Sultan Abdülaziz tarafından Erzurum’dan Güney Afrika’daki Müslümanlara dini hizmet vermesi için gönderilen Türk İslam alimi Ebubekir Efendi’nin torunu eski Güney Afrika Cumhuriyeti Ticaret ve Sanayi Bakanı, Ulusal Meclis Üyesi İbrahim Patel 162 yıl sonra ata toprağını ziyaret etti. Dedesi Ebubekir Efendi’nin Erzurum’dan Ümit Burnu’na uzanan hikayesinin izini süren Patel, Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Erzurum Valiliği ve Atatürk Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği program için geldiği Erzurum’da üç gün ağırlandı. Atatürk Üniversitesi’nde aynı zamanda “Türkiye-Güney Afrika İlişkilerinde Ebubekir Efendi Köprüsü” başlıklı bir konferans da veren Patel, valiliğin dedesi adına tarihi bir evi restore ettirerek hizmete soktuğu Ebubekir Efendi Dar’ul Huffaz’ın da açılışını yaptı.Ayrıca Patel, Ebubekir Efendi’nin Erzurum’da yaşayan diğer torunlarıyla buluştu. Patel’in Güney Afrika’dan Erzurum’a uzanan yolculuğunda kendisine eşlik ettik, hikayesini dinledik.
Eski Bakan İbrahim Patel’i Güney Afrika’dan Erzurum’a getiren bu güzel hikaye Osmanlı dönemine kadar uzanıyor. Ebubekir Efendi Irak sınırlarında bugün yer alan Şehrizor’da doğdu. Babası çıkan bir isyanda öldürülünce 17 yaşında ailesiyle birlikte memleketi Erzurum’a geri döndü. Bağdat ve İstanbul’da dini tahsini tamamlayan Ebubekir Efendi bugün hâlâ hafız yetiştiren Erzurum’daki Ahmediye Medresesi’nde müderrislik yapmaya başladı, burada evlendi ve bir oğlu oldu. Sultan Abdülaziz’in görevlendirmesiyle Güney Afrika’daki Müslümanlara hocalık yapmak için yeğeni Ömer Lütfi Efendi ile birlikte 44 günlük bir gemi yolculuğuyla 16 Ocak 1863 tarihinde Ümit Burnu’na vardı. Kısa sürede yerel dili öğrenip önce erkek okulu ardından da bir kız okulu açarak çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Yeğeni dört yıl sonra memleketine dönse de Ebubekir Efendi hizmetini sürdürmeye devam etti ve 1880 yılında doğduğu topraklardan binlerce kilometre ötede vefat etti. Açtığı okulların yanı sıra yerel dilde fıkıh kitabı basıp halka dağıtan Ebubekir Efendi’nin burada evlendiği ilk eşinden bir oğlu ikinci eşinden de beş çocuğu olduğu biliniyor. Yine Güney Afrika’da dünyaya gelen kızlarından Fehime Hanımın Erzurumlu alim Abdurrezzak İlmi Efendi ile evlilik yaptığı ve Erzurum’da vefat ettiği diğer bilgiler arasında.
İşte dedesinin vefatından 144 yıl sonra onun izini sürerek geçtiğimiz hafta Erzurum’a gelen İbrahim Patel, Ebubekir Efendi’nin kızı Fehime hanımın torunlarıyla da ilk kez biraraya geldi. Ayrıca dedesinin müderrislik yaptığı Ahmediye Medresesi’ni ziyaret etti. Üç gün boyu Erzurum’un tarihi sokaklarında geçmişine doğru unutulmaz bir yolculuk yaptı. 1962 yılında Cape Town’da doğan ve annesi tarafından Ebubekir Efendi’nin dördüncü kuşak torunu olan İbrahim Patel’in hayat hikayesi de tıpkı dedesi gibi mücadelelerle geçmiş. O da tıpkı dedesi gibi ömrü boyunca ırkçılığa karşı mücadele etmiş gerçek bir kahraman. Babasını küçük yaşta kaybeden Patel’i annesi ve anneannesi büyütmüş. 1948 yılında Güney Afrika’da uygulanmaya başlanan Apatheid Rejiminin ırkçı ve ayrımcı politikalarına karşı 13-14 yaşından itibaren protestolara katılarak mücadele veren Patel pek çok defa hapse düşmüş. Hapisteyken Güney Afrika’nın ilk siyasi lideri olan Nelson Mandela ile tanışmış. Onunla birlikte ırkçılığa karşı mücadelesini sürdüren Patel, siyahi olmadığı halde Müslüman kimliklerinden dolayı bu ayrımcılığa uğradıklarını dile getiriyor. Cape Town Üniversitesi’nde Ekonomi okuyan Patel, Mandela’nın hapisten çıkmasından sonra onun çevresinde yer alan isimlerden biri olmuş. 2009 yılından geçtiğimiz temmuz ayına kadar Güney Afrika Ekonomi ve Sanayi Bakanlığı görevini yürüten Patel aynı zamanda Filistin’de yaşananlara sessiz kalmayarak 2023 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti’nin “Gazze’deki Filistin halkına soykırım yaptığı” gerekçesiyle İsrail hakkında Uluslararası Adalet Divanı’na şikayette bulunan ekibin de içinde. Patel, haksızlığa karşı bir Müslümanın her zaman sesinin gür ve kararlı olarak yükselmesi gerektiğinin altını önemle çiziyor.
