2016 kötü başladı. Enflasyon yükselirken ihracatta düşüş hızlandı. Tüketici fiyatları (TÜFE) ocak ayında yüzde 1,8 gibi çok yüksek oranda arttı. Yıllık enflasyon da yüzde 8,8'den 9,6'ya yükseldi. Sorun şu ki daha da yükselebilir. İhracatta yıllık düşüş ise ocak ayında TİM verisi itibarıyla yüzde 14,4'e çıktı.
Enflasyonda artış bekleniyordu. Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ilk çeyrekte çift rakamlara ulaşılabileceğine dair uyarmış ama ardından gerilemenin başlayacağını iddia ederek ekonomik aktörleri rahatlatmak istemişti. Bu iddia boşa çıkabilir. Geçen yılın şubat ayında TÜFE artışı yüzde 0,7 ile sınırlıydı. Bu yıl şubat ayı enflasyonunun yüzde 1'i aşması kuvvetle muhtemel. Bu durumda çifte rakama ulaşacağız. Adana ve Gaziantep bölgelerinde yüzde 10,7 ile çift rakama ocak ayında ulaşıldı bile.
Enflasyonda yükselişin devam etmesinin başlıca iki nedeni var: Birincisi para politikasının etkileyemediği gıda fiyatlarında artışın sürüyor olması. Ocak ayında gıda fiyatları aralık ayına kıyasla yüzde 4,3 gibi olağanüstü artış sergiledi. Yıllık artış yüzde 11,7'yi buldu. Oysa 2015 yılında dünya gıda fiyatlarında gerileme yüzde 16. Türkiye'de gıda fiyatlarının aksi yönde hareket etmesi yapısal nedenlerden kaynaklanıyor. Bir yandan tarım üretiminde verimlilik düşük, öte yandan dağıtım ağı etkinsiz ve maliyetli. Para politikasını istediğiniz kadar sıkılaştırın yapısal sorunlarla baş edemezsiniz.
Enflasyonu yükselten diğer etken Türk Lirası'nın değer kaybı. Son dönemde kur nispeten istikrara kavuşmuş durumda. Ancak geçen yıl yaşanan yüksek kur artışlarının fiyatlara yansıma süreci halen devam ediyor. Kurda istikrar devam ettirilebilirse ithal fiyatlarının enflasyonist etkisi yakın zamanda tükenecek. Merkez Bankası da buna güveniyor. En önemli dayanağı da cari açığın düşmeye devam edeceğini öngörmesi.
Oysa dış ticaret cephesinde gidişat hiç parlak değil. İhracat 2015 yılında önceki yıla kıyasla yüzde 8,8 azalmıştı. Gerileme aralık ayındaki yüzde 11'e, ocak ayında da yüzde 14,4'e yükseldi. İhracattaki düşüşe rağmen cari açığın azalıyor olması ithalatın ihracattan daha hızlı düşüyor olmasından kaynaklandı. Nitekim aralık ayında ithalat yıllık olarak yüzde 17,6 oranında azalmış. Bunun esas nedeni de petrol fiyatlarındaki olağanüstü düşüş. Ancak ucuz petrolün 2016 yılında daha da ucuzlaması beklenmediğinden ithalatta gerileme yerini artışa bırakacak. Bu dönümün ilk işareti TÜİK'in aralık dış ticaret verisinde görülüyor: Mevsim etkisinden arındırılmış rakamlara göre kasımdan aralığa ihracat yüzde 1,3 oranında azalırken, ithalat yüzde 2,9 oranında artmış. Bu gelişmenin ocak ayında da gözlemlenmesi çok muhtemel. Bu durumda cari açığın yeniden artmaya başlaması kaçınılmaz. Dolayısıyla, yüksek enflasyon ve artan cari açık ortamında kuru istikrarlı kılmaya mevcut faiz düzeyi yetersiz kalabilir.
Enflasyonu yukarı doğru itmeye aday bir diğer etken de devreye girmek üzere. Ocak ayında uygulanmaya başlayan yeni asgari ücretin ortalama ücret üzerindeki maliyet etkisi bu aydan itibaren görülmeye başlanacak. Ortalama ücret bu yıl en az yüzde 10 yükselecek. Bu artış özellikle ücret maliyetinin yüzde 30'u aştığı hizmet sektöründe fiyatları yüzde 2-3 oranında artırması olası. Merkez Bankası TÜFE genelinde ek enflasyon etkisinin 1,5 da kalmasını umuyor ama bu umut bana fazla iyimser geliyor.
Dahası, yükselen enflasyon beklentileri de yukarı çekiyor. Yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 8,2'ye, 24 ay sonrasının beklentisi de yüzde 7,5'e yükseldi. Bana öyle geliyor ki enflasyonda fasit dairenin eşiğindeyiz. Merkez Bankası işi sıkı tutmazsa enflasyonla mücadele ileride çok daha pahalıya patlar.