“İslam dünyasındaki 200 yıllık uykudan uyanış, şer güçleri harekete geçirdi. Batı, Ortadoğu'da DAEŞ, Türkiye'de ise terör örgütü PKK eliyle mezhep ve etnik ayrıştırma çıkarmaya çalışıyor. Bu planı, birlikte yaşama kültürümüzü canlandırarak engelleyebiliriz.”
“İslam dünyasının uyanması, etnik milliyet ayrımcılığının derinleştirilmesiyle, mezhepsel çatışmalarla engellenmeye çalışılıyor.Türkiye'de de aynı şekilde Alevi-Sünni, Kürt -Türk ayrışmasının sağlanması isteniyor. Ortadoğu'da DAEŞ, Türkiye' de PKK eliyle bu ayrıştırma gerçekleştirilmeye çalışılıyor.”
“Özellikle Irak'ta ortaya çıkan durumun sonucunda, batılı devletlerin kaos projelerine uygun bir şekilde DAEŞ gibi bir terör örgütü ortaya çıktı. DAEŞ, Irak'ta, ağır insan hakları ihlaline maruz kalan insanları terör örgütüne çekmekte zorlanmıyor. Müslüman gençler de bu işe alet oluyor.”
Uluslararası Hukukçular Birliği Genel Başkanı Av. Necati Ceylan, Ortadoğu ve Müslüman coğrafyasında oynanan oyunları hukuk penceresinden de görebilen bir isim. İnsan hakları ihlalleriyle ilgili olarak yaranın kanadığı yerlerde incelemelerde bulunan Ceylan, Ortadoğu'da yaşanan ağır insan hakları ihlallerini, Batılıların bölgedeki işlerinin terör örgütlerinin doğmasına hazırladığı zemini uzun süredir gözlemliyor, görüyor. Özellikle kanın aktığı bölgelerde faaliyet gösteren insan hakları kuruluşlarının çoğunun emperyalizme hizmet ettiği, gerçekleri gizlediği, DAEŞ ve PKK gibi yapıların İslam dünyasını ayrıştırma projeleri olduğu gibi çarpıcı görüşleri bulunan Av. Ceylan'la Ortadoğu'yu ve olan-biteni ‘hukukçu penceresinden' konuştuk:
UHUB, 32 FARKLI ÜLKEDEN HUKUKÇU VE FİKİR İNSANININ KATILIMIYLA KURULDU
-Uluslararası Hukukçular Birliği'nin (UHUB) kuruluş amacı ve faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz?
UHUB, insan haklarının ve onurunun korunması, adaletin ve hukukun üstünlüğü ilkesinin tesisi amacıyla, uluslararası alanda faaliyette bulunmak üzere 32 farklı ülkeden hukukçu ve fikir insanının katılımıyla kurmuş olduğumuz birliktir. İnsan hakları ihlallerini ve hukuka aykırılıkların yaşandığı yerlere heyet göndererek araştırmalar ve görüşmeler yapıp rapor olarak kamuoyuna duyurma çalışmaları da yapıyoruz. Hukuki alanlarda araştırmalarımızı, sempozyumlarımızı, panellerimizi ve seminerlerimizi kitaplaştırıyoruz. Ayrıca Türk dünyası ile ilişkileri geliştirmek amacıyla Türkiye-Azerbaycan Hukuk Platformu'nu kurduk. Bu kapsamda Azerbaycan Hukuk Federasyonu Başkanı Ali Hüseynli ile imzaları attık.
-Hangi ülkelerde çalışmalarınız yoğunlaşmaktadır?
Dünyanın birçok yerinde insan hakları ile ilgili olarak çalışmalarımız oldu. Bangladeş, Gazze, Birleşik Arap Emirlikleri, Myanmar, Tacikistan, Sudan, Mısır ve Mora'ya giderek vaki durumları bizzat yerinde gözlemledik. Şu an da daha çok İslam dünyasıyla ilgili çalışmalar yapmaktayız. Birliğimiz, özellikle Suriye, Bangladeş, Mısır, Filipinler ile Filistin konularına eğilmiş durumda.