İbrahim Patel uzun yıllar ekonomi üzerinde yaptığı çalışmaları şimdi tarihi İpek Yolu’nu da anlatan bir kitapta toplamak için çalışıyor. Erzurum’un da tarihi İpek Yolu üzerinde olması ve bu ticari yolun Ümit Burnu’a kadar da uzanması onun için ayrı bir öneme sahip. Dedesinin hikayesinin izini sürerek kitabını yazmak istiyor. Geçtiğimiz pazar günü Erzurum Müzesi’nde buluştuğumuz İbrahim Patel’e bu gezide Güney Afrika’da akademik çalışmalarını sürdüren ve Ebubekir Efendi’nin hikayesini dünyaya duyuran tarihçi yazar Halim Gençoğlu eşlik etti. Ayrıca Erzurum Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanı Ergün Engin, oğlu Ali Engin, Erzurum’un tanıtım elçisi Canan Şimşek de ev sahibi olarak gezide yer aldı. Üç Kümbetler, Çifte Minareli Medrese, Ulu Cami, Yakutiye Medresesi, Abdurrahman Gazi Türbesi, Aziziye Tabyaları ziyaret edildi. Ebubekir Efendi’nin müderrislik yaptığı Ahmediye Medresesi ve hemen bitişiğindeki Muratpaşa Camii ise İbrahim Patel için ayrı bir heyecan uyandırdı. Akşam ise Ebubekir Efendi’nin Güney Afrika’da doğup Erzurum’a gelin gelen kızı Fehime Hanım’ın ailesiyle bir araya gelindi. Fehime Hanımın en büyük torunu matematik öğretmeni Aysun Nakipoğlu Kültür ise aynı zamanda benim de liseden hocamdı. Sohbet gittikçe koyulaştı ve Ebubekir Efendi’nin Erzurum’daki eşinden olan Sakarya’da yaşayan torunlarıyla ve yine Fehime Hanım’ın eşinin yeğeni olan din alimlerinden Ömer Nasuhi Bilmen’in Almanya’da yaşayan torunuyla da telefonla görüntülü sohbet edildi.
Fehime Hanım’la baba tarafından bağları olduğunu dile getiren torunlardan Aysun N. Kültür, “Afrika’dan gelirken çeyiz olarak getirdiği örtüler ve bir çay tepsisi aileden bana emanet edilmişti. Ben de hala özenle saklıyorum” dedi. İbrahim Patel ise dedesi Ebubekir Efendi’nin Afrikaans dilinde kaleme aldığı ilmihali aileden yadigar kütüphanesinde koruduğunu dile getirdi. Patel, beş yıl önce Erzurum’a kardeşi Yakup Patel’in geldiğini kendisinin de uzun zamandır bu ziyareti planladığını ifade etti. “Bu gezinin kalbi benim için bu akraba buluşmasıydı” diyen İbrahim Patel’i Erzurum’daki akrabaları ise kendi babalarına ve halalarına fiziki olarak benzettiler. Patel, Üçkümbetler, Çifti Minareli Medresesi’nden çok etkilendiğini dile getirirken dedesinin hocalık yaptığı Ahmediye Medresesi’nden ve Muratpaşa Camii’nden çok etkilendiğini ve şehirde dedesinin ruhunu o an çok güçlü hissettiğini anlattı. Patel, “Dedemiz kendini İslam’a adamıştı. Erzurum’da olduğu gibi Ümit Burnu’na da imzasını bıraktı” dedi.
Aile albümlerinin paylaşıldığı gece oldukça duygusal anlara sahne oldu.
