“Varşova’da, PTAK İnsani Yardım Merkezinde Ukrayna’dan gelen mülteci çocuklarımız ile gerçekleştirdiğimiz ebru uygulaması.. O etkinlikte yaşadığım duygu selini anlatabilmem mümkün değil. Mutluluk, güven, huzur, hüzün, sevinç, sevgi…”
SUNA KOÇAL
Kültür Bakanlığı Ebru Sanatçısı Suna Koçal, geleneksel Türk süsleme sanatlarına olan ilgisi, bu sanatlarımızı yaşatmak ve gelecek kuşaklara aktarmak konusunda gösterdiği olağanüstü çabalarından dolayı, önceleri “Yalova’nın Kültür Sanat Meleği” olarak anılıyordu. Fakat, şu güne kadar, yeryüzünde ebru sanatımızla tanıştırmadığı, canlı ebru performansı sergilemediği ülke kalmadığından, Suna Koçal’ı artık “Türkiye’nin Kültür Sanat Meleği” olarak anıyoruz.
UNESCO’nun ebrumuzu “Somut Olmayan İnsanlık Mirası” listesine almasından sonra, dünyanın hemen her köşesinde bu gizemli sanatımıza olan ilgi arttı. Özellikle Suna Koçal’ın Türkiye’nin çeşitli illerinde ve dünyanın çeşitli ülkelerinde açtığı sergilerle ve bu sergilerde gerçekleştirdiği canlı ebru performanslarıyla ebru, bir Türk süsleme sanatı olarak tanındı ve giderek artan bir ilgi görmeye başladı.
Ebru sanatçısı aynı zamanda bir ressamdır, ama eserlerini tual üzerine değil, su üzerine çizer. Sonra, su yüzeyinde oluşturduğu bu deseni, dikkatlice kağıt üzerine aktarır. Su yüzünde oluşturulan ebrular, bir benzeri olmayan sanat eserleridir. Değerleri de, ebru sanatçısının özgün üslubuna paralel olarak belirlenir.
Ebrunun pek çok çeşidi vardır. Ebrular, oluşturma tekniğine, oluşturulan desenin şekline göre ya da kendine özgü bir üslup oluşturan ebru sanatçısının adıyla anılırlar.
Battal ebru, gel-git ebrusu, şal ebrusu, taraklı ebru, kumlu-kılçıklı ebru, hafif ebru, çift baskılı ebru, kaplan gözü, akkase… gibi ebrular oluşturma tekniğine göre, “Hatip Ebrusu” ve “Necmettin Ebrusu” ise, mucitlerinin adlarıyla anılırlar.
Hatip Ebrusu, 18. Yüzyıl başlarında Ayasofya hatibi Mehmet Efendi tarafından bulunmuştu. Ebru teknesi üzerindeki suyun üzerine belli aralıklarla küçük daireler oluşturacak şekilde boya damlatılır, sonra bu dairelerin için başka renklerle giderek küçülen daireler oluşturulurdu. Oluşan bu boya dairelerine tarak ya da iğnelerle şekil verildikten sonra kağıt üzerine aktarılırdı.
Ünlü hattat Necmettin Okyay, kendinden önce uygulanan çiçek ebrularına yeni bir uygulama tekniği geliştirdiği için, bu yöntemle yapılan ebrular “Necmettin Ebrusu” olarak anılmaktadır.
“ÇOCUKLAR HEP GÜLSÜN”
Suna Koçal geçtiğimiz günlerde Polonya’nın başkenti Varşova’ydı. Koçal, Yunus Emre Enstitüsü öncülüğünde ve Varşova Büyükelçiliği’mizin katkılarıyla Varşova özellikle çocuklara yönelik ebru oluşturma etkinlikleri düzenledi.
Bu etkinliklerde Suna Koçal, otizmli ve Ukrayna’da yaşanmakta olan savaşta anne ve babalarını kaybetmiş çocuklara ebru sanatının şefkat elini uzattı.
Suna Koçal, Varşova’daki ilk canlı ebru gösterisini, otizmli çocuklara eğitim veren bir okulda gerçekleştirdi. Otizmli çocukların da ebru üretimine bizzat katıldıkları bu gösteri, çeşitli ülkelerde aynı amaçla eğitim veren 70’e yakın ülkedeki okullarda canlı bağlantılar aracılığı ile izlendi.
ŞEFKAT EBRUSU
Suna Koçal, Varşova’da, PTAK İnsani Yardım Merkezi’nde, yakınlarını kaybetmiş, yarınlara olan umutlarını yitirmiş, büyük bir boşluğa yuvarlanmış çocuklara da ebru sanatının inceliklerini uygulamalı olarak öğretti. Onlara, yaşadıkları bütün olumsuzluklara rağmen yapabilecekleri, başarabilecekleri birşeyler olduğunu, ebrunun o sihirli teknesinde ebrular oluşturmalarını sağlayarak gösterdi.
Varşova’daki canlı ebru performanslarına katılan otizmli ve savaş mağduru çocukların Suna Koçal’ın yönlendirmesiyle ebru teknesi içindeki suyun üzerinde renkli tablolar oluştururken yaşadıkları ‘birşeyler başarma mutluluğu’ görülecek şeydi. Derin bir mutsuzluğun gölgelendirdiği o minik hüzünlü yüzlerde, ebru teknesinden çıkan tablolarla birlikte güneşler açıverdi.
Eğer ebrular, oluşturulma amaçlarına göre de adlandırılmış olsalardı, Suna Koçal’ın Varşova’da otizmli ve Ukrayna savaşı mağduru çocuklara ebru sanatımızı öğretmek, ebru üreterek hayata tutunmalarını sağlamak amacıyla çocukları da katarak ürettiği bu ebrulara ŞEFKAT EBRUSU demek çok doğru olurdu.
Suna Koçal duyarlı bir sanatçı ve herşeyden önce bir anne olarak, Varşova’da, Ukraynalı çocuklara ebru yaparken yaşadığı duygusal anları şöyle anlatıyor:
“Varşova’da, PTAK İnsani Yardım Merkezinde Ukrayna’dan gelen mülteci çocuklarımız ile gerçekleştirdiğimiz ebru uygulaması.. O etkinlikte yaşadığım duygu selini anlatabilmem mümkün değil. Mutluluk, güven, huzur, hüzün, sevinç, sevgi,…
Tüm programın oluşturulmasında büyük emek harcayan Büyükelçimizin eşi Vasiliki Firat’a ve bu ziyaretin gerçekleşmesine yardımcı olan PTAK yönetiminden Tomasz Szypula ve Ayşe Senem Abacı’ya çok teşekkür ederim.
Dünya’da hiçbir çocuk asla ağlamasın hep gülsün.”
EBRUNUN EVLİYA ÇELEBİSİ
Artık, “Türkiye’nin Kültür Sanat meleği” olarak andığımız Suna Koçal’ın, Evliya Çelebi misali, bütün dünyayı dolaşarak, canlı performanslarla tanıttığı su yüzüne resim çizme ve oluşturulan bu tabloları kağıt üzerine aktarma becerisi olan ebru sanatımız, dünyanın her yerinde büyük ilgi görüyor.
Suna Koçal tek kişilik bir ordu gibi, koltuğunun altına aldığı o sihirli ebru teknesiyle yeryüzünde ebrulamadığı ülke bırakmamış. Suna Koçal’ın canlı performanslarla tanıttığı, izleyenleri de üretime dahil ettiği bu gösteriler sayesinde ebru, pekçok kişinin hobisi, tutkusu olduğu gibi, pekçok kişinin de geçim kaynağı olmuş.
“Türkiye’nin Kültür Sanat Meleği” Suna Koçal’a başarılarının devamını diliyoruz.