ARAP BAHARI SONRASI BATI, KAOS PROJELERİNİ DEVREYE SOKTU
-Dünyanın birçok yerinde insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak çalışmalar yapmanıza binaen, insan hakları ihlallerinin daha çok Müslüman coğrafyası ve Müslüman devletlerine yoğunlaşmasının sebebini ne olarak görüyorsunuz?
Gözlemlerimiz sonucu bizler şunu görüyoruz; Arap baharı sonrası Ortadoğu'nun demokratikleşmeye başlaması, Müslüman dünyasının 200 yıllık uyanışı, Türkiye'de ve daha sonra Mısır'da yaşanan gelişmeler Batı'yı ciddi anlamda korkuttu. Batı buna uygun kaos projeleri gerçekleştirmeye başladı. Şu an Ortadoğu'da olabildiğince kaos ortamı oluşturulmaya çalışılıyor. Bunun sonucunda ise zulümler ve dolayısıyla insan hakları ihlalleri doğuyor.
ORTADOĞU'DA DAEŞ, TÜRKİYE'DE PKK!
-Batılı devletlerin İslam'ın uyanışından korktuğunu ve kaos projeleri gerçekleştirdiğini söylediniz. Bunu biraz açabilir misiniz?
Batı'nın Türkiye'yi de içine aldığı İslam dünyasını ayrıştırma projesi diyebiliriz. Arap baharından sonra bu planlar uygulanmaya başlandı. İslam dünyasının uyanması, etnik milliyet ayrımcılığının derinleştirilmesiyle, mezhepsel çatışmalarla engellenmeye çalışılıyor. Türkiye'de de aynı şekilde Alevi-Sünni, Kürt-Türk ayrışmasının sağlanması isteniyor. Ortadoğu'da DAEŞ, Türkiye'de PKK eliyle bu ayrıştırma gerçekleştirilmeye çalışılıyor.
İNSAN HAKLARI KURULUŞLARI ADI ALTINDA EMPERYALİZME HİZMET EDİLİYOR
-İnsan hakları ihlallerinin yoğun olarak gerçekleştiği yerlerde ne gibi gözlemleriniz oldu?
Dünyada insan hakları ile ilgili olarak çeşitli uluslararası insan hakları kuruluşları var. Bu kuruluşların insan hakları ihlalleriyle ilgili raporlar hazırlaması, uluslararası kamuoyuna paylaşması ve sorunların çözümü için katkıda bulunması gerekirken gittiğimiz bölgelerde gördük ki bu kuruluşların faaliyetleri emperyalist güçlere hizmet ediyor. Bu kuruluşlar sömürge devletlerinin yapmış oldukları insan hakları ihlallerinin saklanmasına yardımcı oluyor. Ortadoğu ve Müslüman coğrafyasında bu uluslararası kuruluşların bakış açılarının öyle sanıldığı gibi insancıl olmadığını gördük.
-Bu konuda bir örnek verebilir misiniz?
Ülkemizden örnek vererek belirtmek istiyorum. 28 Şubat sürecinde başörtüsüyle kamu kurum ve kuruluşlara, üniversitelere girişin yasak olduğu dönemde, insan hakları ihlalinin olduğunu duyurmak amacıyla başvurular yaptık. Birçok kez insan hakları kuruluşlarına gidiş gelişlerimiz oldu fakat hiçbir sonuç alamadık. Zaten bu tür kuruluşların bizim coğrafyamızdan, kültürümüzden, dini özgürlüklerimizden tamamen uzak olduğunu anladığımızda kendi birliğimizi kurma kararı aldık.
‘'BİRLİKTE YAŞAMA KÜLTÜRÜNÜ GELİŞTİRMEMİZ GEREKİYOR''
-Bu konuyla ilgili olarak ortaya koyduğunuz çözüm önerileriniz var mı?