Ebubekir Efendi’nin vefat ederken yanında olan küçük oğlu Muhammed Alaaddin’in torunu Kerime Hanım’ın anneannesi olduğunu söyleyen Patel, şunları anlattı: “Annemin ismi Amine idi. Babamı küçük yaşta kaybedince beni annem ve anneannem büyüttü. Annemin bize ilk öğrettiği şeylerden biri Türk olduğumuzdu. Biz Türk ve Müslüman olduğumuzun bilinciyle büyüdük. Ancak tıpkı İbni Haldun’un dediği gibi ‘coğrafya kaderdir’. Siz Erzurum’da barış ve huzur içinde bir çocukluk ve gençlik geçirirken biz orada Müslüman kimliğimizden dolayı Güney Afrika’da ayrımcılığa uğradık. Irkçılık yüzünden devlet dairelerine başka kapıdan alınıyor, başka okullara gönderiliyor ve başka otobüslere bindiriliyorduk. Irkçılığın en kötüsünü çocukluk ve gençlik yıllarımda ailemle birlikte yaşadım. Aklım ermeye başlayınca bu işin böyle devam edemeyeceğini kavradım. Dedemden aldığım mücadele ruhuyla 13-14 yaşımdan itibaren ırkçılığa karşı protestolarda yer aldım ve hapse düştüm. Ancak mücadeleden hiç vaz geçmedim. Nelson Mandela ile hapisteyken tanıştım. 1994 yılında yapılan seçimlerle birlikte siyasete girdim. 2009 yılından geçtiğimiz temmuz ayına kadar da bakanlık görevini sürdürdüm. Ancak uzun zamandır ertelediğim bu projemi tamamlamak düşüncesiyle bu yazın Cumhurbaşkanımızdan izin istedim. Şimdi epey zamandır hayalini kurduğum kitabı yazmak için Erzurum’dayım.”
Sohbet sırasında dedesinin Erzurum’dan kalkıp Güney Afrika’ya gitmesinin sebepleri üzerine de değerlendirmede bulunan Patel, Ebubekir Efendi’nin Afrika’da verdiği dini hizmetin aynı zamanda Osmanlı’nın sömürgeciliğe karşı net duruşunu da gözler önüne serdiğini ifade etti.
Patel, “Biz niye sömürgeci olmadık?” sorusunu da şöyle cevapladı: “Ebubekir Efendi, Güney Afriya’ya gönülleri yapmak için gitti. Hem kız hem erkekler için okullar kurdu. Türkçe olan kendi ana dilini dayatmadı ve yerel dili öğrenerek onların kendi dilinde dini eser yazdı. Halkın yanında yer aldı. Bu yüzden Güney Afrika’daki ırkçılık mücadelesinde Ebubekir Efendi’nin torunları olarak bizler de halkın yanında yer aldık.” İletişim bilgilerinin alındığı gecede dört kuşak sonra buluşan akrabalar yeniden bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadı. Ayrıca her yıl iki ülke arasında Ebubekir Efendi’yi anmak için Türkiye’nin desteğiyle etkinlikler yapmak istediklerini söylediler. İbrahim Patel aileyi Güney Afrika’ya da davet etti.
1862’de Güney Afrika’daki Cape Malay Müslümanlarına dini hizmet vermesi için gönderilen ve bu görevini 17 yıl boyunca sürdüren Erzurumlu Ebubekir Efendi’nin torunu eski Güney Afrika Cumhuriyeti Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanı ve Ulusal Meclis Üyesi İbrahim Patel Erzurum Büyükşehir Belediyesi, Atatürk Üniversitesi ve Diploması Akademisi tarafından düzenlenen ‘Türkiye-Güney Afrika İlişkilerinde Ebubekir Efendi Köprüsü’ konferansına katıldı. Patel şunları söyledi: “Ebubekir Efendi’nin Güney Afrika, Türkiye yanı sıra dünyanın her tarafında çocukları mevcuttur. Cape Town’da doğan Ebubekir Efendi’nin kızı Fehime Hanım Erzurumlu bir alim olan Abdürrezzak Efendi ile evlenmek için buraya yerleşti. Fehime hanımın çocukları bugün buradalar. Ebubekir Efendi’nin oğlu Muhammed Alaaddin benim annemin babasıdır. Benim annemin adı Amine’dir. Erzurum gezisinde buradaki ailemle tanışma imkanı yakaladım. Yıllar sonra çok farklı şehirlerden gelip buluşmak beni çok heyecanlandırdı. Dilimiz farklı anlaşamıyoruz ama ortak değerlerimiz var. Aynı dedenin torunlarıyız. Erzurum’u unutmayacağım, unutamam. Ebubekir Efendi dedemin şehri. Erzurum’da çok duygulandım. Buradaki ailemle tanışma imkanı buldum. Camileri, mescitleri mezarlıkları, tabyaları gezdik. Bizim için çok önem arz ediyordu. Bütün Erzurumluları Cape Town’a davet ediyorum.”
