгляд и свою позицию. Smi24.net — облегчённая версия старейшего обозревателя новостей 123ru.net. Мы не навязываем Вам своё видение, мы даём Вам срез событий дня без цензуры и без купюр. Новости, какие они есть —онлайн с поминутным архивом по всем городам и регионам России, Украины, Белоруссии и Абхазии. Smi24.net — живые новости в живом эфире! Быстрый поиск от Smi24.net — это не только возможность первым узнать, но и преимущество сообщить срочные новости мгновенно на любом языке мира и быть услышанным тут же. В любую минуту Вы можете добавить свою новость - здесь.




Новости от наших партнёров в Вашем городе

Ria.city

Столичную улицу Ильинку перекроют с 20 августа для проведения «Спасский башни»

Узбекистан вступил в Международную ассоциацию развития корпоративного спорта

В Мальцевской сельской библиотеке прошел вечер поэзии

Нижний Новгород вошел в топ‑5 городов для путешествий в последние дни лета

Музыкальные новости

Принцесса Анна: Камилла никогда не станет настоящей королевой

Дураковы и Остолоповы: почему потомки Емельяна Пугачёва носили такие фамилии

Слуцкий: семьям низкоквалифицированных мигрантов закроют въезд в Россию

Блогеры «Инсайт Люди» примут участие в XI Чемпионате России по пахоте

Новости России

Столичную улицу Ильинку перекроют с 20 августа для проведения «Спасский башни»

Молодежные квесты и велопробег проведут ко Дню города в Электрогорске

На заводах АО "Желдорреммаш" внедряется система ТРМ

Синоптик Шувалов: 20 и 23 августа в Подмосковье пройдут дожди

Экология в России и мире

Чудеса в океане

Готовые решения для ритейла на выставке CPM

Рейтинги пилотов Формулы-1 2024 в середине сезона: вот реальный рейтинг Макса Ферстаппена, Ландо Норриса и Льюиса Хэмилтона

Самые необычные в истории головные уборы русских жён

Спорт в России и мире

Соболенко — о победе над Свентек: Похоже, я наконец-то разбила стену

Сафиуллин обыграл Беллуччи и стал победителем турнира ATP Challenger

Мирра Андреева повторила достижение Марии Шараповой в матчах с топ-10 WTA

Соболенко: победа над Свёнтек придаст мне уверенности перед US Open

Moscow.media

Назначен новый директор филиала «Южный» ООО «ЛокоТех-Сервис»

265

Терминал сбора данных (ТСД) промышленного класса SAOTRON RT42G

Таксист-мигрант пытался надругаться над матерью бойца СВО











Топ новостей на этот час

Rss.plus






Мэр: В Москве отреставрировали 50 памятников за полгода

На заводах АО "Желдорреммаш" внедряется система ТРМ

В ЛДПР предложили запретить мигрантам ввозить семьи в Россию

Тарасов рассказал о самой нелепой покупке за 10 млн рублей