Giriş
28 Temmuz 2024 tarihinde Venezuela’da genel seçimler gerçekleşti. Ulusal Seçim Konseyi Başkanı, sandıkların yüzde 80’inin açılmasıyla beraber, mevcut Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun yüzde 51,2’lik oy oranıyla yeniden Devlet Başkanı seçildiğini açıkladı. Yine aynı kurumun açıklamasına göre, Plataforma Unitaria (Birleştirici Platform) adlı siyasi partiler ittifakı çatısı altında birleşen muhalefetin adayı Edmundo Gonzalez Urrutia, seçim sonucunda yüzde 44,2 oy oranında kaldı. Bu sonucun geçerli olması durumunda, Maduro resmi olarak 2031 yılının Ocak ayına kadar Venezuela Devlet Başkanı unvanını sürdürecek. Öte yandan, muhalefet ise seçimleri yüzde 70 oy oranıyla Edmundo Gonzalez’in kazandığını iddia etti ve ordudan destek istedi. Tartışmalara oldukça açık bir seçim süreci geçirildiği için, seçim sonuçları ile ilgili ayrıntılı bir analiz yazmak için belki biraz erken olabilir. Fakat hemen seçimin ardından yaşananların kısa bir özeti ve ülkenin içinde bulunduğu güncel durum burada sunulabilir.
Seçimin Analizi
DW’nin haberine göre, eski bir diplomat olan 74 yaşındaki muhalefet adayı Edmundo Gonzalez, sonuçların ilan edilmesiyle beraber, ordunun gerçek sonuçlara saygı göstermesini ve bu doğrultuda hareket etmesini talep etti. Seçimlerin gerçekleşmesinden önce bazı anketlerin Maduro’nun rakip adayın gerisinde olduğunu gösterdiği biliniyor. Gonzalez’i destekleyenler arasında, eski Devlet Başkanı adayları Juan Guaido ve Henrique Capriles’in yanı sıra, Caracas, Zulia ve Barinas gibi çeşitli eyaletlerin görevdeki veya önceki Valileri, önceden Bakanlık yapmış siyasetçiler ve geniş bir muhalefet koalisyonu da vardı. Maduro’nun sol partiler tarafından desteklenen PSUV partisine karşılık merkez sağ ve merkez solun bir araya geldiği Primero Justicia, Voluntad Popular ve Acción Democrática’nın da dahil olduğu 30’a yakın büyük veya orta ölçekli desteğe sahip siyasal parti, bu seçimde Edmundo Gonzalez’in yanında yer aldılar.
Seçimi kimin kazandığını belirleyebilmek bizler için oldukça zor… Fakat Venezuela’da uygulanan oy verme sistemini anlatabiliriz. ABD’nin ünlü haber kanalı CNN’in haberine göre, Venezuela’da otomatik bir oylama sistemi var. Venezuelalılar, oyları kaydeden ve seçmenlerin oy verme merkezlerindeki oy sandıklarına yerleştirdiği basılı bir makbuz (oy pusulası) veren elektronik makineler aracılığıyla oy kullanıyor. Daha ayrıntılı anlatmak gerekirse, her makine adayların lehine verilen oyları çevrimiçi sistemde kaydederek sayıyor. Diğer yandan, makinalar aracılığıyla oy kullanan vatandaşlar, ayrıca bu makinalardan çıkan oy pusulalarını katlayarak oy merkezlerindeki sandıklara atıyor. Sonuçlar hazır olduğunda, sayım raporunun bir kopyası basılıyor ve sonuçlar şifreli bir ağ üzerinden CNE Ulusal Toplama Merkezi’ne iletiliyor. Bu sayede görünüşe göre hızlı bir şekilde seçim sonucu elde edilebiliyor. Ülkenin Ulusal Seçim Konseyi CNE’ye göre, oylama makineleri güvenli ve tamamen denetlenebilir bir yöntem.
