İstiklal ve istikbalimizin belgesi olan ve yedi düvele karşı şehid kanları ile 24 Temmuz 1923 de imzalanan Lozan Barış Antlaşması’nın yıldönümünde, Büyük Atatürk başta olmak üzere bugünlere ulaşmamızda canı, kanı, emeği olan tüm şehidlerimizi, gazilerimizi ve devlet adamlarımızı saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.
Aynı zamanda büyük bir özveriyle ve ilkeli sorumluluk ile görevlerini yerine getirmeye çalışan tüm basın mensuplarımızın, “24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramını” en içten dileklerimle kutluyorum.
“Ben, bir Türk olduğum için hapse götürülüyorum. Eğer Türk olmak bir suç ise, burada tekrar ediyorum. Ben bir Türk’üm ve öyle kalacağım. Bu mesajımla Batı Trakya azınlığına sesleniyorum ve Türk olduklarını unutmamalarını söylüyorum. Haklarımızı bir gün mutlaka alacağız…”
Hapse giderken söylediği bu sözlerle, “Batı Trakya Türk Azınlığının” uluslararası ve ikili anlaşmalar gereği verilmiş olan haklarını, insan onuruna yaraşır bir şekilde yaşamaları için hukuk içinde kalarak uzun yıllar boyunca örnek bir demokratik mücadele vermiş olan Dr. Sadık Ahmet’i, şehadetinin (24 Temmuz 1995) seneyi devrinde saygı, rahmet ve minnetle anıyor ve diyorum ki; Yunanistan Vatandaşı Efsane Türk Şehid Dr. Sadık Ahmet; ruhun şad, mekânın cennet olsun, sen de, davan da unutulmadı ve de asla unutulmayacaktır!..
İmzaladığı kararname ile 24 Temmuz 2020 de Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi'ni yeniden ibadete açan bu kutlu günü milletimize yaşatan başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere emeği geçen herkese şükranla ve minnetle saygılarımı arz ediyorum.
