Martin Ford Yapay Zeka ve Robotik Bilimi üzerine uzmanlaşmış, dünyaca ünlü bir futurist ve yazar. Yapay Zeka ve Robotik Bilimi üzerine yazdığı dört kitabı ve Silikon Vadisinde bir teknoloji şirketi bulunan Ford’un 2015 yılında yayınlanan ve Türkçe’ye Robotların Yükselişi; Yapay Zeka ve İşsiz Bir Gelecek Tehlikesi olarak çevrilen kitabı New York Times en çok satanlar listesine girmenin yanı sıra Financial Times ve McKinsey Yılın Kitabı Ödülünü almış. Ford, Robotların İktidarı; Yapay Zeka Dünyaya Nasıl Hükmedecek? ismiyle çevrilen son kitabında yapay zekanın zaman içerisinde toplum ve ekonomi üzerindeki etkisi yönünden elektrik gibi temel bir yeri olacağını, yapay zeka ve otomasyonun birçok sektörde insanların yerini alıp dünya çapında işsizlik oranlarının artmasına yol açacağını söylüyor. Martin Ford ile gelecekte yapay zekanın gelişimiyle teknolojik açıdan bizi nelerin beklediğini konuştuk.
Ben yapay zeka ile ilişkisi henüz chatgpt’ye komutlar vermekten öteye gitmeyen bir kullanıcıyım. Günümüzde birçok kişi de halen öyle. Bu nedenle röportaja dersimi çalışarak gelmiş olsam da önce bazı temel sorular sormak istiyorum. Yapay zeka kavramına tamamen yabancı biri için, yapay zekayı kendi perspektifinden nasıl tarif edersiniz?
Yapay zekayı, sınırlı biçimde de olsa, insanlar gibi düşünmeye, problem çözmeye, ve sorulara yanıt verip konuşmalar yapmaya, nihayetinde her şeyi insanlar gibi yapmaya başlayan bilgisayarlar geliştirmek olarak tanımlardım. Bu tamamen yeni bir şey. Uzun zamandır bilgisayarlarımız var elbette ama hep bir nevi hesap makinesi gibiydiler. Fakat artık bilgisayarların insanlara benzer şekilde düşünebildiği yeni bir çağa giriyoruz. Birçok kişi çok da uzak olmayan bir gelecekte bilgisayarların insanlar kadar hatta insanlardan daha zeki olacaklarını öngörüyor. Ne kadar zaman sonra olacağı tartışılsa da olacağına şüphe yok. Bu insanlık tarihi açısından benzeri görülmemiş bir durum. Tüm dünya için, toplumlar ve medeniyetler için de çarpıcı sonuçları olacak.
Peki halihazırda günlük hayatımızda farkında olmasak da hangi alanlarda yapay zeka kullanılıyor?
En basitinden Google yapay zeka kullanıyor, akıllı telefonlar da büyük oranda kullanıyor. İş dünyasında, işletmelerde, bankalarda ve medya şirketlerinde de yapay zeka kullanılıyor. Örneğin Bloomberg gibi birçok kuruluş bir gazeteci tarafından değil de yapay zeka tarafından yazılan yeni hikayeler üretti. Yani halihazırda zaten yaygın ancak son kitabımın ana fikri olarak söylediğim gibi yapay zeka elektrik gibi olacak. Elektrik her yerde öyle değil mi? Ve bir etkisi var, hayatımızın her anında mevcut. Yapay Zeka da böyle olacak, hayatımızın tüm alanlarına etki edecek.
Bir anne olarak şunu sormak istiyorum: Çocuklarımızın yapay zekanın bu kadar etkili olacağı bir dünyada iş bulması kolay olacak mı? İş dünyasını nasıl etkileyecek?
