Şam’ın kurtuluşunun ilan edilmesiyle başta Suriye olmak üzere tüm dünyada bayram havası esti. Mülteci olarak dünyanın dört bir yanına dağılan, en çok da ülkemizde bulunan Suriyeliler hem bu zaferin sevincini yaşıyor hem de gelecek planları yapıyor. Bugüne kadar Esed rejiminin Nazileri aratmayan zulmünü eserleriyle duyurmaya çalışan sanatçılar da gelecek planlarını ve yeni eserlerinin konusunu Yeni Şafak’a anlattı. 14 yıl boyunca bu karanlık tabloyu gerek tuvallerine gerek kitaplarına gerekse de ekrana yansıtan sanatçılar, şimdi hayalini kurdukları özgür Suriye’yi eserlerine yansıtmak istiyor. Henüz çok taze olan bu duygular, ilerleyen günlerde birer sanat eserine dönüşmek için gün sayıyor.
Eserlerinde genellikle Şam sokaklarını resmeden Suriyeli ressam Reem Akkad Aldardari, şimdiye kadar hayali bir özgür şehir çizdiğini ifade ederek şunları söyledi: “Resmini yaptığım Şam, görkemli, gururlu, güzel ama özgürdü. Gerçek öyle olmasa da ben böyle hayal etmiştim. Baskı altında çizilen bir şehirdi. Ayrıca 14 yıl boyunca acıları, ıstırapları, denizde boğulan insanları ya da üzüntülerini çizdim. Artık kendimi korkmadan ifade edebilirim. Hayalimdeki özgür Şam gerçek oldu, ben de bunu çizeceğim. Sanat, Suriyelilerin yeni kimliğinin şekillen-mesinde merkezi bir rol oynayacak, binlerce yıllık görkemli bir kültürü yeniden canlandıracaktır.”
Güvenlik açısından durumun istikrara kavuşmasını beklemek gerektiğini vurgulayan Suriyeli Müzisyen Ala al Hatip, “Çok mutluyum, kültürel ve sanatsal harekete katkıda bulunmayı dört gözle bekliyorum. Şu anda zaferi ifade eden enstrümantal bir müzik parçası hazırlıyorum, sadece müzik, sözsüz bir eser” diyerek zafere bir eser armağan etme heyecanını müjdeledi.
Öykülerinin büyük bölümünü savaş bölgesinde yazan ödüllü yazar Mustafa Taceddin El Musa, Suriye’nin özgürlüğüne kavuşmasını ve bunun eserlerine nasıl yansıyacağını şu ifadelerle anlattı: “İnanılmaz bir mutluluk yaşıyoruz. Bu tarihi anı, Şam’ın düşüşü ve diktatörden kurtarılması anını yaşadığımız sürece unutmayacağız. Bu zafer bir şekilde yazılarımıza yansıyacak. Genel olarak edebiyat, Suriyelilerin bu rejimle yarım asır boyunca yaşadığı büyük acıları belgelemekle yükümlüdür. Edebiyat, diktatörlükle mücadele eden nesillerin hikâyelerini anlatmalı. Entelektüeller ve sanatçılar, yazılarında ve eserlerinde Suriyelilerin yaralarını ele almalı, düşünce özgürlüğünü, kültürel çoğulculuğu ve ifade özgürlüğünü güçlendirmeye katkıda bulunmalı.”
Halepli heykeltıraş Mustafa Teet, “Şüphesiz ki zafer Allah’tandır ve bu mutluluk hepimizin ruhunu sarıyor. Elbette sanatçı ve entelektüel, toplumun aynasıdır. Ben bir heykeltıraş olarak mutluluğumu eserlerimle ifade edebilir, neşe ve sevinci heykellerimde tasvir edebilirim. Evet, Halep bıraktığımız gibi değil ama bilindiği gibi en eski şehirlerden biri. Umarım insanlarıyla birlikte en kısa zamanda inşa edilir. Tarih ve eserler bir ruhtur ve bir sanatçı olarak bu ruhlarla eserlerim aracılığıyla ilişki kuruyorum. Onlar da yıkımdan, insanın etkilendiği gibi etkilendi” ifadeleriyle Halep’in yeniden inşasına dair konuştu.
Duygularının tarif edilemez olduğunu aktaran Sosyolog Yazar Ahmet Mazhar Sadoo, “Faşist Esed rejiminin çökmeye başladığını gördüğümde, halkın bir daha asla gitmeyeceğini düşündüğü bu rejimin son bulduğunu görmek, beni sevinç gözyaşlarına boğdu. Bu durum yazılarıma mutlaka yansıyacaktır. Entelektüeller ve yazarların Suriye’yi yeni temeller üzerine inşa etmede büyük bir rol üstlenmeleri gerekiyor. Bu rol, yeni Suriye için son derece önemli ve vazgeçilmezdir.” dedi.
Kur'an ayetleri sergide Tecelli etti
Kurukahveci Mehmet Efendi’den kültür yolculuğuna çıkaracak 'Hakiki Kahve Keyfi' sergisi