İstanbul
İzleyiciyi güldürürken düşündüren Ali Kemal Sunal, Malatyalı Mustafa Sunal ile Saime Hanım'ın ilk çocuğu olarak 11 Kasım 1944'te İstanbul Küçükpazar'da dünyaya geldi. Sunal'ın, Cemil ve Cengiz adı verilen iki kardeşi daha oldu.
Yaptığı bir açıklamada, oğlunun içine kapanık ve son derece sessiz bir kişiliği olduğunu aktaran Saime Sunal, "O kadar içine kapanıktı ki sıkıntısını, üzüntüsünü belli etmiyordu. Keşke belirtseydi, keşke kavga etseydi de o kadar kapalı olmasaydı." ifadelerini kullanmıştı.
Felsefe öğretmeni Müşfik Kenter ile tanıştırdı
Kemal Sunal, ilk öğrenimini Mimar Sinan İlkokulunda, liseyi ise 11 yılda bitirdiği Vefa Lisesinde tamamladı. Henüz lisedeyken tiyatroya ilgi duymaya başlayan sanatçının yeteneğini, felsefe öğretmeni Belkıs Balkır fark etti. "Sen oyuncu olmalısın." diyen Belkıs öğretmen, Sunal'ın babasını ikna ettikten sonra, usta oyuncuyu Kenter Tiyatrosu'na götürerek, Müşfik Kenter ile tanıştırdı.
Dar gelirli bir ailenin çocuğu olarak zorlu şartlar altında çocukluk ve gençlik dönemini geçiren sanatçı, bir röportajında, "İşte o yokluklar Kemal Sunal'ı yarattı." demişti.
Başarılı oyuncu, tiyatro ve sinemaya adım atmadan önce elektrikçi çıraklığı yaptı, üniversite öğrenimi sırasında ve sonrasında ise Emayetaş Fabrikası'nda çalıştı.
Lisede amatör olarak ilk kez "Zoraki Tabip"le sahneye çıkan Sunal, aynı tarihlerde oynadığı bir oyun ile Akşam gazetesinin düzenlediği liselerarası tiyatro yarışmasında "En İyi Karakter Oyuncusu" ödülünü aldı.
Sanatçı, profesyonel tiyatro oyunculuğuna 1966'da başladı. Kenter Tiyatrosu'nda ilk kez "Deli İbrahim" adlı oyunda sahneye çıkan Sunal, canlandırdığı "celladın yardımcısı" rolüyle repliği olmamasına rağmen seyirciyi güldürmeyi başararak, dikkatleri üzerine çekti.
Usta oyuncu, 1981'de Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulunda başladığı vatani görevini, Ankara Kara Kuvvetleri Komutanlığındaki usta birliğinde tamamladı.
Kenter Tiyatrosu'nda uzun süre kalmayan Sunal, oyuncu Bülent Kayabaş ile tanışmasına vesile olan ve henüz yeni kurulan Pendik Tiyatrosuna katıldı.
Sinema ve tiyatronun, gülen ve güldüren yüzü Sunal, bir yandan tiyatroya devam ederken şu anki adı Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi olan Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksekokulunda 2 yıl öğrenim gördü. Eğitimini yoğun tiyatro turneleri sebebiyle yarım bırakan sanatçı, 1992'de çıkan öğrenci affı sonrasında üniversitenin 2. sınıfından devam ederek, 1995'te 51 yaşındayken mezun oldu.
Mezuniyet törenindeki açıklamasında, "4 yıllık üniversite maratonu sonunda bitti ama benimki biraz zor bitti. Ben 4 yıllık üniversite hayatını 27 yılda bitirdim." diyen sanatçı, daha sonra radyo, televizyon ve sinema bölümünde yüksek lisans yaptı ve "Televizyon ve Sinemada Kemal Sunal Güldürüsü" başlıklı tez hazırladı. Sanatçının tezi, aynı adla 2005'te ailesi tarafından kitaplaştırıldı.
Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda sahne aldı
Pendik Tiyatrosu'nun maddi sorunlar nedeniyle kapanmasının ardından, idol olarak gördüğü ve 4 yıl kaldığı Ulvi Uraz'ın tiyatrosuna geçen Sunal, ardından Aksaray Küçük Opera, Ayfer Feray Tiyatrosu ve Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nda sahneye çıktı.
Devekuşu Kabare'de Sunal'ın oynadığı "Dün Bugün" adlı oyunu izleyen Münir Özkul, ünlü yönetmen Ertem Eğilmez'e, "Bak Ertem, bu çocuğa dikkat et. Bunda iş var." diyerek, Eğilmez ile Sunal'ın tanışmasını sağladı.
Sunal, Eğilmez'in 1973'te çektiği "Tatlı Dillim" filminin kadrosuna katılarak, sinemaya adım attı. Filmde Sunal'ın yanı sıra Münir Özkul, Zeki Alasya, Metin Akpınar, Tarık Akan, Halit Akçatepe ve Filiz Akın da rol aldı.
Atıf Yılmaz'ın yönettiği 1974 yapımı "Salako" filminde de rol alan usta oyuncu, 1975'te Zeki Ökten'in "Hanzo" ve "Şaşkın Damat" filmlerinde başrol oynadı.
Yeşilçam'ın parlak yıllarından 1975'te, Eğilmez'in Rıfat Ilgaz'ın eserinden sinemaya uyarladığı "Hababam Sınıfı"nda usta isimlerle rol alan Sunal, filmin ardından "Şaban" ve "İnek Şaban" lakaplarıyla tanınır oldu.