Büyük soru bu bence. Bunun üzerine birkaç kitap yazdım. Bu konuda farklı görüşler var, bazı ekonomistlerle konuştuğunuzda, çok da endişelenmeye gerek yok, iş piyasası önceki teknolojilere uyum sağladığı gibi buna da sağlayacak ve insanlar çalışmaya devam edecek diyorlar. Ancak ben yapay zeka nihayetinde bir ölçüde bizim zekamızın yerini alacak bir teknoloji olduğundan durumun farklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü zeka bizi tanımlayan, kedilerden köpeklerden ayıran şey ve inşa ettiğimiz her şey, tüm medeniyet zekamızın ve sorun çözme becerimizin eseri. İlk kez bunu yapabilen makinelerle karşı karşıya olacağız ve bunun çarpıcı bir etkisi olacak. Bunun sonucu olarak birçok iş yapay zeka ve robotlar tarafından ele geçirilecek. Yine de bazı insanların parlamaya ve çalışmaya devam edeceğini düşünüyorum. Bu teknolojiye uyum sağlayan insanlar avantajlı olacak. Daha rutin, tekrarlı işlerde çalışanlar ise muhtemelen geride kalacak. Bunu söylerken niteliksiz insanları değil nitelikli olanları da kastediyorum. Eğitimli insanlar, örneğin bazı doktor ve avukatların yerini de yapay zeka alabilir.
Tıp alanında esasen radyologların işini yapay zekanın yapabileceğini söylüyorsunuz..
Radyoloji en çok konuşulan uzmanlık alanı çünkü görsel görüntüleri analiz ediyorlar. Bir görüntülemede tümör aranması gibi bir konuda yapay zekanın çok iyi olduğu kanıtlandı fakat yalnızca bu değil, tedavi planı geliştirme ya da hastalık tanısı koymada da çok iyi. Yine de doktorların işlerini kaybetmesinden endişe etmemeliyiz diye düşünüyorum. Gerçekte olacağını düşündüğüm şey şu; gelecekte doktorlar yapay zeka ile iş birliği halinde çalışacak ve her doktora gidişinizde iki doktoru birden görmüş gibi olacaksınız, doktorun kendisini ve yapay zekayı. Ve yapay zeka doktoru dünyadaki tüm doktorların bilgisine sahip olacak. Düşününce bu çok iyi bir şey değil mi? Çünkü her doktorun iyi olduğunu iddia edemeyiz, bazıları değil ve bu durumda her zaman ikinci bir görüş daha almış olacağız. Her doktor, her veriyi bilen yapay zeka ile çalışır ve onu kendi deneyimiyle birleştirilirse tıbbın kalitesi artmış olacak.
Yapay zekanın geleceği konusunda farklı görüşler olduğunu, örneğin ekonomistlerin çok da karamsar olmaya gerek olmadığını ifade ettiğini söylediniz. Bu konuda 4 kitap yazmış ve tersini söyleyen biri olarak ilk kitabınızı yazdığınız zamandan şu ana kadar (10 yıl) öngörülerinizin ne kadarı gerçekleşti ve ne kadarı gerçekleşmedi? Doğru tahminler yapmış olma konusunda kendinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Değerlendirmek zor. ABD’de benim düşündüğüm gibi kitlesel bir işsizlik oluşmadı, işsizlik oranı oldukça düşük, yüzde 4’ün altında. Sokaklarda çalışmayan milyonlarca insan yok. Ancak resmi işsizlik oranı işgücünü bırakan insanları tamamen temsil etmiyor. ABD’de özellikle erkeklerde işi bırakma eğilimi var, 1960’lı yıllarda 25-55 yaş arası erkeklerin yüzde 97’si ya çalışıyor ya da iş arıyordu. Şimdi bu oran yüzde 89’a düşmüş durumda. Ve bahsettiğim emekli insanlar değil. Normalde çalışması gereken erkeklerin yüzde 10’u şu an çalışmıyor. ABD’de çalışmayan erkeklerin çoğunun tüm günlerini video oyunları oynayarak geçirdiğine yönelik veriler var. İşsizlik oranı bunları yansıtmıyor. Çok ünlü bir ekonomist olan Larry Summers gibi bazı ekonomistler bu durum devam ederse 2040 yılı itibarıyla erkeklerin 1/3’ünden fazlasının çalışmıyor olabileceğini söylüyor. Ve ben teknolojinin bununla çok ilgisi olduğunu düşünüyorum. Sonuç olarak evet söylediklerimle çatışan veriler olsa da teknolojinin gelişimi söylediklerimi destekliyor. Bilgisayar programcılığına bakalım, çocuğunun ileride iyi bir işi olsun istiyorsan bilgisayar programlama öğretmelisin gibi bir inanış vardı ancak şimdi görüyoruz ki chatgpt gibi yenilikler bu konuda gerçekten çok iyi. Artık biri yazılım mühendisi olmak istiyorsa olabilir ancak işinde gerçekten çok iyi olmak zorunda, rutin programcılığın yerini yapay zeka alacak.
