FETÖ’nün 15 Temmuz’da kalkıştığı ve Türk halkının destansı bir direniş verdiği darbe girişiminin üzerinden tam 8 yıl geçti. Kuleli Askeri Lisesi Komutanlığı'ndan saat 21.23'te hareket eden bir askeri birliğin 21.52'de ulaştığı İstanbul Boğaziçi Köprüsü'nü trafiğe kapatarak başlattığı kalkışma, 8 saat 23 dakika sonra kontrol altına alındı. O karanlık gecede Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla, demokrasi ve milli birliğe sahip çıkmak için sokaklara inen vatandaşlar, darbeci hainlere geçit vermedi. Milletin silahını, yine milletin kalbine doğrultan FETÖ'cüler, 252 vatandaşı şehit etti. Ticaret Bakanı Ömer Bolat ve AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, o karanlık gecenin üzerinden geçen 8 yılın ardından yaşananları Yeni Şafak'a değerlendirdi.
Ticaret Bakanı Ömer Bolat, “15 Temmuz’a giden gece Türkiye tarihinde hakikaten kalleşçe yapılan kanlı bir darbe girişimi oldu. 252 vatandaşımız şehit oldu 3 binden fazla vatandaşımız yaralandı gazi oldu. Halkımız topyekün destansı bir direniş sergilendi. Dolayısıyla 15 Temmuz gecesine giden süreç her ne kadar kötüsüyse 15 Temmuz’u takip eden sabaha karşı destansı bir özgürlük zaferi tarihe geçti. Dünyada eşi benzeri olmayan bir direniş. Bu başka batılı bir ülkede olsa yere göğe sığdırılamazdı. Ancak bu FETÖ’cü hainlerin nereden beslendikleri ve nereye sığındıkları belli. Darbe girişiminin başarısız olmasına üzülenler oldu ama bir koca millet sevindi. Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzyıllık tarihine bir destan yazılmış oldu. Türkiye gerçekten çok büyük bir tehlikeden kurtulmuş oldu. Şimdi 8’inci yıl dönümünde 15 Temmuz destanını hayatını şehit olarak kaybeden kardeşlerimizi rahmetle yad ediyoruz. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası birliği vatan toprakları için canını feda eden bütün asker polis ve tüm sivillerimize Cenab-ı Allahtan Rahmet diliyoruz" dedi.
Bolat sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer bugün bu topraklar içerisinde yaşayabiliyorsak ve özgürlüğü en geniş anlamda teneffüs edebiliyorsak bu aziz şehitlerimiz ve gazilerimiz sayesindedir. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın liderliği ve onunda da kahramanca dirayeti, direnişi sayesinde millet de onun arkasında durmuştur. Şu an ülkemizde asker polis tüm emniyet yetkilileri ülkemizde tehdit oluşturabilen bütün terör örgütlerine karşı gereken tüm tedbirleri alıyorlar. Yanlışa tevessül edenlere de gereken operasyonlar yapılıyor. Ama uyanık olmak teyakkuzda olmamız asla geçmişi unutmamamız lazım. Daha sekiz yıl önce yaşadığımız acı olayları yeniden yaşamamak için teyakkuzda olmak önemli.”
Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nın Türkiye'nin vesayet anlayışının nasıl ortadan kalktığı ve Türkiye'nin nereden nereye geldiğinin en güzel somut örneği olduğunu ifade eden AK Parti Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, “15 Temmuz insanlık tarihinde görülmemiş bir muazzam halk direnişidir. Ve buna liderlik yapan da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. O konudaki dik duruşu, kararlı duruşu ve kefenini giyerek siyasete atıldığını ifade etmesi; rahmetli Menderes'in başına gelenler, rahmetli Erbakan'ın, Özal'ın başına getirilmek istenenler ve getirilenler hepsi hafızamızda, tecrübemizde ve bu milletin belleğindedir" dedi.
Darbe girişiminin Siyonizm ve emperyalizmin planlarından biri olduğunu anlatan Akbaşoğlu, "Bu olay, Nil'den Fırat'a Büyük İsrail planı olan Arz-ı Mevud planlarını gerçekleştirme isteklerinin önemli bir parçasıydı. Hem Türkiye bakımından hem de insanlık tarihi bakımından Türkiye'nin üstlendiği roller itibarıyla 15 Temmuz tarihi bir kırılma anıdır, bir dönüm noktasıdır. O günden sonra yakın tarihi 15 Temmuz'dan öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırabiliriz. O gece yankılanan Erdoğan'ın sesi, Türkiye'nin sesi, insanlığın vicdanının sesi olarak karşımıza çıktı. Dünya 5'ten büyüktür daha adil bir dünya mümkündür sözü Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yankılanıyor ve bugün Gazze soykırımına karşı bütün insanlık bütün halklar bu hak sesin yanında yer alıyorsa burada Sayın Erdoğan'ın liderliği, bu milletin aziz ve asil duruşu, 15 Temmuz'un başarısızlığı ve bu millet tarafından hain darbe girişiminin bertaraf edilmesi mutlaka etkili olmuştur" diye konuştu.
