Değerli Önce Vatan okurlarım, sıcak yaz günlerinde, yazın bunaltıcı sıcağını bertaraf edebilmek amacıyla, denize ve havuza girmeyi, böylelikle vücudumuzu kısa bir süre de olsa ferahlatmak isteriz. Ancak; deniz ve havuzların büyük risk taşıdıklarının bilincinde olsak da, bana bir şey olmaz mantığı ile koca bir tatili kendimize zehir edebileceğinizi hiç düşündünüz mü?
Belirli periyotlarla kimyasal ve fiziksel kontrolleri yapılmayan, ilaçlamaları ihmal edilen veya bilinçsiz olarak yapılan, hijyenik olmayan havuzlar sağlığımız açısından büyük tehlikeler oluşturabilmektedir.
Özellikle genital mantar enfeksiyonları, bakteriyel vajinit, molluscum cantagiosum, legionella pnumophila (lejyon hastalığı) ve trikomanas enfeksiyonlarına sıkça rastlanılmaktadır. Ayrıca iyi bakımı yapılmayan havuzların hepatit A, hepatit E, kriptosporidum, koli basili, giardia, shigella, dizanteri, tifo ve para tifo gibi ateşli ishal yapan mikroorganizmalar, göz, kulak, burun, boğaz enfeksiyonlarına da neden olabilmektedir. Ayrıca; mantar, impetigo ve uyuz gibi enfeksiyonların bulaşması da ihtimal dâhilindedir.
Hastalığın riskinden nasıl korunabiliriz?
1 – Havuzdan yararlanacak kişilerin dikkat edeceği hususlar:
a- Ateşli bir enfeksiyon veya diare (ishal) geçiren kişiler hastalık semptomları ortadan kalkmış olsa bile, yaklaşık 1 hafta havuza girmemelidirler.
b- Havuz civarında, dışarıda kullandığımız ayakkabı ve terlikle kesinlikle dolaşılmamalıdır.
c- Havuza girmeden önce, ayakların antiseptik suya batırılarak dezenfekte edilmesi ve mutlak surette duş alınması gerekmektedir. Aksi takdirde milyonlarca mikro organizma havuzu kirletecektir.
d- Çocukların havuza tuvaletlerini yapmamaları ve tükürmemeleri sağlanmalıdır.
e- Havuzdan su yutmamalıdır.
f- Çocuk bezi ile çocuklar havuza sokulmamalı, çocuk bezleri havuz kenarında değiştirilmemelidir.
g- Kulağı rahatsız olan kişiler kulak tıkacı takmalıdır.
h- Evcil hayvanlar havuza kesinlikle sokulmamalıdır.
i- Naylondan imal edilmiş mayo ve benzeri aksesuarlar kullanılmamalı, ıslak mayo ile oturulmamalı ve derhal kurulanmalıdır.
j- Havuz kenarında ki bilgilendirme tabelalarından, havuzun düzenli bakımının yapılıp yapılmadığı incelenmeli, aksaklık varsa yetkililer uyarılmalıdır.
2 – Yetkililer tarafından dikkat edilmesi gerekli hususlar:
a-Havuzlar periyodik olarak kimyasal ve fiziksel olarak hijyenik kurallara uygun olarak temizlenmeli ve ilaçlanmalıdır.
b- Havuzun filtre sistemlerinin aksaksız olarak sürdürülmesi gerekmektedir.
c- Klorlama ve dezenfeksiyon işlemleri sürekli olarak sürdürülmelidir (normal klor seviyesi 0.8 mg/Lt). Ancak normal dozlarda klor uygulamasının yeterli olmadığı, dozun daha yüksek tutulması gerekliliği bilim adamlarınca vurgulanmaktadır.
d- Aşırı güneş ışınları tarafından klorun aktivitesinin etkilenebileceği, böylelikle etkisinin de büyük ölçüde değişimler gerçekleşebileceği söz konusudur. Yetkililerin bu konuda da dikkatli olmaları gerekmektedir.
Tüm bu bilgilerin ışığı altında deniz suyunun daha az risk taşıdığı bir gerçektir. Deniz suyu büyük ölçüde atmosferden oksijenlenmektedir. Ayrıca, bazı akıntılar da deniz suyunda sirkülasyon sağlamaktadır. Deniz suyundaki tuz oranının fazlalığı ise, havuzlara oranla enfeksiyon kapma riskini düşürmektedir. Havuzların küçük ve sınırlı bir alanı kapsaması riski artırmaktadır.
Denizden de yararlanırken bazı kriterlere dikkat etmemiz gerekmektedir. Şöyle ki; şayet deniz göz ile görülebilir bir kirliliğe sahip, köpüklü, yeşil bir renk almış denizlerde yüzmek sağlık açısından sakıncalıdır. Ayrıca, lağım suyu karıştığından şüphe edilen o bölgeye yakın yerlerde de denize girmek tehlikelidir.