1976'da oynadığı yapımlar, en sevilen filmler arasına girdi
Usta oyuncu, 1976'da "Süt Kardeşler", "Hababam Sınıfı Uyanıyor", "Tosun Paşa", "Sahte Kabadayı", "Meraklı Köfteci" ve "Kapıcılar Kralı" gibi unutulmazlar arasına giren filmlerde, 5 farklı yönetmenle çalıştı.
Devekuşu Tiyatrosu'nun Ankara turnesi sırasında Gül Sunal ile tanışan ve 1975'te evlenen başarılı oyuncunun, Ali ve Ezo adını verdiği çocukları dünyaya geldi.
"Tatlı Dillim" filminden sonra tiyatro ve sinemayı aynı anda yürütmeyi bırakan sanatçı, kariyerine sinemayla devam etti.
Başarıya giden yolun disiplinden geçtiğine inanan, işinde her zaman titiz ve tertipli olduğunu söyleyen Sunal, rollerinde genellikle halkın içinden bir halk kahramanını canlandırarak dikkati çekti.
"Bu sevgi, sırtımı halka dayamamdan kaynaklanıyor"
Usta oyuncu, Rıfat Ilgaz'ın "Hababam Sınıfı" eserinin sinema uyarlamasında canlandırdığı "İnek Şaban" tiplemesi başta olmak üzere, birçok filmde özgün fiziği ve hayat verdiği tiplerin halka olan yakınlığı nedeniyle kısa zamanda Türkiye'nin en sevilen oyuncularından biri oldu.
Sanatçı, verdiği röportajlardan birinde, telif yasası nedeniyle her akşam sunulan filmlerden sadece yapımcının para aldığını, oyuncuların hiç para kazanmadığını anlatarak, gördüğü ilginin nedenini şöyle değerlendirmişti:
"Bu sevginin arkasında yatan sır, ilk başta benim sade bir vatandaş olmamdan kaynaklanıyor. Halkın arasından gelmemden, sırtımı halka dayamamdan kaynaklanıyor. Ben bir balon değilim, böyle çıkanlar oluyor her gün basında televizyonda gözükmeye mecburlar ayakta kalabilmek için. Benim böyle bir şeye ihtiyacım yok, senelerce de olmadı."
Kemal Sunal, 26 yıllık sanat hayatına, tiyatro oyunları hariç 6'sı yan rol, 76'sı başrol olmak üzere 82 film sığdırmayı başardı.
"Saygılar Bizden", "Şaban Askerde", "Şaban ile Şirin" ve "Bay Kamber" olmak üzere 1993-1996'da toplam 4 dizide de oynayan Sunal, filmlerinde öğretmenden bekçiye, kapıcıdan çöpçüye kadar birçok karaktere girerek, her dönem seyirciler tarafından ilgi gördü.
Aynı zamanda canlandırdığı her karakterle seyircilerin yüzünü güldürmeyi başaran ve halk tarafından fazlasıyla benimsenen Kemal Sunal'ın oynadığı filmlerin genelinde, Türk halkının geleneklerinden, adetlerinden ve inanışlarından örnekler öne çıktı.
Rol aldığı yapımlar "Motivasyon filmleri" olarak görüldü
Motivasyon filmleri olarak da adlandırılan Sunal'ın yer aldığı yapımlar ayrıca bir "başarı öyküsü" özelliği taşıdı.
Usta oyuncu, "İnek Şaban" filminde bir karpuzcunun başarılı bir kaleci olup yükselmesini, "Doktor Civanım" filminde bir hademenin doktor kılığında köylülerin gözünde büyümesini, "Korkusuz Korkak" filminde Mülayim'in sıradan bir memurken mahallenin gözünde kahraman olmasını, "Salako" filminde saf bir köylünün iyi niyetli bir eşkıyaya dönüşmesini, "Bekçiler Kralı" filminde sıradan bir bekçinin, mahallelinin dertlerine çare bularak halkın umudu haline gelmesi, "Yüz Numaralı Adam" filminde ise yine fakir bir karakterin reklam yıldızı olmasını canlandırdı.
Bugüne kadar birçok ödüle değer görülen Sunal, aynı zamanda "Kapıcılar Kralı" filmiyle 1977 Antalya Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu", 1989'da "Düttürü Dünya" filmindeki rolüyle Ankara Film Festivali'nde "En İyi Erkek Oyuncu", 1998'de de Antalya Film Festivali'nde "Yaşam Boyu Onur" ödüllerine değer görüldü.
Uçak fobisi olan ve hayatında hiç uçağa binmeyen Sunal, "Balalayka" filminin 3 Temmuz 2000'de yapılacak çekimlerine katılmak için Trabzon'a gitmek üzere bindiği uçakta kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti.
Cenazesi Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilen usta oyuncunun rol aldığı yapımlardan bazıları şöyle:
"Canım Kardeşim", "Oh Olsun", "Mavi Boncuk", "Salak Milyoner", "Hanzo", "Hababam Sınıfı" serisi, "Şaban" serisi, "Meraklı Köfteci", "İbo ile Güllüşah", "Sakar Şakir", "Yüz Numaralı Adam", "Bekçiler Kralı", "Zübük, "Sahte Kabadayı", "Avanak Abdi", "Korkusuz Korkak", "Şark Bülbülü", "Devlet Kuşu", "Gol Kralı", "Üç Kağıtçı", "Doktor Civanım", "Yedi Bela Hüsnü", "Postacı", "Varyemez", "Propaganda"