Bu galibiyet, sadece skorbordda yazan rakamlardan ibaret değil! Bu gece, Fenerbahçe'nin geleceğine dair umut ışıklarının parladığı, derin duyguların yeşerdiği bir akşam oldu.
Maç öncesi Aziz Yıldırım'ın kızıyla seremoniye çıkan Tadic, adeta geceye damgasını vuracağının sinyallerini vermişti. Belki de Fenerbahçe’nin şansı tam da bu anda açıldı. Tadic, maçın yıldızıydı ve bu performans, Alanyaspor'un direncini kırdı, onların başarı umutlarını rafa kaldırdı.
Ama burada durup Dzeko’ya değinmeden geçmek olmaz. Dzeko, oyunun temposunu belirleyen isimlerden biri olmasına rağmen, Fenerbahçe taraftarını zaman zaman strese sokuyor. Evet, gol attı ve 8'de 8 yaparak önemli bir başarıya imza attı. Süper Lig kariyerinin en uzun serisini yaşıyor. Ancak kaçırdığı goller, taraftarın yüreğini ağzına getiren anlar yaşatıyor. Dzeko’nun bitiricilik konusunda kendini geliştirmesi şart! Çünkü onun bu sezon ilk 11’de olması, Fenerbahçe’nin hücum gücünü zirveye taşıyacak bir faktör.
Jose Mourinho’ya gelince... Onun dahice oyun yönetimi, bir kez daha takdire şayan. Dzeko’yu gol atana kadar oyunda tutması, oyuncusunu ne kadar iyi tanıdığının bir göstergesi. Mourinho’nun bu sezondaki hamleleri, Fenerbahçe’ye 4 maçta 3 galibiyet ve 1 beraberlik getirdi. 11 gol atılmış, sadece 2 gol yenilmiş. Bu, bir takımın ne kadar sağlam olduğunu gösteren istatistiklerdir.
Kaleci Livakovic hakkında da çok şey söylemek gerekiyor. Geçen sezon onu en sert eleştirenlerden biriydim. Ama bu sezon, bambaşka bir Livakovic izliyoruz. Asist bile yapan bir kaleci! Net bir golü engelleyip oyunun kaderini değiştiren bir isim. Fenerbahçe’nin kalesinde güven veren, iyi yürekli bir kaleci izlemek, taraftarın da güvenini pekiştiriyor.
Maximin ise sahada durdurulamaz, söz dinlemez bir çocuk gibi ama bir o kadar da başarılı. Mourinho’nun onun bu enerjisiyle nasıl başa çıkacağını görmek, futbolseverler için ilginç olacak.
En-Nesyri ise zamanla bu takıma daha da adapte olacak, özüne dönecektir. Onun Fenerbahçe için daha fazlasını vereceğine şüphem yok.
Ve en değerlisi, İrfan Can Kahveci... Oyuna girdiği an, sahada hareketliliğin, canlılığın ve futbolun keyfinin arttığını hissettim. Yaptığı asist, onun ne kadar yetenekli ve zarif bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi. Neden ilk 11’de olmadığını sorgulamak haddim değil. Mourinho’nun bir bildiği vardır elbette.
Bu gece Fenerbahçe için güzel bir sonuçla noktalandı, ancak daha iyisi de olabilirdi. İlk yarıda aranan o ruhu ve keyifli oyunun eksikliğini hissettim. Erken bulunan gol can suyu gibidir.
Fenerbahçe taraftarı uyanıyor, canlanıyor. Bundan sonra neler izleyeceğiz, merakla bekliyorum. Bu sezonun sonunda, belki de bu gecenin başlangıç noktası olduğunu hatırlayacağız... Belki de o an, Tadic’in elini tutan küçük bir kızın masumiyetinde saklıdır. Fenerbahçe’nin şampiyonluk yürüyüşünde, böylesi zaferlerle daha da güçlendiğini görmek, bu büyük camia için tarif edilemez bir mutluluk olacaktır.