Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
Dünya yeni ve köklü bir değişimin içinde olmanın sancılarını yaşıyor. Cumhur İttifakı olarak tarihi bir sorumlulukla karşı karşıyayız.
Ayrıştıran değil birleştiren, ortak değerler etrafında toplumun tüm kesimlerini buluşturmaya çalışan siyasetle ülkemize hizmet etmek içerisinde olduk. Kardeşlik siyasetimizden, eser ve hizmet politikamızdan ödün vermedik. 14 Ağustos 2001'den beri Yunus Emre misali 'Gönüller yapmaya geldik' diyoruz. Bölgemizden başlayarak tüm dünyada barışın, adaletin, huzurun hakim olması için gece gündüz koşturuyoruz. Türkiye küresel siyasetin kutup başlarından biri olma rolünü güçlendirmektedir. Bininci gününü bırakan Rusya-Ukrayna savaşı ve 14. ayına ulaşan Gazze soykırımı dahil tüm krizlerin çözümü için yoğun çaba içindeyiz.
İsrail ile Lübnan arasında yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından memnuniyet duyuyoruz. Gazze'de katliamın durması ve kalıcı ateşkesin tesisi için her türlü katkıya hazır olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. İsrail'in üzerine düşeni harfiyen yerine getirmesi gerekiyor.
Biz millete mahcup olmamak için umut ve sevda ile çalıştık. Önümüze çıkan engellerin üzerine üzerine yürüdük. Türkiye'ye cumhuriyet tarihinin en başarılı yıllarını yaşattık. Bugün de bu hastalıklı anlayışın yeni hezeyanlarıyla uğraşıyoruz. Bunlar için ayırdığımız her vaktin ziyan olduğunu biliyoruz. Bunlara hak ettikleri cevabı vermedikçe densizlik çıtaları yükseliyor. CHP'nin eski genel başkanının davalı olarak bulunduğu mahkeme salonunda savurduğu zırvalar, hakaretler bunun en son örneğidir. Karşımıza çıktığı bütün seçimleri kaybeden bu zat, sürgüne gönderilen biri. Yenilen pehlivan güreşe doymazmış. Gündeme gelmenin yolunu bize sataşmakta, bizim üzerimizden prim yapmaktan görüyor. Bu zatın FETÖ'cülere nasıl koşa koşa gittiğini biliyoruz. 15 Temmuz gecesinde de kahvesini yudumladı.
Yeni genel başkanlarının eskisinden geri kalır yanı yok. MEB bir yazı gönderiyor. Bu hatırlatma kanuni bir zorunluluktan kaynaklanıyor. Tıpkı öğrenci bursları meselesi gibi burada da CHP bizzat kendisinin müsebbibi olduğu bir konuda istismar siyasetine sarılıyor.
Cehalet tek başına katlanabilir bir eksikliktir. Ama ukalalıkla yan yana gelince çekilmez bir hal alıyor. Son konuda sergiledikleri tablo tam olarak budur. Bir ana muhalefet lideri ve onun yerine namzet isimler, düşünün ki anaokulu-kreş ayrımını dahi bilmiyorlar. Bakanlıktan gelen yazıyı okumamışlar. Hadi okudular anladılar diyelim. Bu sefer de yalan ve iftira alışkanlığından kurtulamıyorlar. Kreş, anaokulu açmanın kuralları bellidir. Her eğitim kurumunun uyması gereken standartlar vardır. Kimse 'kuralları takmıyorum, kanunlara uymuyorum' diyemez.
Teğmenlerle ilgili konuda da aynı şeye sahne oluyoruz. Benim birincilere diploma vermemin değerlendirmesini yapıyorlar. Yapmam gereken onların diplomalarını vermektir. Disiplinsiz elbette her yerde lazımdır. Söz konusu TSK olduğunda hayati öneme sahiptir. Komutanlarının talimatına rağmen disiplinsizlik yapan teğmenlerin yarın ne yapacağını kim bilebilir. Türkiye 1971 muhtırasını tecrübe etti. 1980 darbesini iliklerine kadar hissetti. Kılıç şakırtıları arasında disiplinsizlik yapanları kahramanlaştırmak neyin nesidir? CHP'nin orduya siyaset bulaştırma geleneğinden kurtulamadığı anlaşılıyor. Milletimizin göz bebeği olan ordumuzun yıpratılmasına da siyasi emeller uğruna provoke edilmesine de eyvallah demeyiz. Bu ordu, 3 kıta 7 iklimde İslam'ın bayraktarlığını yapan şanlı bir ordudur. Kimse bu orduyu sağa sola çekmesin. Ordumuzun konumunu gayet iyi biliyoruz. Bu ordu bir zümrenin, bir partinin değil milletin ordusudur. Türk Silahlı Kuvvetleri, Peygamber ocağıdır, milletimizin gurur kaynağıdır.
CHP'nin, sorumsuz yöneticilerinin ordumuzu nizamsızlık, intizamsızlık, disiplinsizlik tehditleriyle karşı karşıya bırakmasına göz yummayacağız.
Konserler üzerinden ortaya saçılan yolsuzluklar buz dağının sadece görünen kısmıdır. Suyun altında çok daha büyük hırsızlıklar vardır. Halkçı belediyecilik sloganı altında nasıl bir soygun yürütüldüğünü önümüzdeki dönemde göreceğiz. Bunun hesabını sandıkta benim aziz milletim muhakkak soracaktır.
Şimdiye kadar 815 ilçe kongremizi tamamladık. İlçelerin yüzde 85'i bitti. 52 ilimizde ilçe kongrelerimiz neticelenmiş oldu. Şimdi il kongrelerimize başlıyoruz. Cumartesi günü Kahramanmaraş'tayız.
Sayın Bahçeli ile sadece iç siyasete değil dış politikaya dair pek çok konuyu ele alıyoruz. Sayın Bahçeli ile uyum ve eş güdüm içinde hareket ediyoruz. Cumhur İttifakı yolunda tekleşerek devam ediyor. Sayın Bahçeli gerçekten cesur ve ezberleri bozan bir teklif ortaya koymuştur. Biz de cumhurbaşkanı olarak bu meseleyi siyasi sosyal bölgesel sonuçlarıyla birlikte tüm yönleriyle ele alıyoruz.
Terör belasını tüm imkanları kullanarak bertaraf etmekte kararlıyız. Türkler ile Kürtler arasında örülmek istenen terör duvarını yıkıp atacağız. Evlatlarımıza terörün olmadığı sırtını silaha ve dağa yaslayan terör destekli siyasetin olmadığı bir Türkiye teslim edeceğiz.