Geçtiğimiz günlerde, Moğolistan’ın Tuul Vadisi’nde yürütülen kazı çalışmalarından elde edilen bulgularla, alanın Dokuz Oğuzlar’ın yaşadığı ve Göktürkler ile savaştığı “Togu Balık” kenti olduğu kanıtlanmıştı. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı'nın (TİKA), İzmir Katip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ) ve Moğolistan Bilimler Akademisi Arkeoloji Enstitüsü iş birliğinde süren kazıda, Bilge Kağan ve Kül Tigin yazıtlarında adı geçen, Uygurlar’ı kuran Dokuz Oğuzlara ait Togu Balık kenti gün yüzüne çıkarılıyor. Kazıda elde edilen seramikle alanın Togu Balık olduğu kanıtlanırken, bulgu Türk tarihinin yeniden yazılmasına da yol açtı.
Togu Balıkla ilgili bilgilerin kaynaklarda hep ihtimal olarak yer aldığına değinen kazı projesi sorumlusu İKÇÜ Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şaban Doğan, 2019’da TİKA ile başladıkları kazının bugün, Türklerin tarihini bilinenden 100 yıl daha geriye götürdüğünü ifade etti. Doğan, “Bahsedilen alanda ciddi bir arkeolojik çalışmaya başladık. Yapı kalıntılarında arkeolog arkadaşlarımız Uygur dönemi seramiklerini buldu. Soru işaretleri tamamen kalktı ve Göktürk yazıtlarında adı geçen Togu Balık olduğu netleşmiş oldu. Uygurlar'ın bilinen en eski şehirlerinden yaklaşık 100 yıl önce kurulmuş bir şehirden bahsediyoruz. Orhun Yazıtları'nın keşfinden bu yana yapılmış en büyük keşif. Türk yerleşik yaşam biçimini, bilinenin 100 yıl daha gerisine götürecek” dedi.
Doğan, ilk kez 2016 yılında konuk öğretim üyesi olarak ayak bastığı coğrafyada yaptıklarını şöyle anlattı: “Moğolistan'da Almanya, Fransa, Japonya, Çin ve İtalya gibi pek çok ülkenin bilim heyetleriyle kazılar yaptığını gördüm. Türkiye’de Türk ve İslam arkeolojisi alanlarının boş bırakılması sebebiyle bu tür kazılar yapılamıyor. İKÇÜ Türk-İslam arkeolojisi bölümümüzü buraya yönlendirerek 2019’da Uygurların başkenti Karabalgasun yakınlarındaki asiller mezarlığında kazı yaptık. Hem yeni yazıtlar keşfettik hem yüzey araştırmaları yaptık.”
Dilsel ve tarihsel verilerin arkeolojik verilerle desteklendiğine vurgu yapan kazı başkanı Prof. Dr. Anıl Yılmaz ise, “Arkeologlarımız, seramiklerin çıktığı yapının bir asile ait yerleşim yeri olduğunu düşünüyor. Bunun gibi belki yüzlerce yapı, çevresinde yerleşme olan ve iç kale olabilecek surlarla çevrili bir alandan bahsediyoruz. Arkadaşlarımız bu alanın yaklaşık 100 kilometrekare olduğunu ifade ediyor. Karabalgasun kadar büyük bir yerleşimle karşı karşıyız” dedi.
Prof. Dr. Doğan ekibin üç gruba bölündüğünü; bir kısmının yüzey araştırması, bir kısmının kurganlarda diğerlerinin ise yerleşim alanı çalışması yaptığını belirtti. Doğan, yüzey araştırmalarında tek satırlık bir yazıt bulduklarını, kısa süre içinde yayınlayacaklarını söyledi. Moğolistan ekiplerinin yürüttüğü yerinde restorasyon çalışmalarıyla ilgili belgesel hazırladıklarına değinen akademisyen şunları aktardı: “Restorasyon projesinde çalışan ekibin çekirdeğini Moğolistan Kültürel Miras Merkezi'nin uzmanları oluşturuyor. Mobil laboratuvarla ilk kez sahaya çıktılar. Tüm çalışmayı kayıt altına aldık, kurgusunu tamamladık. Yakında belgesel olarak yayınlamayacağız.”