Assalam Vakfı, Afrika’nın Hint Okyanusu'nda yer alan renkli adası Zanzibar’la Türkiye arasında kültür köprüleri inşa etmeye devam ediyor. Zanzibar’da yedi, Türkiye’de beşinci yılını dolduran Assalam, şimdi de Afrika’dan Türkiye’ye Açılan Köprüler (ATAK) projesiyle kültürler arası bir geçiş hedefliyor. Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı ile ortak yürütülen proje, Türkiye’de yaşayan Afrikalı öğrencilerle Türk öğrenciler bir araya getirilerek, kültürel farkındalık adına çeşitli programlar yapılacak.
Assalam Vakfı’nın kurucuları Nazan Yalçınkaya ve Hatice Çolak, ilk zamanlar yardımlaşma için gittikleri Zanzibar’da, gönüllülerin desteğiyle anaokulundan şimdilik 6. sınıfa kadar uzanan bir okul kurdu. Zanzibar’ın mimarisine uygun muz yapraklarından oluşan okulda, kodlama, sanat, spor, öz güven eğitimi gibi yöre halkının edinmekte güçlük çektiği eğitimler vererek, dünya insanı olacak gençler yetiştiriliyor. Bunu yaparken kendi değerlerini kaybetmeden sürdürebilecekleri bir eğitim modeli geliştirildi.
Türkiye’de eğitim almaya gelen Afrikalı öğrencilerle de projeler yapan Assalam, ATAK projesiyle farklı bir kültürel birlikteliğe imza atıyor. İki aydır devam eden bir proje olduğunu belirten Yalçınkaya, yaptıklarını ve hedeflediklerini şu ifadelerle anlattı: “Allah’u Teâlâ bizi tanışalım diye farklı kavimlerden yarattığını buyuruyor. Biz de bu tanışmaya vesile olmak için kültürler arası geçişleri tanıtmayı amaçlıyoruz. Yarısı Türk, yarısı Afrika’dan okumaya gelmiş öğrencilerle yaptığımız programlarda, birbirlerine öteki olmadıklarını anlamalarını sağlıyoruz. Bu proje iki aydır devam ediyor ama öncesinde de bu minvalde çok proje yaptık. Ötelenen bir mevzu ama baktığınızda kültürel doku görünmeyen bir bel kemiğidir. Kültürel olarak orayı tanımayınca içine sinmeyince ve örtüştüğüne inanmayınca o sıcaklığı hissedemezsiniz ve sürekliliği olmaz. Yaptığımız bu proje bunun bir alt yapısı olacağı kanaatindeyim.”
ATAK projesi kapsamında edebiyat geceleri, film günleri yapacaklarını ifade eden Yalçınkaya, “Edebiyat gecelerinde Sezai Karakoç’la ilgili doktora tezi olan Afrikalı Süleyman Nazır’dan Sezai Karakoç’u dinleyeceğiz. Hem Türk hem de Afrikalı öğrencilerin Sezai Karakoç’u anlattığı bir sempozyum düşünüyoruz. Tam tersi, Türk öğrencilerin Afrika edebiyatı üzerine yaptığı çalışmaları da edebiyat gecelerinde dinleyeceğiz. Sinema günlerinde de Afrika sinemasını izleyip, üzerine söyleşiler yapmayı planlıyoruz. Biz genelde Afrika’yı Batı’nın bize anlattığı Hollywood filmlerinden biliyoruz. Sömürge dili ile inşa edilen bu filmler, bize gerçek Afrika’yı anlatmıyor. Oysa günümüzde Afrika sineması çok iyi. Film günlerimizde gerçek Afrika sinemasını buluşturmayı, oraya da Türk sinemasını götürmeyi hedefliyoruz. Bunların yanı sıra Zanzibar’a özgü Tinga Tinga resim sanatıyla ilgili atölyeler yapacağız. Müzik kültürleri de çok zengin, Türkiye’deki Afrikalı öğrencilerden varsa yöresel müzik yapan topluluklar, onları da çağıracağız. Afrika yemekleri, kahve tadımları ve atölyeleri de bu kapsamda planladığımız etkinliklerden. Sömürü geçmişlerine rağmen ayakta kalmaya çalışan bir ülke var, biz bu ülkeyi kültürel anlamda tanıtmak istiyoruz ve onların da bizi tanımalarını istiyoruz” dedi.
Türkiye’de ilk kez Svahili Kültür Merkezi açıldı. Assalam Çengelköy’de açılan bu merkezde hem Svahili kültürü anlatılıyor hem de dili öğretiliyor. Arapça ve Farsça kelimelerden oluşan bu dil, 1960 yılına kadar Arapça alfabeyle yazılıyordu. Daha sonra Latin alfabesine geçildi. Tanzanya büyük elçiliğiyle ortaklaşa yapılan projede, öncelikle uzmanlar eşliğinde eğitmen eğitimleri verildi, ardından dil kursuna geçildi.