Bu konuda ihtilaflı bulduğum bir durum var. Yapay zekanın 2030 yılı itibarıyla global ekonomiyi 15 trilyon dolar oranında büyüteceği düşünülüyor. Ancak sizin dediğiniz gibi işlerimizi kaybedeceksek, fakirleşeceksek ve arz karşısında talep olmayacaksa bu nasıl mümkün olacak?
-Evet, bu önemli bir soru ve ekonomistler tarafından yeterince üzerine düşülmüyor. Yapay zeka verimliliği artıracak ve ekonomiye para getirecek diyorlar ve bu doğru ancak senin de dediğin gibi, birçok insan işsiz kalacak ve harcayacak paraları olmayacak. Üretilen şeyleri satın almayacak. Elbette farklı bir durum da olabilir. En kötü senaryoda durgun veya enflasyonist bir ekonomimiz olabilir. Kitaplarımda insanların işsiz oldukları ya da düşük maaşla çalıştıkları bir senaryoda gelirlerini desteklememiz, evrensel temel gelir kavramını oluşturmamız gerektiğini söylüyorum. Çünkü insani açıdan insanların karnını doyurabilmesi için bu gerekli hem de ekonominin canlılığı için. Nihayetinde hükümetlerin bunu fark edip, bu duruma yönelik adımlar atacağını düşünüyorum.
Anlıyorum, son sorum şu; Kitabınızda insanlık için iki sonuçtan bahsediyorsunuz. Biri Matrix filmindeki (Metaverse aleminde yaşayıp köleleştiğimiz), diğeri de Star Trek (Uzay Yolu) serisindeki (Bolluk içerisinde yaşadığımız, yapay zeka sayesinde çevresel sorunlara çözümler bulunan) sonuç. Sizce insanlık için hangi sonuç daha olası?
Elbette Star Trek senaryosu gerçek olsun isterim. Ancak biz oturup hiçbir şey yapmazsak bu olmayacak ve daha çok Matrix’teki senaryoya benzeyen bir sonuçla karşılaşacağız. Matrix filminde yapay zeka kontrolü ele alıyor ve herkesi bataryaya dönüştürüyor. Benim kastettiğim bu değil. Gerçek dünya eşitsizliğin arttığı ve teknolojinin arkasında kalan insanların çok fakirleştiği bir dünya olacak. İnsanlar dünyaya bakıp umutlarını kaybedecekler ve sanal dünyayla avunacak, günlerini sanal alemde geçirip bir nevi zombiye dönecekler. Eğer Star Trek’teki gibi bir sonuç istiyorsak, bu teknolojinin sanalda değil gerçekte hayatımızı iyileştirmesi, daha üretken hayatlarımız olması için çabalamalıyız. Hayatımızın bir amacı olmaya ve bizi tatmin etmeye devam etmeli. Bunun için bir politikamız olması, insanların işlerini kaybetmeleri durumunda ne yapacağımızı planlamamız lazım. Çünkü birçok insan için işe gidip gelmek ve çalışmak çok önemli, onlara kendilerini yararlı hissettiren ve amaç sunan bir şey. Bu nedenle yalnızca para verip, çalışmasan da olur diyemezsiniz. O amaç hissinin kaybolmaması gerekli. Bunun üzerine çalışan insanlar var. Örneğin Oxford Üniversitesinde düşünce havuzları, Future Of Humanity Institute ve başında Nick Bostrom var. Bilgisayar bilimcileri ve OpenAi gibi şirketler var. OpenAI başta bu sorunları çözmek için kuruldu ancak daha sonra Microsoft’a katıldı ve şimdi bu teknolojiyi geliştirmek için çalışıyor, yine de halen bu endişeleri taşıdıklarını ve bu nedenle sağduyularını kaybetmeyeceklerini düşünüyorum. Bu konu üzerine çalışan hükümetler de var. Sonuç olarak, tüm yanıtları bilmiyorum ama Star Trek serisindeki gibi iyi bir sonuç istiyorsak bu sorunlara odaklanmamız gerektiğini biliyorum.