Bunun tek bir çözümü var. Bununla ilintili sempozyum düzenlemiştik. Birlikte yaşama kültürünü geliştirmek. Olabildiğince iletişimi sağlamlaştırmamız gerekiyor. Bizler birbirimizin farklılıklarına değil, ortak noktalarımıza odaklanmamız gerekir. Bir ailedeki iki kardeş bile aynı değildir. Bir durum hakkında yüzde yüz hemfikir olacağımız hiçbir konu yoktur. Dolayısıyla terör örgütlerinin yöneticileri, sahipleri Batı dünyası olsa da piyonları bölgede kandırılan insanlar oluyor. Terör örgütlerine kurban edilen çocuklar bizim coğrafyamızın çocukları o açıdan birlikte yaşama kültürünün eskiden olduğu gibi geliştirilmesi gerekiyor. Müslüman'ın aynı yerden defalarca ısırılmaması gerekiyor. Kurgulanan bu oyunda bizim de klasik aldatmacalara kanmamamız gerekiyor. Türkiye de maalesef üzülerek söylüyorum bombalar patlıyor ama sevindirici tarafı terör örgütleri gerçekte ulaşmak istedikleri amaca varamıyor. PKK ve DAEŞ eliyle Suriye benzeri, Irak benzeri bir durumun ortaya çıkması hedefleniyor. Milletimiz bu oyunlara gelmeyecektir.
İSLAM DÜNYASININ BİRLİĞİ VE SELAMETİ İÇİN BU BİR DOĞUMDUR
-Son olarak Suriyeli mültecilerle ilgili olarak düşünceleriniz nelerdir?
Hepimiz Osmanlı İmparatorluğu'nun birer evlatları iken, cetvelle çizilen sınırlarla şimdi birbirimizden ayrı düşürüldük. Suriyeliler akrabalarımız olmasına rağmen birbirimizi tanımıyormuşuz. Suriyeliler geldiğinde birbirimizi tanıdık; bizler aynı kültürü paylaşıyoruz, aynı camilerde aynı safta namaz kılıyoruz. Türkiye bu anlamda iyi bir yere gidiyor. Çok kültürlü bir yapıya kavuştuğumuzu, orta vadede de İslam dünyasının yararına olacağını düşünüyorum. Batı'nın amaçladığının tersine yönelik gelişmeler olarak görüyoruz. İslam coğrafyasından ülkemize gelen insanların iletişimi sağlandı. Suriyelilerin gelmesi her ne kadar kargaşa gibi görünse de İslam dünyasının birliği ve selameti için bir doğum olarak kabul edilmelidir.
BATI'NIN ORGANİZASYONU VE İNSAN HAKLARI İHLALLERİ DAEŞ'İ ORTAYA ÇIKARDI
-Ortadoğu'da yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili olarak neler söyleyebilirsiniz?-Ortadoğu'da yaşanan ağır insan hakları ihlalleri ve Batılı devletlerin organizasyonu, terör örgütlerinin doğmasına sebebiyet verdi. İstanbul'da Irak sempozyumu düzenlediğimizde Şii'sinden Sünni'sine, Kürt'ünden Türkmen'ine her kesimle görüştük. Ortadoğu'daki yönetimlerin zulümleri öfke birikmesine sebebiyet verdi. Özellikle Irak'ta ortaya çıkan durumun sonucunda, Batılı devletlerin kaos projelerine uygun bir şekilde DAEŞ gibi bir terör örgütü ortaya çıktı. DAEŞ, Irak'ta, ağır insan hakları ihlaline maruz kalan insanları terör örgütüne çekmekte zorlanmıyor. Müslüman gençler de bu işe alet oluyor.
Ceylan, İslam dünyasında birliğin sağlanması için iletişimin sağlanması ve beraber yaşama kültürünün geliştirilmesi gerektiğinin önemini vurguladı.