Tarihin en sevilmeyen, nefret edilen kişisi; dünya halkları tarafından “Gazze kasabı ve terörist” ilan edilen israil başbakanıdır. İsrail halkının yüzde 20'si ona ve onun militarist liderliğine karşı çıkıyor. Yine aynı İsrail 1982 yılında ariel şaron’un, gerçekleştirdiği katliamın ardından “Beyrut kasabı” olarak anılmaya başlandı.
Batı Beyrut’ta Sabra ve Satilla adındaki Filistin mülteci kamplarını basarak çocuklar dahil 3500-4000 Müslümanı katletti. Birçok kaynak, saldırılarda fosfor bombası kullanıldığını belirtirken katliam sırasında bölgede bulunan Dr. Emel Şama, “Bebekleri alevlerden kurtarabilmek için su dolu kovalara koymak zorunda kaldım” diye yazmıştı.
O gün de İsrail yandaşları, katliamı durdurmak için hiçbir eylemde bulunmadı. Aksine katliamlardaki rolü dolayısıyla günümüzde olduğu gibi cehennem kapılarını zorlayan şeytanlar tarafından alkışlandı. Yazılı ve görsel medyada; 7 Ekim'de israil sınırına yapılan baskının gerçek nedeni hiçbir zaman net bir şekilde ortaya konmadı, israil’in 75 yıldır sürdürdüğü soykırım da dünya halklarından gizlendi.
İsrail mahkemeleri Eylül 2023'te Netanyahu ve oğluna karşı yolsuzluk ve suçlamaları getirdi. Bu suçlamalara karşı koymak için Netanyahu, hükümetin yargı şubesinin dağıtılmasını ve bu şubenin yetkisinin başbakanlık makamına devredilmesini emretti. Halkı tepki gösterdi. Binlerce İsrailli, Netanyahu'nun iktidarı ele geçirmesine karşı olduklarını göstermek için Telaviv ve Kudüs şehirlerinde kitlesel gösterilerle sokaklara döküldü. Bu kitlesel gösterileri kontrol etmek için gerekli güvenlik güçlerinden yoksun olduğunu fark ederek, protestocu şehirlerde kendini savunmak için çok sayıda sınır muhafızını sınırdaki koruma pozisyonlarından uzaklaştırdı.
İsrail’in gerçek yüzünü 7 Ekim'e kadar duymayan dünya halkları hiçbir şeyden haberi olmayan çocukların, gençlerin, kadınların hayatını kaybettiğine şahit oldu. Aldığı binlerce rehine, masum çocuk, genç, kadına acımasız işkenceleri, yaptığı suikastlar, Filistin topraklarını işgali, evlerini, tarlasını, bahçelerini yakıp yıkması sebebiyle dünya kamuoyu tarafından “soykırımcı terörist kasap” ilan edildi.
Gazze'de Filistin halkına yönelik saldırısı, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 40.000'den fazla kişinin ölümüyle ve binlercesinin sakat kalmasıyla sonuçlandı. Hala devam eden savaşta Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından savaş suçlusu ilan edildi ve işlediği suçlardan dolayı yargılanması için tutuklanmasını istedi.
Dünyada üniversite kampüslerindeki israil protestoları sadece Filistinliler tarafından yapılmıyor. Bunlar arasında, Netanyahu'nun bir savaş suçlusu olduğunu ve işlediği soykırım suçundan dolayı yargılanması ve mahkûm edilmesi gerektiğine inanan binlerce öğrenci ve ahlaki bilince sahip vicdanlı kişiler bulunuyor. İsrail ürünlerini boykot etmeye de devam ediyorlar. İsrail gazetesinde: 7 Ekim'den itibaren 46 bin israilli şirketin kapandığını ve bu sayının yılsonuna kadar 60 bin şirkete ulaşmasını beklediklerini yazıyor.
