Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi sonrası Avrupa saflarındaki kenetlenme, savaşın uzamasıyla beraber gevşemeye başladı. Sıcak geçen mevsimler nedeniyle Rusya’ya bağımlı AB enerji piyasasında korkulan dalgalanmalar yaşanmasa da uzayan savaş gıda sorunundan düzensiz göçmenlere kadar çeşitli ekonomik ve sosyal sorunları beraberinde getiriyor. Ukrayna’nın en büyük destekçilerinden olan Doğu Avrupa bölgesinde Polonya ile yaşanan gerilim ciddi boyuta ulaşırken, Varşova yönetimi Batı sınırında da Almanya ile göçmen konusunda anlaşmazlıklar yaşıyor. Öte yandan gaz konusunda Rusya’ya en bağımlı ülkelerden Almanya’da sanayinin sıkıntıya girmesi, AB içinde Fransa-Almanya arasında liderlik mücadelesini gündeme getirdi. Slovakya’da seçimin galibi partinin “Slovakya’nın Ukrayna’dan daha önemli meseleleri olduğu” yönündeki açıklamasının ise Avrupa’daki diğer ülkelere örnek olmasından korkuluyor.
Polonya ve Ukrayna arasında eylül ayında patlak veren kriz, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin Birleşmiş Milletler’de (BM) yaptığı açıklamalarla doruk noktasına ulaştı. AB Komisyonu’nun Ukrayna tahılına uygulanan kısıtlamanın süresinin uzatılmayacağını açıklamasının ardından Polonya, Macaristan ve Slovakya Ukrayna’dan tahıl ithalatında uyguladığı ambargonun süresini uzatma kararı almıştı. Bu adım, Kiev’in ilgili ülkeleri Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) şikayette bulunmasına neden olmuş, Zelenski, BM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Polonya ve onunla hareket eden ülkeleri tahıl ihracatı konusunun Rusya’ya fayda sağlamasına izin vermekle suçlamıştı. Polonya da buna karşılık olarak Ukrayna’ya silah tedarikini durdurdu. Son olarak Polonya Dışişleri Bakanı Zbigniew Rau, pazartesi günü Kiev’de düzenlenen AB Dışişleri Bakanları Toplantısına katılmamasının Polonya ile Ukrayna arasındaki ilişkilerde yaşanan “gerilemeden” kaynaklandığını söyledi. Ülkeler arasındaki ilişkilerde değişiklikler olabileceğine dikkati çeken Rau, “Polonya ve Ukrayna arasındaki ilişkiler açısından bir gerileme dönemine giriyoruz ve benim toplantıdaki yokluğum kısmen bunun bir ifadesidir” dedi.
Tahıl ihracatı konusu Doğu Avrupa ülkeleri ile Ukrayna’yı karşı karşıya getirirken, Orta Avrupa’da ise bir başka kriz göçmen konusunda yaşanıyor. Ukrayna’daki savaş, yıllardır çözüme kavuşmayan düzensiz göç problemini daha da ağırlaştırdı. Yaklaşık 2 milyon Ukraynalıyı ülkesinde ağırlayan Polonya’nın kaçak göçü önlemek için Belarus sınırına duvar örmesine rağmen AB ve Almanya tarafından para karşılığı vize dağıtmakla suçlanması Varşova yönetiminin sabrını taşırdı. Berlin yönetimi, Belarus üzerinden Polonya yolunu kullanarak ülkeye giren düzensiz göçmenlere sık sık dikkat çekiyor. Eylül ayının sonlarında Almanya İçişleri Bakanlığı, Polonya ve Çekya sınırlarında artan kaçakçılığa vurgu yaparak ülkenin doğu sınırlarında kontrolleri artıracağını bildirdi. Çekya ise Polonya’nın da desteğiyle düzensiz göçe karşı bugünden itibaren Slovakya sınırında yeniden kontrollere başlama kararı aldı. Öte yandan Polonya göçmen konusunda sık sık Almanya’yı hedef alıyor. Haziran ayında Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki, AB ve Alman hükümetinin aldıkları hatalı kararlarla 2014 ve 2015 yıllarında göçmenlerin Avrupa sınırlarına girmesine neden olduğunu söylemişti.
Savaşla beraber yoğunlaşan enerji tedarik problemleri konusunda ise en büyük sıkıntıyı yaşayan ülke Almanya. Kuzey Akımı doğal gaz hattında geçen sene yaşanan sabotajdan sonra Rusya’dan sağlanan ucuz doğal gazdan mahrum kalan ülke, Avrupa’daki ağır sanayi liderliğini kaptırmamak için çıkış yolu arıyor. AB’nin gelecekteki enerji politikasında nükleerin rolü ve sıfır karbonu hedef alan politikalar anlaşmazlığı artırırken, Almanya ve Fransa arasında da Avrupa’nın endüstriyel merkezi olma konusunda mücadele sürüyor. Berlin, Paris’in elindeki en büyük koz olan nükleer enerjiye karşı hamle peşinde. Almanya, 2035’ten sonra içten yanmalı otomobil satışını yasaklayacak kuralları muafiyet çıkararak askıya alırken, sanayisinin önemli kısmı nükleer enerjiye dayanan Fransa, benzer bir muafiyeti yenilenebilir enerjiye karşı nükleer enerji için talep ediyor. Bu çerçevede Fransız kamu elektrik şirketi Électricité de France’ın (EDF) daha uygun fiyata enerji satabilmek için nükleer enerji fiyatlarını sübvanse etme projesi Almanya engeline takıldı. Alman yetkililer, Fransa’nın nükleer enerjiye sahip olabileceğini ancak nükleer santral işletmecisinin piyasa değerinin altında ucuz fiyatlar sunabilmesinin rekabet açısından kendi ülkelerine olumsuz etkisinden çekindiklerini ifade ediyor.
Ukrayna’ya yapılan maddi yardımlar, artan enflasyonla mücadele eden Avrupa ülkelerinde kamuoyunda eleştirilere neden oluyor. Birçok ülkede muhalif partiler Ukrayna’ya yardımları sorgularken, Slovakya’da hafta sonu yapılan seçimleri “Ukrayna’ya askeri yardımları durdurma” vaadi veren eski başbakan Robert Fico seçildi. Fico, Kiev yönetimine destek konusunda pozisyonunu tekrarlarken, “Slovakya’daki insanların Ukrayna’dan daha büyük sorunları var” şeklinde konuştu. Slovakya’da Fico’nun seçimi kazanması, AB içinde Macaristan’ın ardından bir ülkenin daha Ukrayna’ya destek konusunda tereddütlü bir tavır izleme ihtimalini artırmış oldu.
AB en fazla dezenformasyonu X'te buldu
AB yönetimi ABD Başkanı Biden ile görüşecek
Macaristan Başbakanı Orban Ukrayna'nın AB üyeliğine şüpheyle bakıyor