Türkiye'nin mücadelesinin sürdüğünü hatırlatan Akbaşoğlu şu ifadeleri kullandı: "Türkiye'nin istikrarsızlaştırılmasına yönelik kendi iç sorunlarına maalesef yoğunlaşarak içe kapanmasının sağlanması Türkiye'nin kendi bölgesel ve küresel bir güç olma ve bu konuda insanlığın hayrına neticeler doğurma misyonunu ortadan kaldırma ve Türkiye'yi etkisizleştirmeye dönük bir fotoğrafın çıkması için de çaba sarf edenler var. Türkiye sadece kendinden ibaret bir netice oluşturabilecek bir ülke değil, küresel etkiler doğurabilecek güce, potansiyele sahip bir büyük medeniyetin temsilcisidir. İşte bu büyük misyonunu engellemek için içeriden dışarıdan birlik beraberliğimize dönük her girişimi boşa çıkarma sorumluluğu altındayız. İnanıyorum ki bu aziz ve asil milleti hiç kimse hedeflerinden uzaklaştır-mayacaktır. 21'nci yüzyıl, milletimizin yüzyılıdır."
Terörist elebaşı Fetullah Gülen ve örgütünün yapısının dünyada ilk kez inceleyen isim olan Utah Üniversitesi Siyasal Bilgiler Bölümü’nde görevli Prof. Dr. Hakan Yavuz, hain kalkışmanın 8’inci yıl dönümünde Yeni Şafak’a konuştu. 15 Temmuz gecesi devletin kuruluş kodlarını sarsmak ve Türkiye’yi bağımlı hale getirmek amacıyla harekete geçildiğini belirten Yavuz, “Türkiye’yi bölgesinde ve dünyada etken, merkez ülke olmaktan çıkararak daha pasif bir ülke haline getirmek istediler. Bu devletin kuruluş felsefesi ve ülkemizin bağımsızlık çabasına vurulan bir darbedir. Bu kadar büyük bir hadiseyi, bu kadar büyük bir olayı, iki yumurtanın birbirine vurması olarak nitelendirip büyük resmi görmezden geliyorlar. Maalesef üzülerek görüyorum ki bu yaklaşımı hem içeride hem de dışarıda savunanı çok. Bu başarısız darbe kurum ve kuralları altüst etmekle kalmadı, topyekun muhafazakar kesimi de ötekileştirdi ve Türk dış politikasının da sarsılmasına neden oldu” dedi.
Fetullah Gülen ve ekibinin 15 Temmuz darbesinin baş aktörleri olduğunu hatırlatan Yavuz, “Bunu kimse inkar edemez. Amerika’sı Avrupa’sı da bunu inkar etmiyor. Yani bu darbe içinde FETÖ yapılanması vardı. Darbe günü yaşanan büyük acılara ve trajedilere bakarak bu kalkışmayı anlık okumalarla anlamaya ve anlatmaya çalışırsak sorunun teşhisini yanlış koyarız. Teşhis yanlış olunca tedavi de yanlış oluyor. Onun için Fethullah Gülen eksenli bu yapıyı başlangıcından 15 Temmuz’a hatta bugüne ve yarınlarına doğru bakarak geniş bir spekturumla ele alırsak bu sorundan ve buna benzer ileride ortaya çıkacak kalkışma ve yapılanmalardan kurtuluruz. Onun için FETÖ’nün darbe girişimi öncesi dönemi faaliyetlerini doğru okumalıyız” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki örgüt mensuplarına yapılan yardımların tabiri caizse göz boyama olduğunu dile getiren Yavuz, “Bu işin tamamı da propaganda, bu sayede birtakım eleştirileri bastırmaya çalışıyorlar. ABD başta olmak üzere yurt dışında yaşayan bir grup gayet rahat içinde. Şu an FETÖ’nün kendisi öldü belki ama ruhu bazı cemaatlerde, birtakım siyasi yapılarda gür şekilde yaşıyor. O ruhu irdelemek gerekiyor. O ruh başlangıçtaki Kestane Pazarı’ndaki veya Erzurum’daki ruh değil. Değişti, dönüştü, hem ulusal hem de uluslararası güçlerce birtakım görevler yüklendi” ifadelerini kullandı.
15 Temmuz bir memleket meselesidir
AK Partili Kabaktepe'den 15 Temmuz mesajı: Bu bir varoluş destanıdır
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Treni ilk seferine çıktı
