Süleyman Demirel Cumhuriyet tarihimize hizmetleri ile, siyasetteki üslubu ve söylemleri ile, demokrasi mücadelesi ve hoşgörüsü ile damga vurmuş devlet adamlarımızdan biridir. Gazeteci Yavuz Donat Demirel’e “Cumhuriyetin Kara Kutusu “ demiştir.
Demirel muhtıralardan, darbelerden, siyasi yasaklardan yılmamış, “ ne haliniz varsa görün “ diyerek kenara çekilmemiş, “ altı kere gittim, yedi kere geldim” diyerek, demokrasi mücadelesini ve siyasi hayatını özetlemiştir.
Alimlere her zaman değer vermiş, onlara itibar etmiş, arif olan halkımızla da iyi bir diyalog kurmuş, onların “çoban sülüsü “ olmuştur.
Demirel’in siyasete kazandırdığı ve siyasettin kuralları ile ilgili sözleri, hergün birçok insan ve siyasetçi tarafından tekrarlanmaktadır.
Gazeticilere “ Cumhuriyet nedir derseniz, Cumhuriyet benim derim “, diyerek kendi hayatını örnek göstermiş, Cumhuriyetin tanıdığı fırsat eşitliğine ve faziletine dikkat çekmiş, “ bu Büyük Atatürk’ün eseridir “ demiştir.
Cumhuriyetimizin kuruluşundan bir yıl sonra İslamköy’de hayata gözlerini açan Demirel’in çocukluk yılları Atatürk döneminde, gençlik yılları İnönü döneminde geçmiş, ülkenin yoklular içinde kalkınmaya çalıştığı o yıllar, Demirel’in ülkenin meselelerine bakışında çok yönlü etkiler yaratmıştır. İstanbul Teknik Üniversitesinin İnşaat Fakültesinden mezun olması ona büyük bir vizyon, analiz ve muhakeme kabiliyeti kazandırmıştır.
Demokrasimizde 1950’de çok partili hayata geçiş günlerini yaşayan Demirel, siyasi hayatında her zaman demokrasi savunucusu olmuş, sandığın önemine dikkat çekmiş ve sandığın dilini her zaman iyi anlamıştır.
30 yaşında DSİ Genel Müdürü olan Demirel, 41 yaşında Başbakan olmuştur. Genç yaşta DSİ Genel Müdürü olması Demirel’e, o yıllarda bazı barajların yapılması ve planlanması ile büyük tecrübe kazandırmış, ülkemizin akarsularının kapasitelerini ve özelliklerini araştırma ve öğrenme fırsatı vermiştir.
Demirel Başbakan olduğu zaman bu tecrübe ve bilgilerle,ülkeye birçok barajlarlar kazandırmış, birçoklarının da plan ve projelerini hazırlatmıştır. Bu hizmetler Demirel’e “ Barajlar Kralı “ ünvanı kazandırmıştır.
1965 yılında Başbakan olan Demirel, halkın % 80’nin köylerde, %20’nin şehirlerde yaşadığı; elektriği, suyu, yolu olmayan küçüklü, büyüklü birçok yerleşim yerinin olduğu ülkemizde, her alanda hummalı bir çalışma başlatmıştı. O dönem “ düşük enflasyonun olduğu, yüksek kalkınmanın sağlandığı “ dönem olarak anılmıştır.
Bu dönemde Rusya’ya Seydişehir Aliminyum, Ali Ağa Petrol Rafinesi, İskenderun Demir-Çelik gibi önemli sanayi tesisleri yaptırılmış, borçlar narenciye, kuru üzüm, kuru gıda vb. ile ödenmiştir.
12 Mart muhtırasının verilmesinin altıda Rusya ile olan bu yakınlaşmanın yanında ABD’nin “ ülkenizde afyon ekimini yasaklayın “ isteğine Demirel’in karşı çıkması gösterilir ( Çağlayangil’in hatıraları). Nitekim dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay “ çocuğu çalıştırmadılar “ demiştir.
Kıbrıs Barış Hareketandan sonra ABD’nin Türkiye’ye ağır silah amborgosu uyguladığı yıllarda Başbakan olan Demirel, ABD’nin ülkemizdeki bütün üslerini büyük bir kararlılıkla kapatmıştır. O üslerde görevli beş bin ABD personeli kısa sürede ülkemizi terketmiştir.
ABD bu yapılanlara ülkemizde diğer emperyal güçlerlerle beraber kargaşa çıkartarak, kardeşi kardeşe düşürek ve 12 Eylül darbesini yaptırtarak cevap vermiştir.
