Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Han, mahkemeden, 7 Ekim'de İsrail'e yapılan saldırılar ve ardından Gazze'de yaşanan savaş nedeniyle Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten tutuklama emri çıkarmasını istedi. Başsavcı ayrıca İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, El Kassam Tugayları liderlerinden Muhammed Diab İbrahim el Masri ve Hamas'ın siyasi lideri İsmail Heniye hakkında da tutuklama emri istediğini söyledi. Aylardır Gazze’de 35 binden fazla insanı katleden İsrail ile Hamas’ı aynı tutumla değerlendiren mahkemenin bu talebi ise tartışmalara yol açtı. İsrail'i, Gazze'de savaş ve soykırım suçu işlediğine dair 3 klasörlük delille Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) şikayet eden İstanbul 2 No'lu Baro Başkanı Yasin Şamlı, “Katliam bütün dünyanın gözü önünde adeta canlı yayında yapılıyor. İsrailli yöneticilerin işlediği suçları bütün insanlar biliyor. Tüm dünya başkentlerinde İsrail bu nedenle protesto ediliyor. Buradan bakıldığında İsrailli yöneticiler hakkında yakalama talebinde bulunulması hukukun bir gereği. Buna karşılık Hamas yetkililerinin ne tür bir suç işledikleri, suçları hangi şahısların işlediği delilleriyle ortaya konulmuş değil. Bu bakımdan Hamas ile ilgili talebin hukuki dayanaklarına ilişkin şüphelerim var” değerlendirmesini yaptı. UCM’nin verdiği tutuklama kararının hukukun bir gereği olduğuna işaret eden Şamlı, “Bu karar Gazze’deki soykırımın durmasını da temin eder. Hukukçuların adaleti sağlamak için tehditlere boyun eğmemesi gerekiyor" dedi.
Şamlı, "Tehditler nedeniyle görevine devam edemeyeceklerin de kamuoyuna açıklayarak istifa etmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı. Kararın yalnızca iki İsrailli yetkiliyi kapsadığına işaret eden İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Doç. Dr. Muhammed Demirel, soykırım değil savaş suçlarından tutuklama talep edilerek, Hamas üyelerinin de dahil edilmesinin politik olduğunu savundu. Hamas üyeleri ve İsrailli Binyamin Netanyahu ve Yoav Gallant'ı aynı kefeye konulduğunu söyleyen Demirel, “Öldürülen binlerce çocuk, binlerce insanın zorla Refah sınır kapısına göçe zorlanması ve burada köşeye sıkıştırılarak açlığa mahkum edilmesi, Gazze’deki birçok sivil konutun, ibadethanenin imha edilmesi gibi tüm bu fiiller, İsrailli politikacıların söylemleri ile birlikte dikkate alındığında soykırım suçu bağlamında tartışmaya açılabilirdi. Savcılık ofisi bu hususlara değinmedi” dedi. Savcılığın Hamas yanlısı, İsrail karşıtı gibi görünmek istemediğini ifade eden Demirel, mahkemenin tüm dünyaya objektif olabildiğini ve tehditlere boyun eğmediğini göstermek için soykırım suçunu tartışmaya açması gerektiğini dile getirdi. Demirel, mahkemenin ilerleyen dönemlerde farklı İsrailli isimlerin soruşturmaya dahil edilmesi gerektiğini vurguladı.
Filistin destekçilerinden Blinken'in yüzüne: Sen Gazze Kasabı olarak hatırlanacaksın