Peki tüm bu karanlık yanlarına karşın yapay zekanın avantajlarının çok çok daha fazla olduğunu söylüyorsunuz. Bunun gerekçesi nedir?
Bunu, yapay zekanın karanlık taraflarına, işsizlik sorununa, dezenformasyona, ayrımcılığa, silahlanmaya ve diğer sorunlara yönelik bir şeyler yaptığımızı varsayarak söylüyorum. Bunların tümü gerçek riskler ancak bunları ortadan kaldırabilir ya da kontrol edebilirsek yapay zekanın faydaları çok daha fazla olacaktır çünkü yapay zeka iklim değişikliği, kıtlık gibi sorunları çözmeye yardımcı olabilir. Tıpta devrim yapabilir, hastalıklarla mücadelede yeni yöntemler geliştirebilir. Ve bu teknolojiler yalnızca batının değil tüm dünyanın erişimine açık olacak. Özellikle bilim ve teknoloji alanlarında müthiş bir potansiyel var ve hızlandırılmış yeniliklere yol açacak. Bunun olması için sorunlu taraflarının üstesinden gelmemiz gerekli.
Siz konuşurken aklıma gelen şu soruyu sormak isterim. Dışarıdan bakınca yapay zeka bir batı ve gelişmiş ülke teknolojisi olarak görünüyor ve öyle mi kalacak sizce? Çünkü öyle kalırsa önyargılı bir teknoloji de olacaktır. Yapay zekanın halihazırda hem ırk, hem millet, hem cinsiyet önyargıları olduğunu görüyoruz. Ve bu önyargılar temelinde sunduğu bilgilerin eksik veya yanlış olabildiğini. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Evet bu bir sorun. Ancak yapay zeka üzerine çalışan Google ve Microsoft gibi batılı şirketler bu sorunun farkında ve çözmek için uğraşıyorlar. Bununla ilgili bazı şeyler yaşandı, örneğin Amazon’da Cv’leri incelemek üzere bir yapay zeka asistan mevcuttu ve kadınlara karşı negatif ayrımcılık yaptığı ortaya çıktı. Neyse ki bunu erken fark ettiler. Aynı durum özellikle ABD’de siyahi insanlar için geçerli. Yapay zeka yüz tanıma sisteminde bu insanlar haksız yere hedef alınıyor. Bu gerçek bir sorun ancak en azından Batıda çözüm aranan bir sorun. Fakat örneğin Çin’de durum bu değil. Çin yapay zekayı müslüman popülasyonu, örneğin Uygurları hedef almak için kullanıyor, bunu kasıtlı olarak yapıyorlar ve insanları giysilerine, isimlerine ve göre tanımlamak, hatta yüz tanıma için yapay zeka kullanılmasına ilişkin herhangi bir yasak yok. Çin bu teknolojiyi Birleşik Arap Emirliklerine ihraç ediyor ve onlar da vatandaşlarını gözetlemek için kullanıyor. Daha otoriter devletler de aynı şekilde. Yani evet, bu bir sorun ancak yalnızca Batı kaynaklı olduğu için değil. Çin’de daha korkutucu.
Peki bir de şunu merak ediyorum. Yapay zeka ve geleceğimizdeki rolü ile ilgili rasyonel beklentiler olduğu gibi abartılı, gereksiz yere bizi korkutan senaryolar da var. Gerçekçi senaryolar sizce hangileri ve ne kadarı abartılı?
