Uluslararası mülteci koruma rejiminin temelini oluşturan 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi'nin kabülünde önemli rol oynayan Danimarka, artan göçmen akınına karşı ülkenin değerleriyle bağdaşmayan önlemler almaya hazırlanıyor.
Danimarka'nın imajına darbe vuracak tartışmalı mülteciler tasarısı yarın mecliste oylanacak. Meclis çoğunluğu sağ blok partilerde olduğu için tasarının yasalaşmasına kesin gözüyle bakılıyor. Tasarının en tepki çeken maddesi, sığınmacıların üzerinde 3 bin krondan (400 Euro) değerli eşyalara ve nakit paraya el konulmasıydı. El konulan paralar, mültecilerin bakım masrafları için kullanılacaktı. ‘Nazi Almanya'sı uygulaması' gibi ağır bir eleştirinin hedefi olan bu madde, gelen tepkiler üzerine 10 bin krondan (1300 Euro) fazla nakit para ve değerli eşyalara el koyma olarak değişti. Evlilik yüzükleri ve manevî; değeri olan ziynet eşyaları ise kapsam dışında tutulacak. Sığınmacı üzerindeki değerli eşyanın ‘manevî; değeri' olduğunu ifade ettiğinde el koyma işlemi gerçekleşmeyecek.
Tasarıda ağır şekilde eleştirilen bir diğer unsur ise, mültecilerin Danimarka'ya ailelerini getirebilmeleri için öngörülen sürenin bir yıldan üç yıla çıkarılacak olması. 3 yılın üzerine 18 ay daha eklemek gerekiyor. Çünkü aile birleşimi işlemleri ortalama 18 ay sürüyor. Bu maddeye BM Mülteciler Yüksek Komiserliği sert tepki gösterdi. Meclise kadar gelen BM yetkilileri ikna çalışmaları yaptı ancak başarılı olamadı. Avrupa'nın en sert yabancılar yasasına sahip olan Danimarka, ülkenin savunduğu değerlerle ters düşen tasarıyla ilgili dışarıdan gelen eleştirileri dikkate almadı. Hatta iktidardaki azınlık hükümeti Liberal Parti'nin bazı milletvekilleri 2 yıl süreyle mülteciler konusundaki uluslararası anlaşma ve yükümlülüklerin askıya alınmasını teklif etti. Başbakan Lars Lokke Rasmussen de, Danimarka'nın tarihinde, bu kadar yanlış anlaşılan bir yasa tasarısı olmadığını iddia edip, yasanın sert olmadığını savundu.
Geçen yıl 21 bin kişinin iltica başvurusunda bulunduğu Danimarka'da, mülteciler için zor süreç, Haziran 2015'te yapılan genel seçimlerde sandıktan sağ blok partilerinin önde çıkmasıyla başladı. Hükümeti, sandıktan 3. çıkan Liberal Parti ‘azınlık hükümeti' olarak kurarken, hükümeti dışarıdan destekleyen aşırı sağ yabancı karşıtı Danimarka Halk Partisi (DF), iktidar üzerinde mutlak hakimiyet kurdu. Mülteciler yasası, iktidardan ziyade yabancı karşıtı DF'nin eseri oldu.