Cumhurbaşkanlığından sonra gençlerin sorularına cevap vermek için katıldığı bir televizyon programında, pek bir şeylerden haberi olmayan bir gencin anlamsız eleştirilerine Demirel “ vanayı kapatırsam susuz kalırsın, fişi çekersem karanlıkta kalırsın” demişti. Bu sözden o gencin ne anladığını bilemeyiz, ama Sayın Demirel ülkeye yaptığı elektrik ve su hizmetlerini bir cümle ile özetlemişti.
Demirel Hacettepe Üniversitesi ile (1967 ) başlayarak ülkemizde birçok üniversite kurmuştur. Özellikle bölgelerin büyük şehirlerinde kurulan bu üniversitelerle yüksek öğretim üç büyük ilin dışına çıkarılmış, Anadolu’ya yayılmıştır. O’nun kurduğu üniversiteler aradan geçen yıllar içerisinde çok büyük ilerlemeler kaydetmiştir.
Demirel’in kurduğu üniversitelerden biri de 1975 yılında Konya’da kurduğu Selçuk Üniversitesidir. Bana, bu üniversitede iki seçimde de öğretim üyelerinden en fazla oy alarak YÖK’ün teklifiyle iki defa Cumhurbaşkanı Demirel tararafından atanmak ve iki dönem rektörlük yapmak kısmet oldu ( Kasım 1995- Kasım 2003).
Rektörlük dönemimde Cumhurbaşkanı Demirel üniversimizi aralıklı ziyaret etmiş, kurduğu üniversitenin gelişimini yakından takip etmişti. Üniversitenin meselelerinde devlet kademelerinde bize herzaman yardımcı olmuştur. Bunların en önemlisi üniversitemizde 2.Tıp Fakültesinin kurulmasıdır.
Üniversitemizde ilk Tıp Fakültesi, ülkemizde birçok tıp fakültesinin kurucusu, o zaman YÖK Başkanı olan Prof. Dr. İhsan Doğramacı tarafından 1982 yılında kurulmuştur. Kurulduğu yıl öğrenci alan ve Meram’da Sağlık Bakanlığına ait Göğüs Hastanesi Hastanesinde eğitime, altı ay sonra da hastane hizmetlerine başlayan Tıp Fakültesi kısa sürede önemli gelişme kaydetmişti. Artan ihtiyaçlara göre zamanla hastane çevresinde çeşitli kanallardan ilave binalar yapıldı. Akademik kadro ve fiziki mekanlar yönünden güçlü bir tıp fakültesi ortaya çıktı.
Bu ortaya çıkan fiziki kapasitesinin boşa gitmemesi için, üniversitenin Ana Kampüsünde ( Alaeddin Keykubat ) inşaatı devam eden tıp fakültesi ve hastane binasına taşınma yerine, üniversitemizde 2. bir Tıp Fakültesinin açılmasının üniversitemiz, bölgemiz ve ülkemiz için yararı olacağını düşündük.
Anadolu’da bir üniversiteye bünyesinde 2. bir Tıp Fakültesi kurulmasına izin verilmeyeceğini bildiğimiz için, projemizi Cumhurbaşkanı Sayın Demirel’e üniversitemizi bir ziyaretlerinde ayrıntılı olarak anlattık. Her şeyi yerinde gösterdik.
Merhum Demirel projemizi uygun buldu. Biz kısa süre içinde YÖK’e 2. Tıp Fakültesinin kurulması için müracaatta bulunduk. YÖK reddettiyse de, kendilerini bilgilendirmemiz sonucunda Demirel YÖK’e yazılı talimat verdi ve Selçuk Üniversitesinde 2.Tıp Fakültesi 2001 yılında kuruldu.
Bugün, ilk kurulan tıp fakültesi üniversitenin 2010 yılında bölünmesinden sonra adı önce Konya Üniversitesi olan, 2012 yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi olarak değiştirilen üniversitenin fakülteleri içinde yer almakta ve Meram Tıp Fakültesi olarak bilinmektedir.
İkinci kurulan tıp fakültesi de Selçuk Üniversitesi Fakülteleri içinde yer almaktadır.
Her iki tıp fakültesi de bugün iyi yetişmiz zengin akadamik kadroları ve büyük yatak kapasiteli hastaneleri ile, kaliteli sağlık hizmetlerinin yanında, her yıl ülkemize yüzlerce hekim ve onlarca uzman yetiştirmeye devam etmektedir.
9. ölüm yıldönümünde Büyük Devlet Adamı Demirel’i saygı ve minnetle anarım. Ruhu şad olsun.
Not: İslamköy’de bulunan “ Medeniyet ve Demokrasi Müzesi “ ni, o tarafa yolu düşenlere gezmelerini çok tavsiye ederim. Müze Cumhuriyet yıllarımızın bir özeti niteliğindedir.