Geçtiğimiz 17 Haziran 2023 tarihi, Merhum, Kemal Beyağabey, Kemal Kacar’ın ahirete- ebediyyete intikalinin 23. Seneyi devriyesiydi.
Kemal Kacar, ( 1796- 1925) İran’da, hüküm sürmüş, Kacarlar Hanedanı’na mensup idi. Ailesi, Türkiye’ye hicret ettikten sonra, Eskişehir’e yerleşmiştir.Kemal Kacar, üçü erkek birisi kız olmak üzere, aile’nin dört çocuğunun en büyüğü idi. İlk Okulu Eskişehir’de okudu, Aile’nin İstanbul’a hicret etmesi üzerine, Orta Öğrenimin orta kısmını, Kabataş Lisesinde, Liuse kısmını Galatasaray Lisesinde , Leylî, ( yatılı ), okudu ve iyi derece ile bitirdi.
1936 Yılında Galatasaray Lisesinden me’zun olduğunda, 19 yaşındaydı. Merhum, Peder’leri Halil Kacar Bey Türkiye’nin ilk sanayicilerinden ve ilk büyük Ticaret erbabındandı. Türkiye Yün ve Yapağı İhracatçıları Birliği Baeşkanı ve İstanbul, Sanayii Odası üyesi ve İstanbul Ticaret Odası İdare Hy’eti Üyesiydi. Oğlu Kemal’e, “ Oğlum! Allah’a şükür, İmkânımız var,Dünya’nın en i’tibarlı üniversite’lerinden birisinde okutabilirim, istediğin ülkeye ve istediğin üniversite’ye gidebilyirsin,” dediği halde, Genç Kemal, Takdir-i İlâhî, Nasib-i EzelÎ’siyle, 1936 yılında, fi’î’len, Tecdit, İhda ve İrşad vazifesine başlayan, Sahibizaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medâr Mürşid ve Müceddid, Süleyman Hilmi Silistrevî,( k. s.) Efendi Hazret’lerini bulmuş, ona kapılanmıştı.Dünya çapında i’tibarlı ve geleceği olan bir üniversite’de eğitim teklifgini elinin tersiyle itmişti.Bir taraftan, Hazreti Üstaz’ımızın arzu ve iradesi istikametinde hizmetlere devam ederken, bir taraftan da, Baba’sının Sınâ-i ve Ticârî faaliyyetlerinde kendisine yardımcı oluyor, hatta, yükün ağırını sırtlanıyordu. Bu devirde, Hazreti Üstaz’ımızın Tedris hizmetlerinde, ihtiyaç duyduğu hususlarda,o tarihlerde bir elin parmakları kadar müntesiplerle birlikte maddeten destek veriyordu.Bu yıllar fetret dönemiydi. “ Elbette içinizden, fetihten önce infak eden,(harcayan), ve savaşanlar, daha sonra harcayıp savaşanlara eşit değildir. Onların derecesi sonradan infak eden ve savaşanlardan daha yüksektir. Bunula beraber Allah hepsine de en güzel olanı vâ’d’etmiştir. Allah’ın yaptıklarınızdan haberi vardır.” ( Hadid / 57 / 10)
( Buna göre, Mekke’nin fethinden önce harcayan ve svaşanlar, fetihten sonra harcayan ve savaşanlardan daha faziletlidirler. Fânî malı, baki olan ahiret için harcamanın ehemmiyyeti hatırlatılırken, Hazreti Ebû Bekr’e işarette bulunulmuştur. Çünkü o, imanıyla, infakıyla ve cihadıyla ilklerdendir.)
Kemal Beyağabey de Hazreti Üstaz’ımızın yanında, imanıyla, infakıyla ve de cehdiyle, İmam-ı Rabbânî Hazretlerinin Evlâdı arasında ilklerdendi.
Kemal Kacar, 05.01.1944 tarihinde, Hazreti Üstaz’ımızın büyük Kızı, Hadîce Bedîa Sultan ile evlendi. Evlendiklerinde, Kemal Beyağabey 27, Hadîce Bedîa Sultan Ablamız, 21 yaşındaydı.
Artık, ehl-i Beyt’e dahil olmuştu. Bu i’tibarla, Hazreti Üstaz’ımızın hep yanında olmaya başlamıştı. Hele, bu yıllarda, hep ta’kîb’de olan, zaman zaman da, nezarete alınıp, sık sık, müteferrika’ya celb’edilen Hazreti Üztazı’ımızın ve Valide Sultanımızın hep yanındaydı.1957 yılında,İttihad ve Terakkî’nin ileri gelenlerinden olmasına rağmen, ma’alesef, “ Yeter! Söz Milletindir,” slogfanıyla, Aziz Milletimizin, İttihad ve Terakkî bakiyesi, C.H.P.’nin 27 yıllık dikta rejmine son vermiş, Menderes ve arkadaşlarına iktidara getirmişti. Hazindir, bu iktidarın Reisicumhuru, 1938’ de, İsmet İnönü’yü Cumhurbaşkanlığı’na seçtiren taşıyan, Celal Bayar, ki, “ Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Bu sebeble onlar geri dönemezler.” ( Bakara/ 2/18) .. Kör,sağır, dilsiz, üçlüsünün üçüncüsü, en az, kör,sağır kadar muannid kâfir ve dilsiz olan susan, bu kâfir,1957 yılında, 23 Aralık 1930 tarihinde tertiplenen Menemen Su-i Kasdına benzer bir tertip ile,Kütahya ve civarında bir Halk ısyanı çıkartmak ve bu ısyanı, Süleyman Efendi Hazretlerine ve damadı, Kemal Beyağabiye izafe ederek, idamlarına kadar gidecek bir tertip neticesinde, umdukları gerçekleşmedi, tertip olduğu kısa bir müddet zarfında anlaşıldı. Fakat, yine de, Kütahya’da, devrin Altıntaş Müftüsü, Merhum, Demirci Hoca, Mustafa Özdemir (Gazioğlu) ve Kütahya eşrafından, Merhum, Hacı Nuri Temizerler, tevkif edilyerek, Kütahya Cezaevine konuldular. İstanbul ayağında, Hazreti Üstazımızla birlikte, damadı, Kemal Kacar nezarete alındılar, günlerce, Müteferrika’da işkenceye tabi tutuldular, Kütahya’ya sevk’edildiler, gıyâbî, tevkîf kararları vicâhî olarak okundu ve onlar da Kütahya Cezaevine konulmuşlardı. Kütahya Cezaevinde, 59 gün kaldılar, ayrı ayrı koğuşlarda, hırsızlık, fuhuş gibi yüzkızartıcı suçlardan mevkûF ve mahkumlarla birlikte koğuşlara konuldular, 59 gün sonra, dosya münderecatında herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığı için, bi’hakkın tahliyelerine, gıyablarında yapılan, müteakıp duruşmada da berâ’etlerine karar verildi. Kemal Beyağabey, bu meş’um vak’a’da da Hazreti Üstaz’ımızın yanındaydı...