30 Ağustos 2024 Cuma günü büyük zaferin 102 yıldönümü. Yani Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluşunun müjdecisi olan bir zaferdir. Bu zaferi kazanan Mustafa Kemal’in askeri dehasını, vatan ve millet için canından bile vazgeçerek fedakarlığını en iyi bir şekilde anlatan Dr. Mim Kemal Öke ile Fahrettin Altay Paşa çok güzel anlatırlar.
Dr. Mim Kemal (Öke) anlatıyor: Mustafa Kemal Paşa’nın Sakarya Savaşı’ndan önce cepheyi teftiş ederken hayvanının ürkmesiyle kaburga kemikleri kırılmıştı. Murat Bey arkadaşımla birlikte onu Çankaya’nın mütevazı bir odasında muayene ettik. Röntgeni alınmak üzere Cebeci Askeri Hastanesi’ne birlikte gittik. Kazım Paşa, Adnan (Adıvar) Bey’de orada idiler. Paşa çok acı çekiyordu. Kırılan kaburga kemiklerinden birinin ucu ciğerini kurcalıyor, nefes aldırmıyordu. Hemen, güç halle sağlayabildiğimiz plasterle kırık tarafı tespit ettik. Rahat ettiler. Paşa bu sırada:
“Allah da Konstantin’e yardım ediyor, fakat ben böylece de çalışabilirim” buyurdular.
Dinlenme tavsiyesine rağmen, yine otomobillerine binerek cepheye koştular ve Sakarya Savaşı’nı idare ettiler. İşte düşmanın Eskişehir'e kadar çekilmesini sağlayan Sakarya Taarruzu Atatürk'ün bu hasta günlerinde yapılmıştı. “Allah Konstantin'e değil, çalışanlara yardım etmişti.”
Mustafa Kemal Paşa, yirmi iki gün ve gece Sakarya Meydan Savaşı’nda, durmaksızın oradan oraya koşuyordu; altında üç at çatladı, bir kaza oldu ve Mustafa Kemal Paşa’nın üç kaburga kemiği kırıldı. Ankara’da Cebeci Hastanesi’nde kırıkları saran doktorlar mutlak dinlenme tavsiye ettiler. O, dinlemedi ve tekrar cepheye koştu; bir gün bu olayı anlatırken şöyle dedi:
“Ne dersiniz, orduya sonuncu hücum emrini verdiğim gün kırık kaburgalarım da iyi oluverdi.”
***
Fahrettin Altay Paşa’nın anlattığını Avukat Sabri Tanrıkut Beyefendi’nin hatırasında öğreniyoruz. Fahrettin Altay Paşa, Mustafa Kemal Atatürk’ü şöyle anlatır:
"Bana Mustafa Kemal'i anlatır mısınız? Dediler. Ben de memnuniyetle kabul ettim ve geldim. Ancak anlatımım kısa olacak. Size 26 Ağustos 1922 sabahı taarruz anındaki bir olayı aktaracağım. Bu şekilde Mustafa Kemal'i anlatmış olacağım. " Dedi. Devam etti:
"Planlandığı şekilde 26 Ağustos 1922 sabahı saat 05.00'te başta Mustafa Kemal olmak üzere İsmet Paşa, Fevzi Çakmak, Nurettin Paşa, ben ve diğer komutanlar, ordu karargâhı olarak Afyon Kocatepe'deydik. Plan gereği taarruz, önce top atışlarıyla başladı. Bu bir baskındı ve 20 dakika sürdü. Ardından "Tahrip" atışları yapıldı. Bu da 10 dakika devam etti. Yunan mevzilerindeki makineli tüfek yuvaları, Yunan topları, tel örgüleri hedef alındı. Komutanlar olarak bizler de top atışlarının sonucunu görmeye çalışıyor, alt kademelere iletmek üzere Mustafa Kemal'in emrini bekliyorduk. Sonuçta Yunan mevzilerinde alevlerin yükseldiğini, hedeflerin vurulduğunu, düşmanın mevzilerini terk ederek geri çekilmekte olduğunu gördük. Mustafa Kemal'e yöneldik. O'nun taarruz ve takip emrini bekliyorduk. Ne ki O, gözlerini Yunan mevzilerinden ayırmıyor ve geri çekilen Yunan ordusunu izliyordu. Fevzi Çakmak, sessizliği bozdu: "Haydi Kemal, düşman kaçıyor, taarruz emirini ver." Dedi.
Mustafa Kemal: "Dur Abi" diye cevap verdi.
Bir süre sonra Fevzi Çakmak: "Kemal, tarihi bir fırsatı kaçırıyorsun, düşman yeni mevzilerine yerleşecek, enirini ver artık." Diye ısrarda bulundu. Mustafa Kemal, yine: "Dur Abi" dedi. Bir süre daha geçti. Fevzi Çakmak: Bu kez "Allah aşkına Kemal ver şu emri, komutanlar seni bekliyor, yeter artık." Diye sesini yükseltti.
Mustafa Kemal yine: "Dur Abi" dediği sırada beklenmedik bir olay meydana geldi.
Yunan ordusunun terk ettiği mevzilerde cehennemiandıran patlamalar başladı. Mustafa Kemal'in taarruz ve takip emrini geciktirme sebebi anlaşıldı. Yunan ordusu, geri çekilirken cephe boyunca mevzilere saatli bombalarını yerleştirmiş, askerlerimize tuzak hazırlamışlardı. Mustafa Kemal'in öngörüsü, büyük bir felaketi önlemişti. Taarruzda ısrar eden Fevzi Çakmak, Mustafa Kemal'e sarıldı:
"Seni bize Allah mı gönderdi Kemal" Dedi.
Sonrasında süngü hücumu ve ileri top atışları emrini aldık. Alt kademelere ilettik. Sonucu biliyorsunuz. İşte Mustafa Kemal budur."
Evet Mustafa Kemal’in sadece askeri dehası değil, siyasi, kültürel ve mantıklı davranışının yanı sıra ileri öngörüsü de örnek alınması gerek bir meziyet olarak karşımızda durmaktadır. Büyük Zafer’in 102 yılı kutlu olsun.