Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada, tarihi zenginlikleri, doğal güzellikleri ve kültürel dokusuyla her yıl binlerce yerli ve yabancı turisti ağırlamaya devam ediyor. 2011 yılında Cittaslow unvanı alan ada, dünyanın ilk ve tek sakin adası oldu. Günümüzde organik tarımın önem kazanmasıyla hayata geçirilen “Gökçeada Organik Tarım Projesi” küçük üreticilerin bağcılık, zeytincilik ve arıcılık alanlarına yönelmesini sağladı.
Sörf ve dalış sporlarının da önemli bir yere sahip olduğu Gökçeada’da turistlere harika bir deneyim imkanı var. Adada sörf sporunun gelişmesi için Aydıncık Plajı'nda bulunan bir sörf okulu da mevcut. Doku bütünlüğünün korunduğu adada Dereköy, Zeytinliköy ve Bademli Köy'de çamaşırhane, kilise, okul gibi birçok yapı bulunuyor. Ada esnafında sıkça rastlayabileceğiniz zeytinyağları Türkiye’de sadece Gökçeada’da yetiştirilen Ladolia zeytin ağacından üretiliyor. Zeytinyağının yanı sıra adada kekik, nane, biberiye gibi bitkilerinde yetişmesi ve satışının yapılması nedeniyle ürün yelpazesi geniş.
Gökçeada’da Rum nüfusu Bademli, Zeytinli, Tepeköy ve Dereköy’de yerleşik hayatlarına devam ediyor. 81 yaşındaki Dimitri İpsaro da bunlardan biri. 15 yıl Tepeköy'de muhtarlık yapan İpsaro, askerliğini de 2 sene Ankara’da yapmış. Annesinin Tepeköylü, babasının Afrikalı olduğunu ve burada doğup büyüdüğünü söyleyen İpsaro, “Gençliğimde Yunanistan’a gidip çalıştım ama sonra adaya geri döndüm. Çocuklarım Yunanistan’da zaman zaman onların yanına gidip geliyorum. Burada olmaktan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan çok memnunum. Her zaman hükümetimizin yanındayım. Burada çok fazla kaymakam görme fırsatım oldu. Hepsiyle çok iyi anlaşıyordum hâlâ beni arayıp halimi hatırımı sorarlar” diye konuştu.
İletişim Başkanlığından 'Ege sahillerinde Komodo ejderi görüldü' iddialarına yalanlama