Karanlık mahfillerin Türkiye’deki etki ajanı Ümit Özdağ, Suriye’de “efendilerinin” denklem dışı kalacağı bir çözüm umudu yeşerince yeniden sahneye çıktı. Göç sorununu çözmek ve Suriye’de terör devletinin kurulmasını engellemek için başlatılan Ankara-Şam diyaloğunu sabote etmeye girişen Özdağ, işaret fişeğini Kayseri’de ateşledi. Çatışmayı diğer illere de yaymak için tahrike devam eden Özdağ, karanlık oyunu deşifre olunca yine Atatürk’ün arkasına sığındı.
Türkiye 2011’den bu yana daha da derinleşen Suriye sorununu nihayete erdirmek için harekete geçti. Şam’daki Esed rejimine en üst düzeyde diyalog çağrısı yapan Ankara, “Göç sorununu birlikte çözelim, Suriye’de ABD eliyle kurulması planlanan terör devletine engel olalım” mesajı verdi. Çağrıya Şam’dan da yeşil ışık gelince, Türkiye’deki etki ajanları harekete geçti.
İlk adım, Türkiye’yi Suriyelilerle karşı karşıya getirme tezgahı oldu. Taşeronluk ise yine Türkiye’deki her ırkçı saldırıda imzası bulunan Ümit Özdağ’a düştü. Sosyal medya hesabından Kayseri’deki Suriyelilere ait ev ve iş yerlerini tek tek hedef gösteren Özdağ, 30 Haziran akşamı bu adreslerin yakılıp yıkılmasını keyifle izledi. Suriye’ye de sıçrayan provokasyon yüzünden bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan büyük bir provokasyonun eşiğinden dönüldü.
Etki ajanı Ümit Özdağ, Kayseri'deki derin provokasyonu ortaya çıkınca yine Atatürk'ün arkasına sığındı. Her zamanki seviyesiz üslubuyla, provokasyonu deşifre eden Yeni Şafak'ı hedef alan Özdağ, kendisinin Atatürk’ün askeri olduğu için hedef alındığı klişesine sığındı.
27 Mayıs darbesinin mimarlarından Muzaffer Özdağ’ın oğlu olan Ümit Özdağ’ın etki ajanlığı, yıllar öncesine dayanıyor. Almanya, Türkiye ve ABD'deki akademik kariyeri sırasında karanlık mahfillerle ilk temasını kuran Özdağ, Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi'ni kurduktan sonra Türkiye’de etki ajanlığı için ilk adımı attı. Özdağ, ASAM'ın daha ilk kurulduğu günlerden itibaren İsrail ve Yahudi lobisi ile güçlü ilişkiler tesis etti. ASAM'ın ilk icraatı, İsrailli düşünce kuruluşu BESA Center ile ortaklık kurmak oldu. İsrail'in çıkarları için araştırmalar yaparak MOSSAD ve İsrail ordusuna raporlar hazırlayan kuruluşun bir diğer faaliyet alanı da Türkiye ve Hindistan gibi ülkelerde İsrail'in meşruiyetine destek aramak. İşte bu düşünce kuruluşunun düzenlediği programlara katılan Özdağ, BESA'dan da sık sık misafir kabul etti.
ABD'deki sözde düşünce kuruluşlarından birisi olan JINSA da Ümit Özdağ'ın derin ilişkiler kurduğu kuruluşlardan birisi. MOSSAD ve CIA ajanlarının cirit attığı kuruluş, 28 Şubat postmodern darbesinin en güçlü dış ayağıydı. Hem BESA Center hem de JINSA'nın düzenlediği programlara katılan Özdağ, bu kuruluşlardan gelen misafirleriyle de boy boy pozlar verdi. ASAM'ın bu kuruluşlara para karşılığı düşünce ürettiği de diğer iddialar arasında.
Ümit Özdağ’ın karanlık yapılarla ilişkisi sadece bu kadarla sınırlı değil. Renkli darbelerin mimarı George Soros tarafından fonlanan CFR’nin (Council on Foreign Relations) yanı sıra CIA ajanları Henri Barkey ve Graham Fuller’le derin ilişkileri olan İsrailli Profesör Efraim İnbar da Özdağ’ın yakın arkadaşı. Özdağ, İnbar’ın “Türk-İsrail Stratejik Ortaklığı” adlı kitabının ASAM çatısı altında basılmasını sağlayan isim.
Özdağ’ın ilişkide olduğu diğer bir karanlık mahfil de ABD merkezli sözde düşünce kuruluşu Research and Development (RAND). Gölge CIA olarak bilinen, Pentagon’dan yüz milyonlarca dolar bütçesi olan RAND, Orta Doğu’da siyaseti şekillendiren mühendislik çalışmalarıyla tanınıyor. Ümit Özdağ, ASAM Başkanlığı döneminde iş birliği anlaşması yaparak RAND’ın bazı yayınlarının basılmasına öncülük etti. Özdağ, yine 27 Nisan 2000’de RAND tarafından düzenlenen, Türkiye’nin ameliyat masasına yatırıldığı Kürdistan Paneli’nde boy gösterdi.
Özdağ’ın 1998 yılında katıldığı karanlık bir toplantı da peşini hiç bırakmadı. CIA’nın alt servisi Carnegie Vakfı ve Washington Kürt Enstitüsü iş birliği ile düzenlenen “Kürt Sorununa Çözüm” konulu toplantıda Türkiye, İran ve Irak’ı kapsayan bir Kürt devleti kurulmasının faydaları ele alındı, terör örgütü PKK’nın Filistin’deki Kurtuluş Örgütü gibi bir temsil kabiliyetini kazanmasının yolları masaya yatırıldı. Toplantının tek katılımcısı Ümit Özdağ olmadı. CIA'nın Türkiye Masası eski şeflerinden Graham Fuller ile merhum Necmettin Erbakan’ın “REFAHYOL'u iktidardan düşüren 28 Şubat'ı o hazırladı” dediği ABD Dışişleri Bakanlığı İstihbarat Bürosu eski çalışanı Alan Makovsky de aynı toplantıda boy gösterdi.
Bugünlerde Suriye’yi bölme planını bertaraf etmek için başlatılan diyalog sürecini sabote etmeye çalışan Özdağ’ın, Irak’ın işgali ve bölünmesine akademik destek verdiği iddia ediliyor. 28 Şubat sürecinde darbecilerin kurduğu Diyanet Araştırma Merkezi’nde (DİYAM) kurucu başkan olduğu dönemde, kurumun bütçesiyle “Irak'ta Şiilerin Durumu”, “Türkiye-İran İlişkileri” gibi raporlar hazırlatan Özdağ’ın, bu raporları ABD için hazırlattığı belirtiliyor.
Özdağ ailesinin CIA’nın Türkiye aparatlarından birisi olan, “askeri casusluk” ve “FETÖ yöneticiliği”nden yargılanan Enver Altaylı ile de yakın bağlantıları vardı. Altaylı, daha Harp Okulu öğrenciliği yıllarında Muzaffer Özdağ ile yakın ilişkiler kurdu. Ümit Özdağ da Altaylı ile babasının o yıllarında tanıştığını kabul etti. Yıllarca ağabey-kardeş giden Ümit Özdağ-Enver Altaylı ilişkisi, Özdağ’ın Altaylı’nın yeğeni Buğra Kavuncu’yu hedef alması ile bozuldu.