Günümüzde “Güney Epir” olarak bilinen ÇAMERYA, Arnavutluk’un güneyi ve Yunanistan’ın kuzeybatısında yer alan yaklaşık 10.000.km2 yüzölçümünde bir alanı kapsar
Çamerya Arnavutlarına yapılanlar, insan hakları ihlalleriyle sabıkalı Yunan resmi ideolojisinin baskı, asimilasyon, sürgün, politikalarıyla TEHCİR ve SOYKIRIM suçu olarak tarihe geçmiştir. Türkiye’de dahi bilinmeyen ÇAMERİA SOYKIRIMI, Yunanlılar tarafından Çamerya bölgesinde yaşayan binlerce Arnavut’un katledilmesi olayıdır. Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’dan çekilmek zorunda bırakılmasıyla, bölge halkı defalarca sürgün, tecavüz, soykırım ve asimilasyona maruz bırakılmışlardır.
Balkan Savaşları sonrası, 1913 Londra Büyükelçiler Konferansında Osmanlı’nın Avrupa’da kalan son toprakları eski teba halklar tarafından paylaşılırken Arnavutların yaşadığı Kosova ve Makedonya Sırbistan’a, Arnavut toprağı olan Çameria da Yunanistan’a verilmiştir.
Yunanistan’ın en verimli topraklarına sahip olmasının yanı sıra Avrupa ile bağlantısını sağlayan en yakın bölgesidir. Bu bölgede, PARGA, PREVEZE, GUMENİTSA, MARGELİÇ, FİLAT, PARAMİTSA VE FİLİPİAD şehirleri bulunmaktadır.[1]
Türklere yapılan mezalim, Osmanlı imparatorluğunun, 1683 Viyana bozgunundan itibaren zayıflaması nedeniyle 1697 yılında Avusturya İmparatorluk ordusunun Üsküp’ü işgal edip yakmasıyla başlamıştır. Osmanlı Balkanlar’dan atılırken, onun uzantısı sayılan Türkler, Arnavutlar, Boşnaklar ya katliamlara uğradı, ya da süngülerin önünde Türkiye’ye sürüldü.
İLK KANLI TASFİYE hareketi 1820’li yıllarda, bugünkü Yunanistan’ın güney ucunda, Mora Yarımadası’nda yaşandı. 1821 Yunan ayaklanması, “Ulusal bağımsızlığı sağlamak uğruna, kendi içinde birlik gösteren bir ulus yaratmak amacıyla bir engel olarak gördükleri TÜRKLERİ YOK ETMEYİ” Balkanlarda daha sonraki ayaklanmalar için bir model haline getirdi.
Yunan Başpiskoposu Germanos’un, “Hıristiyanlara huzur! Konsoloslara saygı! Türklere ölüm!” sözleriyle bir daha hiç dinmeyecek kin ve düşmanlığın fitili ateşlendi. Yunanistan’ın bağımsızlığını hazırlayan 1821 isyanı, buradaki Türklerin toptan katline dönüştü ve tüm Balkan ülkelerine model oldu. İlerki yıllarda yaşanan, 1897 Osmanlı-Yunan savaşı, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, 1912-1913 Balkan Savaşları ve 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı, 1919-1922 Anadolu'yu işgal teşebbüsüyle Yunanlılar ve Balkan Devletçikleri bölgenin yerleşik halkı olan Türk ve Müslümanlara karşı etnik temizlik uygulamak için her fırsatı kullanmışlardır.
Yunanistan Mora’da ilk kurulduğunda 50.000 Türk/Müslüman ahaliyi, geride hiç bir şey bırakmaksızın katletmiş, bir yandan topraklarını genişletmeye çalışırken, öte yandan sınırları içinde kalan bölge halklarına karşı etnik temizliği hayata geçirmek için çeşitli baskılar yaparak onları göçe zorlamış, göç etmeyenleri de katletmiştir. 1913 yılında Yüzbaşı Deli Janaqi tarafından, Çam Arnavutlarının ileri gelenlerinden 72 kişi Paramithi’de, yüzlercesi ise diğer bölgelerde öldürüldü.
Çamerya’da yapılan 1908’deki Osmanlı sayımına göre, bölgenin nüfusu 73 bin kişiydi. Nüfusun yüzde 92’si Arnavut, gerisi Yunan, Ulah ve Çingene idi. Dünya Savaşları öncesi bu oran yüzde 84’e geriledi. 1. Dünya Savaşı’nı başlangıcında Çam Arnavutlarının % 50’si Müslüman, % 50’si Ortodoks dinine mensuptu.[2]
Her yıl asılsız iftiralarla “gerçekte olmayan soykırım anma” programları yaparken, özellikle medeni geçinen Batı Dünyası Türk ve müslümanlara yapılan gerçek soykırımları görmezden gelmektedir.
Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra, sadece Çamerya’da yapılan toprak reformuyla Çam Arnavutlarının topraklarına el kondu. Bu toprak reformu Yunanlılara uygulanmadı.
Arnavutların yaşadığı bölgelere, Yunan, Ulah ve Romanları (Çingeneleri) getirerek demografik yapıyı değiştirmiş, Arnavut dilini yasaklayarak, Ortodoks Arnavutları milli kimliklerinden soyutlamış ve Yunanlılaştırmıştır... Çamerya’daki nüfus dengesini değiştirmek ve asimile etmek için Arnavutların yoğun olduğu bölgelere Yunan, Ulah ve Çingeneleri yerleştirdiler. Arnavutçayı yasakladılar ve yerleşim yerlerinin adlarını Yunanca yaptılar. Yetmedi mülklere el koydular, camileri kapattılar. O da yetmedi keyfi tutuklamalara, sürgün ve sınırdışı etmelere giriştiler. 1923 Türk-Yunan mübadelesinde çok sayıda Çameryalı Arnavut Türkiye’ye gelmesine rağmen, kalanlar ise yıllarca devam eden baskı ve zulümlere maruz kaldılar. Yunan polisi, işi 1941’de Çameryalı Arnavut lider Davut Hoca’yı şehit etmeye kadar vardırdı.[3]
27 Haziran 1944′ te Çam Arnavutlarının yüzde on’unun yok edildiği SOYKIRIM Mart 1945 e kadar devam etmiş, bu dönemde sivil 3245 kişi katledilmiş olup bunların 2900’ü genç ve yaşlı erkek, 215’i kadın, 95’i çocuktur, 3 yaşından küçük 32 bebek öldürülmüş, 75 kadın kaçırılmış, 750 kadına tecavüz edilmiş, 68 köy yakılmış ve yıkılmış, 5.800 ev yerle bir edilmiş, 68 ibadethane tahrip edilmiştir.
25.000 Çam Arnavut’u Alman işgal kuvvetleriyle işbirliği yaptığı bahanesiyle Arnavutluk’a göçe zorlanmıştır. Filat ve Paramithi’de 2.000 nin üzerinde kadın, çocuk ve yaşlı öldürülmüş, Çamların mallarına el konulmuştur. Bu insanların hak ve hukuku bugüne kadar hiç bir yerde konu olmamış, hep geçiştirilmiştir.
Bu vesileyle SOYKIRIMCI YUNANİSTAN’ı kınıyor, hayatını kaybeden ÇAMERYA ARNAVUTLARINI rahmetle anıyorum.
[1] http://www.arnavut.com/camerya-ve-camerya-soykirimi/
[2] Çamerya Soykırımı, Berna Türkdoğan Uysal, Sayfa 74
[3] Yunan’ın Çamerya Soykırımı