Turnuva boyunca herkesin kendince yaptığı ırkçı söylemlerine şahit olduk. Hatta Bellingham temel terbiye kurallarını ihlal edip rakip yedek kulübesine yaptığı uygunsuz hareket sadece para cezasıyla geçiştirilirken, Merih’in “bozkurt” işareti maç raporunda yer almamasına rağmen Almanya’nın baskısıyla 2 maç ceza alması hepimizi derinden sarstı.
Tüm Türkiye her zaman olduğu gibi bu konuda da yükseldi ve bölündü. Tekrar etmekte fayda var. "BOZKURT TÜRK'ÜN SEMBOLÜDÜR"
Yürek, yetenek ve türlü totemlerle çeyrek finale gelen takımımızda, Montella'nın yine bildiğini okumaktan vazgeçmediğini ve “Bizim Çocuklar”ı forvetsiz sahaya sürdüğünü gördüm. Hollanda’nın yoğun hücumları maçın başında kalemizde baskıyı artırsa da, Montella’nın öğrencileri kanatları kullanarak uzun toplarla rakibine rahat çıkma şansı tanımadı. Kanatlarımızın maşallahı vardı. Ne yoruldular ne durdurulabildiler.
Kanatları savunmakta zorlanmayan milliler ve yeni yeteneklerin oyun zekası beni çok gururlandırdı. Oyunun tıkandığı anlarda, Arda Güler’in savunmayı çaresiz bırakan ortasında Samet Akaydın, yarı final umudunu ateşleyen golü atınca hepimiz çok sevindik.
İlk yarıda kanatlardan içeri giremeyen Hollanda, devrede Weghorst’u oyuna alınca işler değişti. Bu hamleyle önde top tutmaya başlayan Hollanda, oyunun ritmini lehine çevirdi. İkinci yarının başlarında sağlı sollu ortaların etkisinden kurtulamayan milliler, 55. dakikada Arda’nın direkten dönen serbest vuruşuyla önemli bir fırsatı kaçırınca hepimiz derin bir nefes aldık ve veremedik. Maçın bitimine 20 dakika kala yapılan duran top organizasyonunda savunma direncimiz kırıldı ve gelen golle rüzgar tersine döndü. 73. dakikada Koeman’dan üç değişiklik gelirken, Montella ise adeta kenarda olan biteni izledi. Değişiklik hazırlığı yapılırken ritmini bulan Hollanda, bu kez yine ağları buldu ve Montella’nın planlarını boşa çıkardı.
Tüm zorluklara ve krizlere rağmen çeyrek finale kadar yükselen, bizlere yaşattıkları sevinç ve heyecan için büyük bir teşekkürü hak eden “Bizim Çocuklar”ın peri masalı, Berlin’de geciken müdahalelerle sona erdi. Artık hatalardan ders çıkarmak ve Ferdi Kadıoğlu ile Arda Güler gibi “altın jenerasyon” oyuncularının neler başarabileceğini düşünmekten başka bir çaremiz yok.
Dün, Beşiktaş JK ve Beşiktaş Belediyesinin hazırladığı Tüpraş Stadyumundaki ekrandan maçı izlemek muazzam bir atmosferde gerçekten çok keyifliydi. Bu organizasyonu düzenleyen herkese teşekkür ederim.
