RÖPORTAJ: AYŞENUR MAMA
Öncelikle sizi tanımak isteriz. İrem Reisoğlu Beyhan kimdir?
Evli, çocuklu, iş insanı ve yazmayı seven biri.
Geçtiğimiz ekim ayında okurlarla buluşan “Hayalet Avı” adlı kitabınızdan bahseder misiniz?
“Hayalet Avı” üçüncü kitabım; ancak yazarlık konusunda ilk profesyonel adımım da diyebilirim. Kitabın yazım aşamasında Boğaziçi Üniversitesi’nde Yazar Murat Gülsoy’dan yazarlık akademisi ve atölye dersleri aldım. Bu süreç, ufkumun açılmasında ve hatalarımı görmemde çok fayda sağladı; ancak bu yol, tek başına yürünecek bir yol değil. Kitabın içeriği gereği doktorundan avukatına kadar birçok uzmanın görüşüne başvurdum. Editörüm Onur Aslantürk ile birlikte aylarca her sayfanın kelime kelime üstünden geçerek yapılan ekleme ve düzeltmelerin sayısını hatırlamıyorum bile! Bu iş, kesinlikle ekip işi sıkı bir kadro ile çalışmak, bir puzzle tamamlamak gibi! Gözden kaçan eksik bir noktayı bir diğeri görüp, tamamlayabiliyor. Bu konuda çok şükür ki şanslıydım. Flora Kitap ile tanışmamız ve profesyonel yayıncılık desteği almamız ile birlikte bir buçuk yıllık çalışmanın sonunda, 2020 yılının ekim ayı itibariyle Hayalet Avı’nı görücüye çıkardık.
“Hayalet Avı” polisiye bir içerik; ancak sayfalarda kendinizden de çok şey bulabileceğiniz satırlar barındırıyor. Bunun yanı sıra gizemli bir hikâye ve okuyanlar arasında şu ana kadar finali kimse tahmin edemedi. Bayağı sürprizli bir son bekliyor sizleri!
“Hayalet Avı” ile okurlara hangi mesajları vermeyi amaçladınız ?
Yaşın bir önemi olmaksızın bugün baktığımızda her birimiz, aslında çocukluğumuzun birer fotoğrafıyız. O fotoğrafın içinde karakterimiz, hayata karşı duruşumuz ve seçimlerimiz var. “Hayalet Avı” bizi iyisiyle veya kötüsüyle biz yapan, o fotoğrafı çeken ellerin aile olduğunu vurguluyor.
Kitabın isim hikâyesi nedir?
Bu sorunun cevabı, kesinlikle hikâyenin içinde saklı.
Kitabın sonraki baskıları söz konusu mu?
Kitap, daha çok yeni ve okuyucu tepkilerine göre şekillenecek bir süreç bu. Ben de sizin gibi merak ediyorum.
Kitabınızı bir okur gözünden nasıl değerlendirirsiniz?
İlk röportajımda da söylediğim bir cümle vardı. Hayalet Avı’nın tüm karakterleri aslında benim ve orası, tamamen benim yarattığım bir dünya. Bu değerlendirmeyi yapmak, gerçekten zor; ancak bu dünyaya giren okurların gözünden yapılan değerlendirmelerden bahsedersem “heyecanlı ve bilinmez bir yolculuk” olduğu yönünde. Aslında hedeflediğim de buydu; hikâyenin bu bilinmezi sonuna kadar korumasıydı.
Sizce bir kitabın başarılı olmasında en önemli etken nedir?
Okuyucuya yaşattığınız hissiyatla ilgili olduğunu düşünüyorum. Hikâyede vermek istediğiniz duyguları karşı tarafa geçirebilmişseniz, yani okuyucu sizinle birlikte maceraya çıkıyorsa, heyecan yaşıyorsa ve aşkı tadıyorsa artık bir bütünsünüz demektir.
Yazarken örnek aldığınız, izinden gitmeyi hedeflediğiniz yazarlar var mı?
Çok var; ancak “örnek almaya çalıştığım” dersem daha doğru olur. Hepsi; hayatın bize sunduğu ayrı bir değer, hepsi farklı bir başarı hikâyesi. Agatha Christie ve Sevil Atasoy, benim kraliçelerim. Çok şey öğrendim onlardan. Arthur Conan Doyle, nasıl bir zekâ! Ahmet Ümit, nasıl bir dil ustası! Okurken karakterlerle yiyip içtiğimi hissediyorum ve tabii ki Kafka’nın beni sürekli düşündüren hikâyeleri… Özetle, saymakla bitmez. Her birinden halen bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Bazen Agatha Christie, yaşasaydı bu günün şartlarında nasıl hikâyeler yazardı, diye düşünmüyor değilim!
Yeni projelerinizden bahseder misiniz?
Yeni proje için birkaç kurgu oluşturdum; ancak doğru zamanı bekliyorum. “Doğru zaman nedir?” derseniz şu an inanın, ben de bilmiyorum. O, gelip sizi buluyor.
Genç yazarlara önerileriniz neler?
Herkes, çok büyük hayallerle başlıyor bu yolculuğa, eminim. Sadece küçük bir örnekle naçizane tavsiyem olabilir: Kırmızı bir elmanın resmini herhangi birine verin, karşısındakine rahatlıkla anlatır; rengini, şeklini, hacmini, sapını vs. Ancak burada önemli olan, elmanın ne olduğunu anlatmanız değil; karşı tarafa onun tadını hissettirebilmenizdir. Farklı olmak bir değil, birkaç adım öne çıkarır.
Son olarak gazetemiz okurlarına neler söylemek istersiniz?
Tanışmak güzeldi. Herkese güzel ve sağlıklı günler diliyorum. Sevgiyle…