Maduro’nun Devlet Başkanı ilan edilmesine bölge ve dünya ülkeleri farklı tepkiler verdiler. Arjantin’de sosyal medya hesabı üzerinden de yayın yapan haber kanalı Infobae, Maduro’nun seçimleri yeniden kazandığını iddia etmesini “hile” anlamına gelen “fraude” başlığıyla verdi ve resmi olarak açıklanan seçim sonuçlarına çeşitli ülkelerin gösterdiği tepkiyi bir harita üzerinde gösterdi. Buna göre, Bolivya, İran, Rusya, Çin Halk Cumhuriyeti gibi ülkeler sonucu desteklerken, Arjantin, Peru, Ekvador, Uruguay gibi ülkeler bu “hileli” sonucu kabul etmediler. ABD, Brezilya ve Almanya, İngiltere ve İspanya gibi ülkeler başta olmak üzere pek çok Avrupalı resmi temsilci de oyların şeffaf bir şekilde yeniden sayılmasını talep ettiler. Bu yaşanan gelimeler üzerine, Venezuela; Arjantin, Peru, Şili ve şu an için en az 4 ülkeyle daha diplomatik ilişkilerini kesti.
Öte yandan, Venezuela sokaklarında protestolar da başladı. Ancak bu konuyla ilgili önümüzdeki günlerde, olayların gelişimine göre daha iyi makaleler yazılabilir. Geçmişte Venezuela’da siyasi olaylar çevresinde yaşanan sokak olaylarına dair de pek çok araştırma ve akademik yazı mevcuttur, bunlar Türkçe ve yabancı dillerdeki kaynaklarda bulunabilir. Yakın zamanda biz de bu konuyla ilgili bir yazıyı UPA okurlarıyla paylaşacağız.
Venezuela’da Muhalefet
Seçimlerin bu sonucunun değişmeyeceğini ve Venezuela’nın Devlet Başkanlığı görevini bir dönem daha Nicolas Maduro’nun devam ettireceğini varsayarsak, 2025 yılında bu ülkede gerçekleşecek olan parlamento seçimleri yeniden önem kazanacaktır. Bu durumda, muhalefet için özellikle seçim stratejileri, hatta belki de içinde seçimlerin dahi olmayabileceği stratejiler yeniden önemli bir tartışma konusu olacaktır. Ancak muhalefetin son yıllardaki durumuna kısaca değinmemiz faydalı olacaktır.
Venezuela’daki muhalefet koalisyonu Plataforma Unitaria, birtakım zorluklarla karşılaşmakta ve bunların da etkisiyle seçimlerde aynı gruplar içerisinden periyodik olarak değişen liderleri ortaya çıkartmaktadırlar. Bu zorluklara sebep olan çeşitli faktörler mevcuttur. Her şeyden önce, Venezuela siyaseti son birkaç on yıldır küçük bir elit grup etrafında dönüyor. Muhalefet içinde yer alan partilerin son yıllarda aynı kişiler, onların ideolojileri ve stratejik tercihleri etrafında inşa edildiğini söylemek de mümkün. Liderliğin bu kemikleşmiş görüntüsünün nedenleri ilginç ve önemli. 1999 yılında oluşturulan Venezuela anayasası, siyasi partilerin devlet eliyle finanse edilmesini kısıtlamakta ve bu da özellikle muhalefetteki siyasal liderlerle özel sektör arasında karmaşık bir ilişkinin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Bu liderler ve onların siyasal partileri, partizan olmayan (örneğin özel sektörden gelen) aktörlerle “faydacı” bağlar sürdürmektedirler. Öte yandan, iktidardaki siyasi aktörlere devlet tarafından düzensiz kaynak sağlandığı görülmekte ve muhalefet açısından bununla mücadele edebilmek gerekmektedir. Bu da, Venezuela’da zaman zaman muhalefet içerisindeki liderler arasında kutuplaşmaya varan anlaşmazlıklar ortaya çıkarabilmektedir. Bu durumla bağlantılı olarak, muhalefet içerisinde “kurumsallaşma” veya “farklı çıkar gruplarının koordinasyonu” şeklinde bir yol ayrımı sıklıkla ortaya çıkmaktadır. Şunu da söyleyebiliriz ki Venezuela’daki muhalefet içerisinde görülen en büyük farklılıklar ve hatta gerilimler, ideolojik farklılıklardan çok, liderlerin ve örgütlerinin sahip olduğu birtakım “değişim teorileri” üzerinde odaklanmıştır. Yani esasında pragmatik bir durum mevcut görünüyor. Buna, ayrıca, Maduro rejimine de karşı çıkan küresel sağın (Latin Amerika coğrafyasında da olmak üzere) yükselişi varsayımı da eklendiğinde ilginç bir muhalefet ortaklığı da ortaya çıkmış oluyor.
Kıvanç SAĞIR
KAYNAKÇA