Cape Town’da hayatını sürdüren Ebubekir Efendi’nin birkaç yıl içerisinde yerel dini öğrenerek Fıkıh, ilahiyat, Arapça gibi dersler verdiğini anlatan Patel, “Öyle bir kritik zamanda görev yaptı ki Cape Town’da kölelik yeni kaldırılmıştı. Eğitim koşulları son derece sınırlıydı. Düşünün ki öyle bir dünyada sadece erkekler için okul açmadı. Kız öğrenciler içinde okul açma ihtiyacı duydu, onların daha iyi eğitim alabilmesini istedi” diye konuştu.
İbrahim Patel, Atatürk Üniversitesi’nde tarihi bir kongerans verdi. Kürsüye Filistin’in özgürlik simgesi bir puşi atkıyla çıkan Patel, Filistin’deki soykırım iddialarıyla ilgili olarak, Güney Afrika’nın Uluslararası Adalet Divanı’na İsrail aleyhine açtığı davayı hatırlattı. Siyasi arenada verdikleri mücadelenin altını önemle çizen Patel, 21. yüzyılda dünya için ahlaki bir sınavın Filistin davası olduğunu belirtti. Patel, ayrıca dünya kamuoyunu İsrail’in Filistin’e yönelik uyguladığı insanlık dışı politikalara karşı ses çıkarmaya çağırdı. Dünyada artık siyasi ve ticari dengelerin değişmeye başladığına dikkat çeken İbrahim Patel Türkiye’nin rolüne de vurgu yaptı ve şunları söyledi: “Türkiye şimdi dünyada yeni bir rol oynamaya başladı. Bu Türkiye’nin gençleri için büyük önem taşıyor. Bu önemli rol de anahtarlardan birisi de Afrika’dır. Bir buçuk milyar nüfusuyla dünya nüfusuna paralel olarak Afrika da şehirleşiyor ve büyüyor üstelik genç bir nüfus sahibi. Bu vesileyle Çin, Hindistan, Avrupa ve Körfez ülkeleri Afrika ile yeni ilişkiler kuruyor. Türkiye ise son 30 yılda Afrika’da 12 büyükelçiliği varken bugün bu sayıyı 44’e yükseltti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 2002’den bu yana 31 Afrika ülkesini ziyaret etti. Türkiye Afrika arası ayrıca ticari anlaşmalar büyüyor. Tabii dünyada bu değişim dönüşüm yaşanırken bir yandan da insan hakları ve adalet açısından bazı gelişmeler yaşanıyor. Bu vesileyle geçen yıl Güney Afrika İsrail’i işlemiş olduğu insanlık suçu için Uluslararası Adalet Divanı’na şikayet etti. Tabi bunu neden yaptı Güney Afrika? Suçlunun karşısında durmak için. Dünyayı adalete çağırmak için. Haklının yanında olmak için. Bu sebeple gururla şu an Filistin simgesi bu kaşkolu boynuma takıyorum Ebubekir Efendi de yaşasaydı eminim o da benim gibi yapardı.”
Bir öğrencinin “Müslümanlar niçin Filistin’e karşı tek yürek olamıyor?” sorusuna ise İbrahim Patel şu cevabı verdi: “Güney Afrika İsrail’e karşı dururken bunun bir bedeli olacağını biliyordu. Yani İsrail’e kafa tutmanın kolay olmayacağını bile bile bu duruşu sergiledi. Çünkü bir tarafta ölen çocuklar, diğer tarafta sessiz kalan Avrupa ülkeleri var. Bir bunu göze alarak yola çıktık. Sonuçta insan hakları mahkemesi de bizi haklı buldu. Şunu gördük ki demek ki hakkın yanında ne olursa olsun durmak gerekiyor. Avrupa’da haklı olduğumuz kanıtladık. İstanbul’a geldiğimde İkinci Avukat Barosu ile görüştük. Bu davaya samimiyetle sahip çıkıyorlar. Bizi ilk destekleyen ülkelerden birisi Türkiye oldu. Dileğimiz bu mücadelede diğer ülkelerin de bize katılmaları, yanımızda durmaları. İnşallah bu haklı davayı hep birlikte kazanırız. Bugün gittiğim her ülkede Müslümanlar Güney Afrika adına bizi tebrik ediyor. Doğrudan vazgeçmeden biz yolumuza devam edeceğiz.”
İbrahim Patel, Erzurum gezisiyle ilgili duygularını da şöyle ifade etti: “Erzurum’u hakiketen unutamam. Dedemin şehri olmasından öte yandan hediye bir Oltu taşı tesbih ve ehramdan yapılmış bir şapkayla bu şehirden ayrılıyorum.”
Keribar’ın renkli dünyasına yolculuk