O günlerde Tim Burton`ın hayal dünyası beni çok etkilemişti. Hatta 1989 yılında hayatımıza giren yönetmen koltuğunda Tim Burton`ın oturduğu oyuncu kadrosunda Michael Keaton, Jack Nicholson, Kim Basenger`in yeraldığı Batman beni etkileyen filmlerden biri olmuştur. Hala başucumda tuttuğum sık sık izlediğim bir filmdir. Tabii ki Quantin Tarantino filmlerini de unutmamak gerekir. Pulp Fiction, Rezervuar Köpekleri, Kill Bill… Ve bir Luc Besson filmi olan Leon: The Professional filmi unutulmaz filmler arasındadır. Bu liste uzayıp gider. Gelelim yazımın başlığı olan ve sinema ile tanışmamızı ve yüzlerce harika filmi izlememizi sağlayan Lumiere kardeşleri tanımaya şüphesiz onlar olmasaydı bu kadar harika filmi izleme şansını elde edemeyecektik. Her şey Lumierre kardeşlerin Sinematograf cihazını geliştirip patentini almalarıyla başladı. Sinematograf cihazı, Thomas Edison`un geliştirdiği Kinematoskop`un aksine toplu halde film izlemesine olanak tanıyordu. Lumiere kardeşlerin ilk özel sinema gösterimi 22 Mart 1895 tarihinde, halka açık olan ve izleyiciden ücret alınan ilk gösterimlerini ise Paris`te bulunan Salon Indian Du Grand Cafe`de 28 Aralık 1895 tarihinde gerçekleştirmişlerdir. Bu gösteriye Louise Lumiere tarafından öykülü film ve bilim kurgu filmin atası sayılan Georges Melles`de davet edilmiştir. Tarihe geçen bu ilk gösterim Lumiere kardeşlerin ilk filmi olan Lumiere Fabrikasından Çıkan İşçiler ve bir trenin istasyona yaklaşmasını konu alan film izleyicileri o kadar etkiledi ki izleyiciler yerlerinden kalkıp salondan çıkmak istediler. On kısa metraj filmi bulunan Lumiere kardeşlerin her bir filmi 17 metre uzunluğundaydı.
