R. RUVEYDA OKUMUŞ
Joseph von Hammer (1774-1856) Osmanlı tarihi üzerine yaptığı çalışmalarıyla tanınan Avusturyalı şarkiyatçı ve diplomattır. Osmanlı tarihi üzerine eserler kaleme alan Hammer’in İstanbul’dan Bursa, İznik ve İzmit seyahatini konu alan bir de seyahatnamesi bulunmaktadır. Almanca seyahatname Nilüfer Epçeli tarafından tam metin olarak ilk defa Türkçeye çevrilerek yayınlandı.
1804 yılının ağustos ayında Hammer, İngiliz elçiliği kâtibi Stratton ve Prusya maslahatgüzârı Baron Bielfeld’le beraber on dört gün süren İstanbul’dan Bursa, Uludağ, İznik ve İzmit seyahatine çıkmıştı. Hammer, Bursa, İznik ve İzmit’i Kâtip Çelebi’nin Cihannüma adlı eserinde verdiği bilgilerden hareketle gezerek tetkik etmiştir. Ayrıca Hammer, Osmanlı vakanüvislerinden Vasıf Efendi tarihinden bazı alıntılar yapmaktadır. Hammer, bu seyahatinde tuttuğu notlardan hazırladığı seyahatnâmesini Avusturya İmparatoriçesi Macaristan ve Bohemya Kraliçesi Caroline Auguste’ye ithaf etmiştir.
İSTANBUL’DAN BURSA’YA
Batılı pek çok seyyah gibi Hammer de Bursa’yı görmeyi arzu etmişti. Bu düşünceden hareketle 1804’de Avusturya’nın İstanbul sefaret sekreterliği görevinde iken Hammer ve beraberindekiler İstanbul’dan vapurla Mudanya’ya kadar gelir. Son derece canlı ifadelerle Bursa’yı tasvir eden şöhretli tarihçi Hammer; Bursa’daki mesire yerleri, kaplıcaları, camiler, tekkeler ve türbeleri gezer. Bursa şehrinin evlerinden, nüfusundan ve kiliselerinden söz eder. Bursa’da üretilen ipekli kumaşın özelliklerini anlatır. Bursa ovasında yetiştirilen meyveleri ile iri kestanelerinden bahseder. Bursa’da yapılan unlu mamulleri, şerbetleri, helva çeşitlerini ve Kirde kebabını zikreder. Bununla beraber Bursa’nın antik dönemlerden Osmanlı fethine kadarki tarihinden de okuyucuya bahsetmeyi ihmal etmez.
Bursa’dan sonra yazar, Uludağ (Keşiş dağı) ve çevresine yaptıkları geziyi anlatmaya başlar. Hammer ve beraberindekiler Uludağ’a doğru yol alırken yörüklerin meskeni olan yaylalarda konaklar. Yörüklerden aldığı bilgilerden hareketle Hammer, Anadolu coğrafyasındaki yaylaları da tek tek zikreder ve buraların hiçbir Avrupalı seyyah tarafından ziyaret edilmediğini vurgular. Uludağ’ın çam, kayın ve ladin ağaçlarıyla kaplı tepelerinden ilerleyerek zirveye ulaşan gezginleri harika bir manzaranın beklediğini anlatır. Uludağ’ın zirvesine ulaştıkları günü Hammer, 15 Ağustos 1804 olarak kaydeder. Hammer gördüğü muhteşem manzarayı hayranlıkla anlatır. Zirvede kaynak suyu bulamadıkları için sabah kahvelerini karı eriterek içtikleri söyler.
