OMÜ Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Botanik Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Yalçın, herbaryumun, bitki türlerinin gelecek kuşaklara aktarılması ve araştırmacılara yol göstermesi amacıyla kurulduğunu söyledi.
Doğadan toplanan bitki örneklerinin preslenerek kurutulduğunu belirten Yalçın, "Ülkemizde floristik çalışmalar 1950'li yıllardan beri devam etmektedir. Türkiye florası adlı eser İngiliz bilim insanları tarafından yazılmaya başlanmış, 1985 yılında da 9 cilt halinde tamamlanmıştır. 1988 ve 2000 yıllarında ilave ciltler yayınlanmak durumunda kalınmıştır. Bunun da sebebi yeni keşfedilen türlerdir. Türkiye'nin bitki ve biyolojik çeşitliliği son derece zengindir. Günümüzde de hala bu keşifler devam ediyor." dedi.
OMÜ'deki herbaryumun Amerika'da bulunan New York Botanik Bahçesi'nin Uluslararası Herbaryum İndeksi'ne, "ONUP" koduyla kayıtlı olduğunu anlatan Yalçın, şöyle devam etti:
"Burası bir araştırma merkezi. Belli teknikler kullanılarak bitkiler saklanıyor. Her yıl buraya 5 ila 10 civarında yerli ve yabancı bilim insanı gelir, yaptıkları çalışmaları, topladıkları bitkileri, yeni tür olduğunu düşündükleri bitkileri buradaki örneklerle karşılaştırır. Yani bir referans merkezi olarak da hizmet veriyoruz. Yaklaşık 10 bin bitki türünü herbaryumda muhafaza etmekteyiz. Burada öğrencilerimiz hem deneyim kazanıyor hem de önemli bir biyoçeşitlilik müzesi şeklinde herbaryumumuz Türk bilimine, Türk botaniğine hizmet etmektedir. Buradaki her bir bitki türünün bize maliyeti, zamanı saymazsak maddi maliyeti, en az bir çeyrek altın kadardır. Dolayısıyla son derece önemli bitki örnekleri bunlar. Bunların mutlaka gelecek kuşaklara bir gen kaynağı olarak aktarılması gerekiyor."
Yalçın, Türkiye'deki bitki çeşitliliği hakkında bilgi vererek, "Türkiye florası henüz tamamlanmadı, halen araştırmalar devam ediyor. Şu ana kadar 12 bin küsur bitki örneğimiz var. Avrupa florasında bunun sayısı 10 bin civarındadır. Biz kıta özelliği gösteriyoruz. Üç floristik bölgenin kesiştiği bir coğrafyada bulunmamız önemli. Son derece zengin, değişik yeryüzü şekillerine sahip olmamız sebebiyle kıta özelliği gösteriyoruz." ifadelerini kullandı.