Evet, kesinlikle yapay zeka ile ilgili abartılı senaryolar mevcut. Yapay zeka şu an bir patlama döngüsünde. Şu an her şey biraz abartılı görünse de zamanla oturacağını ve yapay zekanın kalıcı olacağını ve geleceğimizi şekillendiren en önemli teknoloji olacağını düşünüyorum. Uzun vadede gereksiz bir abartı kalmayacak. Endişelenmemiz gereken senaryolara gelince, halihazırda kesinlikle gerçek bazı sorunlar mevcut, yakında yenileri de olacak. Örneğin Yapay zekanın bazı şeyleri uydurabilmesi. Halihazırda sahte fotoğraflar üretebiliyorsunuz, gerçekte olmayan, hiç var olmamış insanların fotoğraflarını da. Daha endişe verici olan sahte videolar olacak. Örneğin George Floyd (ABD’de polis tarafından öldürülen siyahi vatandaş) videosunu hepimiz gördük değil mi? Dev boyutta bir parçalanmaya yol açtı, toplumu alt üst etti. Ya birisi, yalnızca toplumda ayaklanmaya sebep olmak için buna benzer sahte bir video üretirse ne olacak? Bu gerçek bir endişe kaynağı. Elinizde ses varsa, yapay zekayı algoritmasını bir kişinin konuşmasını taklit edecek şekilde eğitebilirsiniz. Önde gelen birini örneğin televizyonda röportajlar veren önemli bir politikacıyı düşünelim. Yapay zekayı eğitip, o kişiye istediğiniz şeyi söyletebilirsiniz. Suç unsuru içeren, ırkçı ve nihayetinde kendisine zarar verecek şeyler söyletebilirsiniz. Ve tamamı sahte olabilir, sonra sosyal medyada yayılmasını sağlayabilirsiniz. Şimdi bunun seçimlerin hemen öncesinde olduğunu düşünün. Seçim sonucunu tamamen değiştirebilirsiniz. Tüm bunlar halihazırda oluyor ya da birkaç yıl içinde olacak. Endişe verici başka bir konu da yapay zeka ve silahların kullanımı. Ukrayna’daki savaşta dronlarda yapay zeka kullanıldı. Silahların zekası olup, biri emir vermeden size saldırabilmesi çok korkutucu. Böyle bir teknoloji örneğin teröristlerin eline düşerse gerçekten sorun olur. Yani yapay zeka hakkında endişelenmemiz gereken çok şey var. Ancak çok duyduğumuz bir başka konu da varoluşsal endişe.
Evet, ben de tam size bunu soracaktım.
Benim şu an endişem yapay zekayı kötü insanların kullanıp kontrol etmesi. Fakat varoluşsal korku temelde yapay zekanın “uyanıp”, terminatör ya da matrix filmlerindeki gibi bize karşı bir tehdit oluşturması. Uzun vadede bunu gözardı edemeyiz çünkü yapay zeka bizden daha zeki ancak bunun halihazırda bir endişe olması gerektiğini düşünmüyorum. Şu an dezenformasyon, silahlanma gibi daha acil, pratik sorunlara odaklanmamız gerek. Yine de diğer endişeleri tamamen abartı olarak adlandırmazdım.
Peki yapay zeka ile ilgili bu sorunlara ve etik hususlara yönelik atılan adımlar var mı? Bu sorunlara yönelik yasal hususları düzenlemek için uluslar arası bir kuruluş oluşturulabilir mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Evet, bunun üzerine çalışan çok sayıda kişi, kurum ve hükümet mevcut. Avrupa birliği başta olmak üzere yapay zeka ile ilgili düzenlemeler için çalışılıyor. Birleşmiş Milletler içinde otonom silahların yasadışı kabul edilmesi için çalışan inisiyatifler var. Ancak bu konu çok çekişmeli ilerliyor çünkü asıl endişelenmemiz gereken ABD, Rusya ve Çin gibi ülkeler bu çalışmalara dahil olmuyor. Bu konularda araştırmayı yasaklarlarsa, başka bir ülkenin yasağa uymayıp avantaj sahibi olacağını düşünüyorlar. Birbirlerine güvenmiyorlar. Bu nedenle ordularda bu tarz silahların geliştirilmesi için araştırmalar sürüyor. Yani evet, bu konuda endişelenip, yasa ve düzenlemeler çıkarmaya başlayan ülkeler var ancak hepsi erken safhada ve sorunları giderecek kadar hızlı çıkıp çıkmayacağı belirsiz çünkü sorunlar oldukça hızlı ortaya çıkacak.