ŞEHRİN ÜÇ KAPISI
Daha sonra Hammer yol arkadaşlarıyla birlikte Uludağ’ın zirvesinde İznik’e doğru hareket eder. Yüksek surlarla çevrili İznik (Nikea) şehrine Yenişehir kapısından giren Hammer, şehrin diğer üç kapısından da bahseder. İznik şehri Hammer’in beklediği ihtişamdan çok uzaktır. İznik’i surları yarı ayakta olan bakımsız bir yerleşim yeri olarak tasvir eder. Antik Roma ve Bizans harabelerinin üzerine kurulu İznik’te üç cami ve bir Rum kilisesi ayaktadır. İznik’te ilk Konsil’in toplandığı eski Rum Kilisesi olan ve Orhan Gazi’nin camiye çevirdiği mabedin harap bir halde olduğunu, rehberlerinin yardımıyla burayı gezdiklerini anlatır. Bu tarihî mabed Ayasofya Orhan Cami olarak bildiğimiz yapıdır. İznik’te yine Orhan Gazi’nin tesis ettiği medrese ve imaretin harap vaziyette olduğunu söyler. 15. yüzyılda yaşamış bir mutasavvıf olan Eşrefzâde’nin türbesini Osmanlı eserlerinden biri olarak kaydeder. Hammer İznik’te antik döneme ait lahitler, eski mabed kalıntılarına da rastlar. 15 ve 16. yüzyılda büyük camileri süsleyen İznik çinisine artık ne atölyelerde ne de tarihî eserlerde tesadüf edilemediğini kaydeder.
İznik gölünden de bahseden Hammer, bu gölün durgun ve güherçileli suyunu yöre halkının içmek için kullanmadığını nakleder. İznikliler tadı gayet lezzzetli olan Beypınar kaynak suyundan istifade etmektedir. Yöre halkının anlatımına göre İznik gölünde eskiden bir toprak kayması yaşandığını sular çekildiğinde burada batık bir şehrin harabelerinin görüldüğünü bize nakleder.
Hammer ve beraberindekiler İznik’i gezdikten sonra dağları ve ormanları geçerek İzmit’e (Nikomedia) ulaşır. Hammer’e göre İzmit’te valilik yapan Pertev Paşa’nın deniz kenarında Mimar Sinan’a yaptırdığı Pertev Paşa Cami İzmit’in en güzel camisidir. Mimar Sinan İznik’te ayrıca Pertev Paşa kervansarayı, Rüstem Paşa hamamı ve başkaca camiler de inşa etmiştir. Hammer, İzmit’in Pertev Paşa kervansarayında konakladıklarından söz eder. İzmit’te meyve bahçelerinin meşhur olduğunu kaydeder. İzmit Körfezi’nden devam ederek İstanbul Boğazı’nın sonu olan Fener Bahçesi’ne kadar gelen Hammer ve yol arkadaşları seyahatlerini burada tamamlamıştır. Bu güzergâhtan gelirken Hammer Yalova, Hereke, Tavşancıl ve Gebze hakkında okuyucuya bazı malumatlar vermektedir.
Hammer İzmit’i anlatırken İzmit Körfezi’nin Sapanca Gölü’ne bağlanmasına dair geçmişte Bizans, Roma ve Osmanlı asırlarında gündeme geldiğini fakat gerçekleştirilemediği kaydeder. Hammer, bu husustan Kâtip Çelebi’nin Cihannüma eserinde bahsettiğini ifade etmektedir.
Hammer seyahatnâmesini kıymetli kılan bir başka husus İznik, İzmit ve Tavşancıl ve Karadeniz kıyılarında gördüğü kimi eski yazıtların okunuşunu eserine eklemesidir. Bu yazıtlar kilisede, mezar taşında, kale surlarında ve çeşmelerde yer almaktaydı. Hammer ayrıca gezdikleri güzergâhlar arasındaki mesafeleri eserinde kaydetmiştir.
Hammer’in Bursa, İznik ve İzmit’i konu alan bu seyahatnamesi hem muhtevası hem de yazarın önemli bir Osmanlı tarihçisi olması hasebiyle önemli bir eserdir. Ancak eserin Almanca orijinali hakkında hemen hiç bilgi verilmemesi ve böylesine değerli bir eserde indeksin olmayışı büyük bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır.