Yapılan araştırmalar ve yayınlanan raporların analizlerinden çıkan neticelere göre, göçmenler hatta sığınmacılar Avrupa için bir şanstır.
Çünkü bir ülke için yaş ortalaması sınır 32'dir. Bıçak sırtı demektir. Daha yüksek çıkarsa, yaşlı nesil fazla olmuş olur. Halbuki Avrupa'da yaş ortalaması 41'dir. Türkiye'de 29'dur. Ayrıca Avrupa'daki Türk girişimciliğinin detayı bilgilerini Hollanda'nın en son istatistiklerine göre Hollanda'da toplamda 390.000 Türk yaşıyor. 2014 rakamlarına göre Hollanda'da 22.900 Türk girişimci faal (bu rakam 2007 yılına göre 4 misli, yani 7 yılda Hollanda'daki Türk girişimci sayısı dörde katlanmış). Bunların 2014'teki toplam cirosu 2 milyar 600 milyon Euro. 2013 yılında Hollanda ticaret odalarının rakamlarına baktığımızda o yıl Türkler 3.090 yeni şirket kurmuş. Surinamlılar 2.388 yeni şirket kurmuş. Faslılar 1.616 yeni şirket kurmuş. Yani yeni şirket kurmada da Türkler önü çekiyor.
Bu hususla ilgili olarak, Avrupa'daki işadamlarımızın kurduğu UNITEE'nin başkanı Dr. Adem Kumcu ile Viyana'da yayınlanan Wirtschaftsblatt gazetesi yazarı Aureliusz Marek Pedziwol bir röportaj yaptı. Sorulan sorulara Dr. Kumcu'nun verdiği bazı cevapları sizlere arz ediyorum:
UNITEE “Yeni Avrupalı” diye tanımladığımız Avrupa'da aktif, 78 derneğe üye 15.000 yabancı kökenli girişimciyi temsil ediyor. Üyelerimizin yüzde doksanı Türk kökenli.
Avrupa'nın en büyük sorunu nüfusunun yaşlanması. Yaş ortalaması bugün 41. Ayrıca girişimcilik ruhunun da gerilediğine şahit oluyoruz. Bu iki sorun Avrupa'nın dünya çapında rekabet edebilirliğini ciddi oranda tehdit ediyor. Göçmenlerin ekseriyeti göç ettikleri ülkelere çalışıp para kazanmak için gelirler. Onların devletin sırtından geçinme gibi bir amaçları olmaz. Tabii ki bu insanlar arasında da çok küçük bir azınlık da olsa devletin arz ettiği sosyal imkânlara haksız yere müracaat edebilir, ama bu durum Avrupalılar için de geçerli.
Yabancılar yerli Avrupalılara göre iş bulmakta daha fazla zorluk çekiyorlar ve iş piyasasında dışlanıyorlar. Girişimcilik onlar için işsizliğe en önemli çözüm. Bu girişimciliğe küçük ticarethanelerle atılıyorlar.
Avrupa genelinde 160.000'e yakın Türk kökenli girişimci faal, 92.000'i Almanya'da. Bunlar başarıya susamış, genç ve genellikle eğitimli kişiler. Yüzde 36'sı üniversite mezunu. Almanca onlar için yabancı bir dil değil. Almanya'da yaşayan arkadaşlarım Almanya hakkında vatanları olarak bahsediyorlar; ben de onlara Hollanda'yı memleketim olarak tanıtıyorum.
Size Hollanda'dan somut bir örnek vereyim. 1971 doğumlu Murat Kıran, 2007 yılında Hollanda'nın Utrecht kentinde Conclusion isimli bir bilgisayar yazılım şirketi kurar. Beş yıl içinde şirketini yüzde 7.000 büyütür ve bu zaman zarfında 1.300 mühendise istihdam üretir.
Kişi bilmediğinden korkar. Müslümanlardan en çok korkanlar genellikle Müslümanları tanımayanlar. Bunların Müslüman tanıdıkları veya dostları yoktur ve dolayısıyla Avrupa Müslümanlarından korkarlar. Türkler Avrupa'da 50 yıldır yaşıyor, yaşadıkları ülkelere uyum sağlıyor hatta siyasete bile katılımda bulunuyorlar. Bunlar hiçbir şekilde bir tehdit unsuru değildir, ne Avrupa için, ne yaşadıkları ülkeler için ne de beraber yaşadıkları toplumlar için.
Bu korku cehaletten. İnsanlar gerçekten çevrelerinde olan bitenden habersiz. Suriye mültecileri çok büyük bir insanlık krizinin kurbanı. Unutmayalım, bunlar Suriyeli veya Müslüman olmadan evvel insandır.
Korkulacak tek şey vardır, o da korkunun kendisidir. Asıl tehdit popülist siyasetçilerdir. Ne yazık ki Avrupa, geçmişteki yabancı düşmanlığına geri dönüyor.
Mesajım o ki: Sabredin, sabredin ve bilin ki tam manasıyla “beraber ve birlikte” yaşamadan ortak bir gelecek inşa edemeyiz. Avrupa, dini, dili, etnik kökeni ne olursa olsun insan haklarını, her daim müdafaa edip dünyanın neresinde olursa olsun tehdit altında bulunan insanlara sahip çıkmalı. Avrupa'nın bu yönünü savunurken ben aynı zamanda çocuklarımın geleceğini de savunmuş oluyorum. Neticede benim evlatlarım, bütün Hollandalı çocuklar gibi aynı geminin yolcuları.